Kemal Sarıkartal

Tarih: 05.06.2024 20:02

MENŞURE ÖĞRETMENİN DESENLERİ

Facebook Twitter Linked-in

Ata'larının Kafkasya topraklarında yaraları kanadı, kendilerini Sivas Şarkışla Demirköprü köyünde buldular.

Baba Sivas'ta devlet memuru oldu, anne ev hanımıydı. 
Aileye baharın müjdesi, Çanakkale Zaferinin yıldönümü 18 mart ta, serçelerin kanat çırptığı, akasya ağaçlarının çiçek açtığı ayda,Menşure bebekte dünyaya gözünü açtı. Paşabey mahallesinde kuşların uçuştuğu,renk renk çiçeklerin açtığı günlerde gülümseyen bebek gözlerini ilkbahara çevirdi. 

Ortaokul yıllarında elinde kartonla,kurşun kalemle, Sivas kalesinden Sivas'ı resmediyordu.Gökyüzüne sevdası parıldayan güller gibiydi.
Sivas öğretmen okulunu kazandı, çember çeviren,ip atlayan,yakantop oynuyan Menşure duygularını Sivas kaldırımlarında bıraktı. Öğretmen okuluna başladığında düşleri Menşure'yi uçsuz bucaksız gelincik tarlasının içine attı. 

Öğretmen okulunun başarılı öğrencisi Menşure boş durmuyor, folklor çalışıyor, okullar arası folklor yarışmalarında Sivas ekibinin içinde oluyordu. Milli bayramlarda  Atatürk koşusuna katılıyor, Samsun'dan gelen bayrağı Sivas il sınırında arkadaşlarıyla karşılıyor, Yildizeli'nde Yozgat'tan gelen koşuculara teslim ediyordu. 
Menşure öğretmen okulunu dolu dolu yaşadı, kendisini mor sümbüllü bağlarda yaşıyor hissediyordu.

Dünün siyah önlüklü beyaz yakalı öğrencisi Menşure okulu bitirip öğretmen olmuştu. Doğu ekspresine bindi. Katar katar marşandiz trenlerini izleyerek sabaha karşı Cürek'e geldi.Dupduru su gibi olan idealist öğretmen,Cürek Maden ilkokulunda siyah önlüklü beyaz yakalı çocukları eğitiyordu. 
Bir lokma ekmek için çalışan maden işçilerinin elleri demir dövüyordu. Genç öğretmen Menşure hiç saçları okşanmamış çocukların saçlarını okşuyor, onları geleceğe hazırlıyordu.  

İki yıl Cürek'te öğretmenlik yaptı.Durgun suyun,kır çiçeklerinin kokusunu içinde taşıyan genç öğretmen, kopmuş inci tanelerinin peşindeydi, ıssız ovayı duygularıyla dolaşıyor, fırçasıyla desenliyordu.

Menşure öğretmen evlenme cağına gelmişti 
Neftalin kokulu sandıktan çeyizini bohçaladı,parmaklarına yakılmış kınasıyla ,Mareküm dağının Ceylanı,kucağında güllerle gidiyordu. Kızılırmak öfkeli akıyordu. Kızılırmak ırmağına sırtını döndü. Geceleri Ay yüzüne düşerken Sivas'ın güzel kızı Erzincan'a gelin gitti. Edalı gelinin gidişine Sivas'ta güller boynunu büktü. Kırlangıç lar gibi göçtü, arkasında sevdalı gençler bırakarak. 
Yeni bir hayata başlıyordu Menşure öğretmen içinde nehir çalkalansada.

Menşure öğretmen Erzincan'da derslerden ve resimlerden kalan zamanlarında Kızılay, Çocuk esirgeme kurumu ve Yardım sevenler derneğinin gönüllü ögretmeniydi. İçinde dağılmış sevgileri sevinçleri bir araya getiriyor. Yağmur gönüllü öğretmen kirpiklerini kırıp damlalarını yoksullar ve kimsesizlerin için boşalttı kendi yüreği kanasada.

Menşure öğretmen Erzincan'da 10 yıl öğretmenlik yaptı. Gençliğinin şehrine veda etti. İzmir'e tayinini istedi. İzmir'de de boş durmadı. Yine yardım derneklerinde gönüllü çalıştı. Sivas İzmir Sosyal ve Kültürel etkinlikleri Vakfında çalıştı. Yaptığı tabloların satışından elde edilen geliri Vakıf kanalıyla durumu iyi olmayan öğrencilere ve ailelere gönderdi.

Menşure öğretmen boş durmuyordu, Anadolu Üniversitesinde 2 yıl ön lisans okudu.
Kitap okumak,resim yapmak, yardım dernekleri Menşure Yalçın Saraçoğlu'nun vazgeçilmeziydi. 
Parmakları tebeşir kokan öğretmen gül kokulu sabahlara uyandığında,elinde fırçasıyla derinliklere dalıyor,gözlerine buğulu resimler düşüyor du. 
Ressam Menşure fotoğraflara bakıyor, koskocaman vadileri izliyor, Kara trenleri, köşe başında bekleyen kadınlara bakıp, içindeki sessizliği çoğaltıp fırçasını hareket ettirip duygularını tablolara asıyor du. 

Gittiği her yere yakışan, her ortama uyan şık giyinen,hayata pozitif bakan,içinde sevmek gibi güçleri olan öğretmen, her zaman her yerde zeytin dalı uzattı insanlara. Kumral saçlarını omuzlarına döken,gülüşüyle okul koridorlarını şenlendiren Menşure öğretmen gülüşlerini geçmiş yıllarda bıraktı. 

Eşinin,vefatından sonra,pencerenin kenarında İzmir'i izledi. Yalnızlığın kıyısında içine hasretler damlatmayı o zaman öğrendi. Taş plakları,eski fotografları,eski kitapları karıştırdı, ahh biriken eskilerim ahh dedi,akan zamanda, akıp giden senelerde,hayat kırıklarını yudumladı. Eşinin yokluğunu sırtladı,üzerine koyu bulutlar boşalsada.

Geçmiş günlerini düşledi, kenarları kirtişli sahanda tereyağlı yumurtaya ekmeğini bandıkça Sivas'ta bıraktığı çocukluk anılarına daldı. 
Erzincan'da bakır çaydanlıkta demli bir çayın tadında gençliğine daldı. 
Bir hoş bilezik, bir Temur ağa, bir Sivas ağırlaması halayı, Sivas kapalı salonunda,folklorik ekip,uzaklarda genç Menşure'yi bekliyor du öylece. 

Beyaz bir kağıttı elleri, beyaz kartonlarla tablolara hayat veren ressam,kahverengi gözlerinin kahve bakışlarıyla kar toplayan bulutları özledi. Birde kavak ağaçlarında ki sığırcık kuşlarını. 

Ressam Menşure bir çok kişisel ve karma sergilere katıldı. En son İzmir Urla'da Atatürk kültür merkezinde biri kişisel diğeri karma sergisi oldu. Ağustos ayında yine Urla Atatürk kültür merkezinde kişisel sergisini açacak, geliri yine ihtiyacı olanlara verilecek.

Gönlü zengin,ince düşünceli ressam kendisinin  değil yoksulların, kimsesizlerin dert yorgunu olmuştu.Gönlünde ummanlar dolusu sevgi taşıyan kadının hüzünleri kimliğinde saklıydı. 
Bir serüven gibi akıyordu hayat.Zaman ağlıyordu, yağmur yalıyordu gece yarısı pencereleri.Ressam Menşure pencere önünde hasret mektupları bekliyordu, kentin sahte gülücüklerinden uzakta.

Hayat tiyatro sahnesi, bende çok farklı karekterde bir oyuncuyum dedi. Neler hayâl edip neler beklemişti hayattan. Diline hüzzam şarkılar dolandı, bu gün bütün sazlar hüzzam çalsın istedi. Yıllarca hep merhametinin peşinde yürüdü.  Gönlümün yükü çok ağır dedi. Mavi valizine pembe umutlarını doldurdu, Amerikaya seyahat etti. Sonrasında Avrupa ülkelerine...

Tarih kadar eski, toprak ana kadar köklü,kaynak suyu gibi duru Menşure öğretmenin,
Gönlünde bir tarih gizliydi.Şimdi zaman tarihçisi bir bilge kişi olarak karşımızda duruyor. 
Dünün genç öğretmeni Menşure, bu gün tablolarıyla bakışları güzelleştiriyor. 

Çocukluğunun,gençliğinin anılarını topladı, yalnızlığı kuşandı,yalnızlığa giyinmiş hüzünlerle resimlere sarıldı. yanık türkülerin okunduğu Sivas'ın özlemlerini desenlerine yansıttı. Ve yansıtmaya devam ediyor Menşure Yalçın Saraçoğlu.!

Kemal SARIKARTAL 
19 Mayıs 2024 
Kent öyküleri 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —