Leyli ile kaynı Seydo'nun kiraladığı baraka ev, başka evlerle aynı sofaya açılıyordu, yan odada kalan Çavdar köyünden gaca lakaplı yaşlı bir kadınla tanıştı, her gün sohbet ediyorlardı, gaca her konuşmasında Leyli'ye ;
- Sen köye gidip ne yapacaksın ? Kocan çoban, ırgat, amale çocuğunda yok zaten.
- Bak burada Rıza var sana tutkun. Burada kal Rıza ile evlen. Burası şehir her şey elinin altında, burada kebapçı var, baklavacı var her sey bol.
Gaca sonunda Leyli'nin aklını karıştırmayı başarmıştı, Leyli sonunda Rıza ile kaçtı.
Kaçmalarından bir gün sonra Zeynel Tarsus'a geldi. Karısının bir başkasıyla kaçtığını öğrendiğinde dünya başına yıkıldı, deliye döndü.
Dağa taşa adını söylediği Leyli'si kendisine ihanet etmişti. Sevinerek geldiği sevdası onu terk etmişti. Oysa Zeynel gelirken Malatya çarşısına uğrayıp Leyli'ye ayna tarak,kutnu şalvar, poşu almıştı.
Kış günlerinde kazak ördüğü çorap ördüğü Zeynel'den kopmuştu edalı gelin.
Leyli'nin vurduğu hançerin yarası derindi. Zeynel konuşmuyor, yemiyor, yatamıyordu. Sanki diline kış mührü vurulmuştu.
Zeynel'in içindeki nefret kudurdu. Ah ulan ahh diyerek iç cekiyor, el oğluna sarıldığına göre özü çürükmüş diye düşünüyordu.
Zeynel kardeşleriyle, amcaoğullarıyla Tarsus'ta sokak sokak, baraka evlerde, teneke evlerde Leyli'yi aramaya başladılar, öfkeden gözleri dönmüştü, Leyli'yi bulsalar kötü şeyler olacaktı, günlerce aradılar Leyli'yi bulamadılar. Leyli'nin başka şehirde olduğunu düşündüler.
Zeynel'in dinmeyen öfkesini gören aile büyükleri Leyli'nin peşini bırakması için ikna ettiler.
Zeynel, beni bırakan yâri neydem diyerek aramaktan vazgeçti.
Zeynel 'ın içindeki sıcak sevgiler üşüyordu artık, beddualar etmeye başladı. Yüzüne bakmaya kıyamadığı Leyli bunu nasıl yapmıştı bir türlü anlamıyordu, düşüncelere dalıp
- Yaban elin düşü baska,yağmuru başka,hayâli başka, diyordu.
Günler sonra Zeynel ince hastalığa yakalandı, durumu kötüye gidince Tarsus Devlet hastanesine yatırdılar.
Zeynel'in hastanede yattığını öğrenen Leyli, Zeynel'i görmeye karar vermişti.
Kim ne derse desin, kim kötülük edecekse etsin, gitmekten vazgeçmeyeceğim.
Leyli kıyafetlerini değiştirdi, yüzünü peçe ile örttü.
Çekinerek hastaneye geldi, odada Zeynel'i baygın şekilde görünce duygulandı. Leyli'nin yüreği dert,hicran ve pişmanlıkla doldu, keşkelerle baraka evine döndü.
Zeynel'i yüreğinden silememişti, onun gibisi bulunmazdı, olanların sebebi benim.
Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Sebep olan gaca kadına, beni perişan ettin hain kadın sende perişan olasın diyerek lanet okuyordu..
Zeynel hastalığı atlattı,hastaneden çıktı, tırpan salladığı içli içli türküler söylediği Fatmaörenin yaylalarına döndü.
Leyli'nin Rıza ile evliliğinden çocukları olmuştu. Hayat normal akışında giderken Rızanın acı haberi geldi, Rıza ağaç keserken tomruk altında kalıp vefat etmişti. Leyli garip ve kimsesiz kalmıştı, yaşamı darmadağın olmuştu. Narenciye bahçelerinde, ev işlerinde çalışmaya başladı. Bunca kederin üzerine birde yoksulluk eklenmişti.
Leyli olumsuzluklar içinde Zeynel'i aklından çıkaramıyordu. Kiminle evlendiğini kaç çocuğunun olduğunu merak ediyordu. Unutamıyordu ilk göz ağrısını, ilk yürek sızısını.
Çukurova'nın sıcağından bunalıp çocuklarını yanına alıp köyüne gelmişti,
Kangal yolunda Zeynel'le karşılaştı
Zeynel; Sen bir güldün gönlümdeki gülü soldurdun, bağrıma ateş saldın.
Leylî hiç konuşmadı, ikiside gözlerinden süzülen yaşlarla ayrıldılar.
Yetim Leyli yetimleriyle başbaşa kalmıştı, başı dardaydı, dul kadın olmak zordu, sığınacak liman arıyordu üçüncü evliliğini Hekimhan'lı İbrahim ile yaptı, uzun zaman İbrahimle yaşadı. Aradığı sevgiyi İbrahim'de de bulamayan Leyli, kocasından ayrıldı Ankara'ya çocuklarının yanına taşındı.
Kötü kader başa kadar gider derler ya, küçük yaşta yetim gözyaşları düşmüştü özüne. Ömrünün sonuna kadar bahtı gülmedi.
Leyli yoksullar mahallesinde sessiz gecelerde yalnızlığına sardı ölümü.
Hâlini arz edecek, dertlerini anlatacak anası, babası, bacısı, gardaşı, eşi yoktu. Her derdini de çocuklarıyla paylaşamazdı ya.
Acıları dirhem dirhem biriktirdi, dilindeki ağıtlarla gitti, içindeki dertleriyle gitti. Dertlerin ölçüsü yok ki tartasın. Dünya da tat almadan, gerçeğe dönüşemeyen düşleriydi gitti Ankara Karşıyaka mezarlığına...
Zeynel Leyli'nin lafı geçtiğinde gözlerindeki parıltıyı saklayamazdı, aradan yıllar geçmişti ama içindeki aşk acısı azalmamıştı, karısı Esma ve altı çocuğuyla Malatya'da yaşadı, ömrünün sonuna kadar hurda topladı, at arabasıyla odun ardiyesinde nakliyecilik yaptı, Malatya'da vefat etti. Yaşamı boyunca vicdani zengin bir Zeynel geçti bu Dünya'dan...
KemaL SARIKARTAL
YOLLAR KARLIYDI
İKİ GELİN ÖYKÜSÜ-2