Halil İbrahim Budaklı


SİVAS ARTIK UYANMALI


Sivas’ta yaşayan, varlığıyla nefes alan, zorluğuyla sürünen bu şehrin artık uyanması gerekiyor.
Bugün hepimizin sorması gereken temel soru şu:
“Sivas Günleri” gerçekten Sivas’a mı hizmet ediyor, yoksa İstanbul’da Sivas adını kullanarak kendi çıkarlarına hizmet edenlerin günleri mi oluyor?

Onlarca yıldır yapılan tanıtımların, ne ekonomik ne de sosyal anlamda Sivas’a somut bir katkısı olmadı.
Sivas son 20 yıldır hem nüfus hem de ekonomi açısından sürekli geriye gidiyor.
Ancak aynı dönemde bir başarı hikayesi (!) var:
İstanbul’daki bazı ekipler, 16 ilçe ve beldeye belediye başkan adayı göndererek, muhtar seçimlerine bile müdahil olup siyasi bir hegemonya kurdular.
Sivas’ın ismini kullanarak, İstanbul’da AKP veya diğer siyasi kanallar üzerinden kendilerine yer buldular.
Platform başkanlıkları, dernekler, federasyonlar, adeta birer siyasi pazarlama aracı haline geldi.

Geçtiğimiz yıl “Sivas Tanıtım Günleri”nin ikiye bölünmesi tesadüf değildi; asıl sebep rant paylaşımıydı.
Bu ayrışma, Sivas adını kullanan çevrelerin gerçek niyetini bir kez daha gösterdi.
İstanbul’daki her dernek, her köy, her ilçe adına yapılan etkinliklerin tamamı siyasi yatırım amacıyla yürütülüyor.
Sivas sadece bahane; rant şahane.

Yaklaşık bine yakın dernek ve vakıf olmasına rağmen Sivas her yıl geriye gidiyor.
Milletvekilliği seçimlerinde İstanbul’daki bu gruplar, kendi adaylarını dayatıyor;
Ankara’daki genel merkezleri abluka altına alıyor.
Belediye seçimlerinde de aynı tablo tekrar ediyor.
Sivas onlar için sadece doğdukları bir yer; siyaseten kazanılacak bir zemin.
Ama iş yatırıma gelince, Sivas hep geri planda kalıyor.

Bugün İstanbul’da 1 milyonu aşkın Sivaslı yaşıyor.
Ancak Sivas’a gerçekten yatırım yapmış iş insanlarının sayısı 20/30geçmiyor.
Diğerleri protokollerde görünmenin, kürsülerde Sivas’ı anlatmanın, siyasetten öne çıkmanın peşindeler.
Sivas Platformu ve benzeri yapılar, son 20 yılda iktidar ve muhalefetle iç içe çalışmış olmalarına rağmen Sivas’a bir çivi dahi çakamamışlardır.

Artık uyanma zamanı.
Eğer gerçekten Sivas tanıtılacaksa, bu Sivas’ta yapılmalı.
Yalnızca yemek tanıtımıyla değil, esnafı, üreticisi, sanayicisiyle bir bütün olarak tanıtılmalı.
Sivas’ın havası, suyu, insanı, ürünü Sivas’ta yaşanmalı.
Böylece tanıtım da anlam da bulur.

Evet, bu kolay değil.
Çünkü İstanbul’daki platformlar ve Sivas’ta onlara alan açan beş on  masa başı baronlar buna direnecektir.
Ama “Sivas Günleri” Sivas’ta yapılırsa, bu şehir ilk kez kendi ayakları üzerinde durmaya başlayacak, özgürleşecektir.Sivas’ta otellerin, yeme-içme, eğlence ve ticaret ve turizmin bir arada olduğu ilkbahar ve sonbahar tanıtım günleri düzenlenmeli.
Bu etkinlikler Sivas’ın her yıl büyümesine, tanınmasına ve ekonomik olarak canlanmasına öncülük edecektir.

Elbette istisnalar var.
İstanbul’da olup da Sivas’a yatırım yapmış, elini taşın altına koymuş 15-20 iş insanını ayrı tutuyorum.Onlar bu şehir için gerçekten mücadele ediyorlar, emek veriyorlar.
Ancak geriye kalan büyük çoğunluk için Sivas sadece bir afişte yer alacak isimden ibaret.

Biliyorum, bu sözler hem siyasi hem ticari olarak bazı çevrelerin tepkisini çekecek.
Ama gerçekleri yazmak, konuşulmayanları dile getirmek bir “pirinç tanesi” kadar küçük de olsa kıymetlidir.
Çünkü bu mücadele başlarsa, Sivas yeniden büyümeye ve nüfusunu artırmaya başlayacaktır.

Gerçekleri konuşarak değil, yazarak görünür kılmak umuduyla…
Tüm Sivaslı hemşehrilerime selam ve saygılarımla.

Halil İbrahim Budaklı

YAZARLAR