C.tesi akşamı yapılan toplu iftar programı nedeniyle bu yazıyı kaleme almak hasıl oldu. Sağlı sollu oluşan kahve ( ing - türkce karışımı kafe ) kaldırımlarında gençlerin ve zibidilerin tünediği bu sokak ; şehrin hafızasında taş zeminiyle adından müsemma taşlı sokak olarak anılmaktaydı .
Genç - zibidi ayrımı üniversiteli ve yerel " milis"leri ayırmak içindir . Daha sonra yaygınlaşan Sokak Cadde adlarının değiştirilmesi ile buraya da sokakta ikamet etmiş merhum ihramcızade İsmail Efendi Ismini yad etmek için ihramcı Zade Sokağı adı verilmiştir
Son yıllarda uyanık - cevval birkaç müteşebbisin açtığı mekanlar başarılı olunca bizim Sivas´taki iş yapan yeri taklit etme alışkanlığı ile onlarca Cafe Restaurant konseptindeki işyerlerinin çoğalmasıyla burası halk arasında "barlar" sokağı olarak anılmaya başladı.
İşte Tam da burada belediyemiz sokaktaki yaşamın ihramcızade ismine na´ mütenasip olmasıyla isim değişikliğine gitmek zorunda kaldı.
Ne yapılmalıydı ? İhramcızade den "barlar" kafeler sokağı !!! Yakışık almadı değilmi ? Dindarlıkdan sarhoşluğa gibi , halbuki medeniyet tasavvurumuz tam tersi olacak dı. Güya ... O zaman ; KONGRE CADDESİ ... Diplomatik , daha doğrusu kurnazca değişim.
Ama " barlar " sokağı artıl galat-ı meşhur olarak tescillenmişdir.
Bu arada barlar sokağı derken açıktan meşru içki alkol satışı yapılamadığını belirtirken , el altından tezgah altından kola - fanta vb içeceklere koku yapmayan cin - votka aşılaması , tütün vari sarmalık ve diğer kuru tabir edilen mamullerin satışının yapıldığı dedikoduları dolaşımda ise " ateş olmayan yerden duman " atasözünü not edelim.
Bu işlerin mütemmim cüzü daha doğrusu , doğal seleksiyonu olan cinsiyet ticareti de diller de pelesenk olmuş vaziyette .
Buradaki işletmeler çok kısa sürede , 10 15 gün gibi caddenin yenilenmesi , ışıklandırılması , kaldırımların büyütülerek işletmelerine dahil edilmelerini memnuniyetle karşılarken yeni yapılan dedikodular da BAŞKANIN oğlunun burada işletme sahibi olmasının avantajlarından bahsetmeleri de ayrı bir ayrıntı .
Biraz da sokaktaki toplu iftar töreninden bahsetmek isterim.
Gerçekten ihtiyaç sahipleri mi geldi yoksa ekseriyatı sosyal - neşeli insanımız mı ? Sokak ortasındaki plastik masa sandalyeleri nin yanında kafelerin hallice konforlu masa sandalyeleri tezat sergilerken yemekte nasıl bir harmoni sağlandı ?
Beleş yemeğe tamah etmeyince temaşa´dan uzak kaldım .Yemek öncesi izlenimlerimle iktifa etmek zorundayız.
Saat 5 gibi kurulan devasa sahnede ki müzik düzeninde çalmakda olan ,son 10 - 15 yıldır popüler olan Sami Yusuf dan ingilizce ilahi de ortalıkda ki ; kafe - restaurant , hayır - hasenad , toplu iftar gibi kavramlarla da mütenasip haldeydi.
Sadece Allah lafzının anlaşıldığı bu ilahiden şu sonuç mu çıkar ? Arapcayı çözemedik bari ingilizceden anlayak , veya ; İslamcılık para ile yani dünya ile hemhal olunca gelenekten moderniteye evrilmenin basit - sığ bir tezahürü mü ?
Her neyse ...konumuza döner isek , bu toplu iftar uygulamasının 3 . yılında bu fikrin ortak mucitlerinden TSO BAŞKANI.O.Yıldırım ortalıkta gözükmedi .
Halbuki , Tren İstasyonu´nun şehir dışına atılmasından ortak yatırımlara ve ortak hedeflere beraber yürüdüğü şehr´i emin (!) Sami Aydın´ı yalnız bırakmamalıydı .
Belki çorba da tuzu da yoktu yani toplu iftarın finansmanı. Hülasa ; belediyemiz çalışmış , bir sokağı mamur hale getirmiş .
Bedava yemek de var , bir gün de olsa ...
Bundan iyisi Şam da kayısı .