Alparslan Ayral

Tarih: 24.06.2024 00:45

PERVİN GÖKSEL’İN KADININ COĞRAFİ SENTEZİ PROJESİ

Facebook Twitter Linked-in

 Sanatçı, yazılarında kadını ele alıyor. Bütün boyutlarıyla yakalamaya çalışıyor kadını. 
  Bunun için yollara düşmüş.
  Kimi kadınlarla tarlalarda, kimi kadınlarla iş yerlerinde sohbet ediyor. Onların sorunlarında ortak bir payda bulmaya çalışıyor.
  Kadını evrensel bir platformda bütünleştiriyor. 
  Onu sadece ana olarak görmüyor. Millî Mücadeledeki iradesini ortaya koyuyor. Onun bayrağı taşımasını evlat yetiştirmesini, nasırlı ellerini, sorumluluklarını ve fedakârlıklarını kadın ruhuyla yorumluyor.
  Kadın cinayetlerinin çoğaldığı günümüzde temel insan hakları çerçevesinde kadın hakları konusunda bizleri düşündürüyor.
 Tarihi süreçte kadının yeri toplumlara göre birbirine benzemez. Din, gelenek ve coğrafi şartlar toplumların kadına bakış açılarını farklılaştırmıştır.
   Bir dönem Avrupa’da kadının ruhunun olup olmadığı tartışılmıştır. Mesih’in annesi hariç diğer kadınların cehenneme gideceği düşüncesi hâkim olmuştur. 
   Ortaçağ döneminde kadınlara yönelik cadılık ithamlarıyla birçok kadın işkenceyle öldürülmüştür. Fransız ihtilali öncesi Fransa’da kadın insandır ancak erkeğe hizmet için yaratılmıştır görüşünün hakim olduğu belgelerde geçmektedir.
   19. asırda Katolik kilisesi doğum sancılarının Tanrı tarafından kadına verilmiş bir ceza olarak görmekteydi.
   Eski Yunan’da kadın bir eşya olarak görülüyordu. Hiçbir yasal yetkisi olmadığı gibi mülkiyet hakkı da yoktu. Çocuk doğurmak ve ev işlerini görmekle yükümlüydü. Arap kültüründe ise kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü.
  Yunan mitolojisinde Tanrıçalar tabiatüstü varlıklardır. Kendileri için yaşarlar. Tanrıçalardan Hera, Zeus’un eşi ve ablasıdır.” Hera, Zeus’u delicesine kıskanmakta intikamını almak için hiçbir ihtirastan kaçınmamaktadır.”
Mitolojide “İnek Gözlü” ve “Ak Kollu diye tanımlanan Tanrıça Hera hırs ve intikam duygularını yoğun yaşar. Mantıktan uzak histerik davranışlar sergileyen, planları karmaşık yeteneklerini kötüye kullanmaktan kaçınmayan burjuva kadını temsil eden Hera ,bazı çevrelerce bilinçsizce kadını temsil eden bir sembol olarak görülmektedir.
   Peçenek Türklerinin hükümdarı Tomris Hatun’un mertliğini, kahramanlığını ve ünlü gezginci Marko Polo’nun Türk kadını için “En temiz ve en ahlaklı” sıfatlarını kullandığını bilmeyen bir neslin heveslerini doğal karşılamak gerekir. Çünkü eğitim sistemimiz bizi beze tanıtmaktan çok uzaktır.
   Eski Türklerde bir emre itaat edilmesi için o emirde Hatunun da imzası olması gerekiyordu. Türkler tek evliliği tercih etmişlerdir. İbadetlerinde, tarlalarda evlerde kadın - erkek aynı ortamda bulunabiliyorlardı.
Türkleri kadına bakış açısını öğrenmek isteyenlerin Dede Korkut hikâyelerini Türk mitolojilerini okumaları gerekir.
  Günümüzde geleneklerini sürdüren Türkmenler, tam anlamıyla aile bütünlüğü içinde kadın erkek eşitliğini yaşamaktadır. 
   Pervin Göksel’in kadını hayatın içinden yakalayarak yazması ve kadını evrensel derinlikte ele alması bunun için projeler hazırlaması bilinç oluşturma çabası olarak görülmeli ve takdir edilmelidir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —