Kirkor Değirmenciyan


"MEHRİCAN"

Kirkor DEĞİRMENCİYAN Yazdı...


“Ulu Dağlar kekliklernen hoş olur

Irmakları dereleri hiç olur

Mağrurlanma o cemalin nic olur

Bir yel eser mehricana uğrarsın

**

Sivas’ın da yaylasına güz iner.

Ak gerdanı sarı alıç yaz eder.

Çise düşer bağı bostan kül eder

Bir yel eser mehricana uğrarsın.

**

Sultan olsan kader yazgın değişmez

Köle olsan kervan yolda düzülmez

Nevruza da hüküm sensiz biçilmez

Bir yel eser mehricana uğrarsın.”

 

SİVASLI hemşerilerim bilirmisiniz MEHRİCAN ne demektir?

Sakın demeyiniz ki KOCAMIŞ KİRKOR yeni bir şey icat ediyor.

Bunu SİVAS bilir, eski SİVAS havalisi bilir MEHRİCANI…

Mehrican demek güz ayı demek. MEHRİCAN demek bostanlara, dağlara çise düşüyor demek.

Anlayacağınız MEHRİCAN SON BAHAR demek. MEHRİCAN soğukları başlayınca, bağdan bostandan el ayak çekilir. UYKUYA bırakılır yorulan bostanlar bağlar ağaçlar…

***

Anlatayım da dinleyiniz. SİVASIMIZDA 2 tane bayram daha var.

Biri NEVRUZ bayramı ki şenlikler yapılır asırlar var ki. Öteki GÜZ BAYRAMI (MEHRİCAN)…

Nevruz da çekilen gider PAŞABAHÇEYE, TAVRAYA… Oynar güler eğlenir…

Güz ayı yani MEHRİCAN gelince ise “hüzün bayramı olur”

O da ne mi demeyiniz hemşerilerim.

MEHRİCAN’da “herkesin elleri koynunda kalır” öksüz yetim gibi gidenleri anımsanır.

BEZİRCİ MAHALLEMİZDE, Türkü, Kürdü, Ermenisi, Çerkezi,  MEHRİCAN zamanında bir araya gelir…

Ne mi yapılır anlatayım. UN HELVASI yapılır… Sıcak sıcak un helvası cümle koru komşuya iletilir.

Doğru mudur bilemem amma, “gidenlerin ruhu bekler” denir.

Anam Manuşak Hatun da kara kaplı tencere ile bir un helvası yapardı ki dillere destan.

Bir kap ile hemen mahalle Ulu Kişizadesi Fakı Ramazan Amcaya ben götürürdüm.

Kapının önündeki tahta kütükte bir abide gibi oturan FAKLI RAMAZAN hemen helvadan bir tutam alır ve “SİVAS havalisinde Manuşak gelin üzerine helva kavuran tanımam bilmem”derdi…

Mehrican vaktinin en belirgini biliniz ki EKİM ayı sonuna denk gelir ki, bağ bostan suyu terk edip uykusuna dalar.

Fakı Ramazan ise bu canlı cansız yaradılışmışlar “YEDİ UYUYANLAR” bereketi ile uyusunlar ve NAVRUZ da dirilip dağı ovayı şenlendirsinler” diye el açıp Ulu TANRIYA niyazda bulunurdu.

UN HELVALARI bizim için de eğlence olur, tastı tabağı kapan komşuya helva iletirdi. Amma anam tembihlerdi ki “gülüp eğlenmeyin bu yas helvasıdır” derdi…

İşte hemşerilerim her bir milletin huzur içinde yaşadığı SİVASIMIZ böyleydi.Baharda NEVRUZ kutlanır, güzde MEHRİCAN uğurlanır….

Sivas
14.10.2020 18:19:40
Çok hoş bir yazı olmuş, tebrikler. Bu yazıyı okuyunca yazar Mehrican ı tam uğurlayamamış, hüzün kaplamış ruhunu, yarım kalmış gibi hissettim. Geçmişe özlem var, çok aşık olmuş olabilir mi yazar?

KADİR KOÇ
20.09.2021 17:46:01
Bir Sivaslı olarak Kirkor amca ile bugün tanıştım ve neden bu kadar geç onu tanıdım diye pişmanlık duyuyorum.Onu keşfettiğim ilk andan itibaren bütün yazılarını soluksuz ve gözyaşı ile okuma fırsatım oldu.Pek bilmediğim sadece büyüklerimden duyduğum yokluk zamanı yıllarını sizin dilinizden dinlerken sanki o günleri yaşıyor gibi oldum.O zamanın insanlarının yokluk içerisinde bu kadar karşılıklı saygı ve sevgiyle yaşaması gıpta edilesi cinsten.Ne kadar da hızlı bozulmuşuz demeden geçemiyor insan. Ve akabinde “Dünya nereye gidiyor?” sorusunu kendine sormadan edemiyor… Neredeyse 1 yıldır yazı yayınlamadığını farkettim Kirkor amca.Umarım sağlığın yerindedir ve en kısa sürede tekrardan bizlerle eşsiz tecrübelerini paylaşmaya devem edersin.

Hakan Gürbüz
6.01.2022 08:22:46
Kadir Koç hocam, yorumunu gördüm. Bizler de bir hasretle bekliyoruz kirkor amcanın yeni yazısını. Sivas postasını açıp akıyorum. Kirkor amcaya gelip Mehrican başlığını görünce üzülüyorum. Tuuh ne yeni yazı yok diye iç çekiyorum. Haydi ve kirkor amca, özettin gayrı

YAZARLAR