Yener Okatan


SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN'A SUİKAST TEŞEBBÜSÜ VE BOMBA HADİSESİ


“Son devir kaynaklarında, 1905 yılının 21 Temmuz (18 Cemaziyelewel 1323) Cuma gününe rastlayan "selamlık resm-i alisinde" Sultan İkinci Abdülhamid Han Yıldız Camii'nden çıkacağı sırada kendisini öldürmek üzere bir saatli bomba patlatılarak yapılan suikaste, "Bomba Hadisesi" denir. Suikastın dışarıdan gelen elebaşıları "Troşak" adındaki Ermeni ihtilal cemiyeti reislerinden Bakü'lü Samuel Fayn öteki adıyla Hristofor Mikaelyan adındaki kişiyle bu kişinin kızı olarak gösterilen Robina Fayn ve Konstantin Kabulyan öteki adıyla Safo adında üç Rus Ermenisidir. Plan, Avrupa'da hazırlanmıştı. Ermeni komitacılar, bu gibi işlerde Avrupa'da çok muvaffakiyet gösteren anarşistlerin kendilerinden daha maharetli olduklarına inandıkları için, Belçikalı anarşist Edvard Jorris'le anlaşmışlardı. Jorris, bizzat İstanbul'a geldi ve dikkat çekmemek için Singer şirketinde işe girdi. Sultan Abdülhamld'in selamlık meraasimlerini dikkatle takip etti. Her cuma günü padişahın, Yıldız Camii'nden çıktıktan sonra, 1 dakika, 42 saniyede arabasına bindiği, bu müddetin hiç şaşmadığı tesbit edildi. Viyana'da Neseldorfer Wagenbefcu Fabriks Geselschaft firmasına hususi bir araba yaptırıldı. Bu araba parçalar halinde getirilip İstanbul'da monte edildi. Arabayı çeken atlar ise devrinin ünlü tiyatrocularından Kel Hasan Efendi'den satın alındı. 80 kilo patlayıcı ve 20 kilo madeni (parçalayıcı) madde taşıyan saatli bir bomba ve bu bombayı ayarlanan zamanda patlatacak "Machine İnfemale-Cehennem Makinesi" adı verilen alet bu arabaya yerleştirildi. Komitacılar, dikkati çekmemek için aralarına kadın da alarak, Avrupalı seyirci kılığında bu arabaya bindiler ve selamlık merasimine gittiler. Padişah, Yıldız Camii'nde iken, arabayı terk edip çekildiler, içindeki bomba, Sultan İkinci Abdülhamid, cami ile saltanat arabası arasındaki yolu yürürken patlayacak ve hükümdarı mutlaka öldürecekti. Yıldız Camii'nde bomba patlatıldıktan sonra Galata Köprüsü, tünel ve bazı yabancı bankalar da havaya uçurulacak ve arkasından memleket sathında ihtilal havası estirilecekti. Mutad dışı birkaç saniye gecikme, Sultan İkinci Abdülhamid'in hayatını kurtardı: Camiin kapısında Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, padişaha bir mevzu arz etti. Sultan Abdülhamid Han, şeyhülislamı ile birkaç cümle konuştu. Söz bitip camiin merdivenlerinden adım atmaya başlarken, bomba patladı. Camiden çıkılacağı sıra ansızın meydana gelen bu müthiş tarafından burada da alkışlandı”. infilak yeri ve göğü titretti. Yerleri sarsan bu ses İstanbul'un her tarafından, Üsküdar, Kadıköy, Göztepe ve Erenköy havalisinden bile işitildi. Hassa alaylarının atları ürktüğü için, süvariler birbirine karıştı. Bütün nazırlar ve paşalar, heyecan içinde kaçışmaya başladılar. Yaverlerden Miralay Sadık Bey telaşla elinden kılıcını düşürmüş, Süleyman Şefik Bey de apoletini kaybetmişti. Bir müddet bu manzarayı, geriye ve ileriye doğru tek adım atmadan seyreden Sultan İkinci Abdülhamid, elini kaldırarak, korkulup telaş edilmemesi, herkesin yerinde kalması için yüksek sesle emir verdi. Birçok müşahidin hatıralarında ifade ettikleri husus; o gün bulunduğu mevkiden kaçmayan tek şahsın Sultan İkinci Abdülhamid Han olduğudur. Padişah, en küçük bir jest ve mimik değişikliği yapmamıştır. Arabasına binen, adeti olduğu üzere arabayı kendi kullanarak, mutat ağırlığıyla halkın, bilhassa Avrupalıların alkışları arasında Yıldız'a giren Sultan Abdülhamid, büyükelçiler
Evet Hikaye budur.

Saatli bomba  Padişahın arabasına konmuştur,   Padişah Henüz camiden çıkmamışken bomba patlamıştır infilak yeri ve göğü titretmiştir Hassa alaylarının atları ürktüğü için, süvariler birbirine karışmıştır Bütün nazırlar ve paşalar, heyecan içinde kaçışmaya başlamıştır Yaverlerden Miralay Sadık Bey telaşla elinden kılıcını düşürmüş, Süleyman Şefik Bey de apoletini kaybetmiştir. Bir müddet bu manzarayı, geriye ve ileriye doğru tek adım atmadan seyreden Sultan İkinci Abdülhamid, elini kaldırarak, korkulup telaş edilmemesi, herkesin yerinde kalması için yüksek sesle emir vermiştir. Birçok müşahidin hatıralarında ifade ettikleri husus; o gün bulunduğu mevkiden kaçmayan tek şahsın Sultan İkinci Abdülhamid Han olduğudur. Padişah, en küçük bir jest ve mimik değişikliği yapmamıştır. (VE NASIL OLDUYSA,  PADİŞAHIN ARABASINDA PATLAYAN SAATLİ BOMBA DENEN MERET,   PADİŞAHIN ARABASINA ve ARABANIN ATLARINA HİÇ BİR ŞEY YAPMAMIŞ Kİ,   PADİŞAH EFENDİMİZ DE)  Arabasına binmiş adeti olduğu üzere arabayı kendi kullanarak, mutat ağırlığıyla halkın, bilhassa Avrupalıların alkışları arasında Yıldız sarayına gidip orada Büyük elçileri Kabul buyurmuşlardır.

Allah Kimseyi analitik düşünemeyen geri zekalı bir milletin Padişahı yapmasın. 
Saygılar.

YAZARLAR