Ahmet Salih Aslantürk

Tarih: 18.09.2023 15:02

KİTAP VE ŞEHİR

Facebook Twitter Linked-in

Her şehir bir kitap, her kitap da bir şehirdir. İkisinin de gizemli bir dünyası vardır. Bunlar öyle bir dünya ki birbirine girift olmuş her daim alışveriş halindedirler. Yaşayanlar açısından şehre yapılacak her iyilik, okumasını bilenler için şehri ihya ederken insanında kendisini yavaş yavaş inşa etmesidir. Okumayı bilmeyenler içinse inşadan yoksun reklam kokan pazarlama tekniğinden öte geçemezler. Dolayısıyla kendilerini inşa edemedikleri için şehri de ihya edemezler. Şehir kendini anlatmak için insanda yetiştirir. Yetiştirdiği bu insanlara aynı zamanda kendini anlattırmayı ihmal etmez. Şehir açısından bakarsak bu yetişen yazarlar şehrin dilidir. Birçok yazar ve şair kendi şehrinden bahsetmesini de yazar açısından değerlendirilirse onlar için vefa gösterisidir denilebilir. Ancak onları yetiştiren şehir onların kelamı ile konuşmak istemiştir. Bir nokta da aynı şehirli yazar ve şairlerin farklı konulardan bahsetmesi hatta bazılarının yöneticilere muhalif olması şehrin içindekileri anlatmasıdır. Tabi bu görene, köre ne…

Şehir ile ilgili kitaplar aynı zamanda şehrinde hafızasıdır. Bir şehri rahatlıkla bir kitaptan okuyabilir ve onu bir kitap, bir makale ile de azda olsa tanıyabilirsiniz. Derdini, tasasını, aklını fikrini kitap ile anlar kitap ile ruhunu keşfedebilirsiniz. Kitapla birlikte şehrin sokaklarını, kitapların sayfalarında satırları arasında şehrin hem bugününde hem de geçmişinde adım adım gezebilirsiniz. Belki şehrin birebir ruhunu tanımasanız da en azından kısa da olsa ona bir selam vermiş olursunuz. 

Kitapla sıkı bir bağı olan bir şehirde yaşıyorsanız eğer, çağı okumayı, şehrin kültürüyle haşır neşir olmayı içselleştirmiş, daima geleceğe umutla bakan, irfan yolunda adımlar atmaya başlamışsınız demektir. (Kitaptan kastımız sadece iki kapağı olan cismi bir kitaptan bahsetmiyoruz.) Kitapla bağı olmayan bir şehirde iseniz o zaman problem çok büyük demektir. Bir problem bir sıkıntı olduğunu nereden anlarsınız. Bunu anlamakta çok basittir. Hasetliğin, fesatlığın zirve yaptığı yalakaların, baş tacı edildiği, iş yapanların sevilmediği, ne ulemanın ne de ümeranın eleştiri kabul etmediğinden anlayabilirsiniz. Siz bunu daha da çoğaltabilirsiniz. 

Gelelim ilimizde yapılan kitap fuarına. Şahsen olumsuz bir şey yazmak istemiyorum ancak bu bir fuar değildi. Şu kadarı ile iktifa edelim kitap pazarı idi. Yayınevleri ya da bazı kitabevi olanlar geldi bir kaç kitap sattı ve gitti. Hatta satın almak için bir çok kitapta bulunamadı mesela Sayın İbrahim KALIN'ın kitapları gibi... Fuarın nasıl yapıldığını buradan anlatmayalım. Lütfen yapan arkadaşlarla diğer illerle bir istişare edin. Benim şahsen anladığım şu aynı yerde önce el emeği göz nuru ürünler vardı onlar satıldı daha sonra kitap satıldı. Yani hayırlı pazarlar, hayırlı işler. Oldu da bitti Maşallah!

Ahmet Salih ASLANTÜRK
asaliharslanturk@gmail.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —