Kazdağılarını anlatmak istemişimdir uzun yıllardır. Zordur, tam anlatmak.
Tepelerine lapa lapa yağan karı seyredeceksin. Sicim gibi yağan yağmur, iliklerine işleyecek.
Bir şarkı gibi esen rüzgârlar, saracak seni. Dağın bağrına bastığı Türkmenlerle, Yörüklerle sohbet edeceksin.
Elli yıl geçti ilk gördüğümden bu yana.
Yetmişli yılların başında dağın her köşesinden çağlayan sular, bir yol bulup denizle buluşuyordu.
Tepelerine kadar yayılan göknar, gürgen çam, meşe gibi ağaçlar, ressamların fırçalarını güçsüzleştirecek kadar mağrurdu.
Arıların türküleri, çiçek kokularına karışırdı. Yamaçlarından “bal; eteklerinden yağ,” kokuları yayılırdı.
Şimdi vahşi bir katliama kurban gitse de yeşillikleri; göletlerini, kalyonlarını, ırmaklarını, çiçeklerini gördüğünüzde uzun yıllar silinmez hafızanızdan.
Dağ yine de geçmiş yüzyılların havasını soluyor, her zorbalığa ve cahilliğe karşın.
Dağın her bir yanına sinen gizem, en eski tarihlerin sayfalarını açıyor. Periler, devler, tanrılar, tanrıçalar iyi ve kötü mücadelesi hayatınıza dokunuyor. Hayalinizde şekilleniyor olağanüstülükler.
Kazdağları, Biga yarımadası üzerinde yer alıyor. Büyük bir kütle hem Ege hem Marmara denizine yönelmiş gibi
Bilim adamları, dağın uzunluğunun Edremit Körfezinin kuzeyinde doğu-batı yönünde 70 km’yi bulduğunu yazıyor.
Marmara denizine doğru genişleyen Kazdağılarında dağın zirvesini oluşturan Karataş Tepesinin yüksekliği 1774m’yi buluyor. Yükseklik bakımından ikinci sırayı Baba dağı, üçüncü sırayı da Sarıkız tepeleri alıyor.
Her tepenin hikâyeleri var yüzyıllardır anlatılagelen.
Karataş Tepesi, Türkmenler ve Yörükler için kutsal bir mekândır. Burada Yeşim Taşı olduğuna inanılır.
Efsaneye göre Türkler, Yeşim taşına sahipken refah içinde olmuşlardır. Çinliler, hile ile ellerinde geçirdiklerinde Türklerin yaşadığı Türkistan’da kuraklık ve kıtlık başlar.
Kutsal bir tepe olarak ziyaret edilen Karataş tepesine kuyruklu, yeşil bir ışığın inip çıktığı konusunda iddialar bulunmaktadır.
Bu tepeler, her yılın belli ayında Sarıkız Tepesinden başlanarak ziyaret edilir. Dağa çıkmağa, dağda adakta bulunmaya ve hayır yapmaya Türkmenler Cılbağa gitmek demektedir.
“Bin pınarlı dağ” olarak adlandırılan Kazdağları; koynunda insanı şaşırtan, hayran bırakan mucizevi güzellikler, efsaneler yaşatan bir cennet.