Metin Çağan

Tarih: 01.02.2025 17:51

“Kader Gayrete Aşıktır”

Facebook Twitter Linked-in

Türk edebiyatının önemli isimlerinden ahlaki değerler, insanlık, sevgi ve hoşgörü gibi konuları derinlemesine işleyen, ahlak anlayışıyla da öne çıkan, evrensel ahlaki ilkeleri ve insan ilişkilerinde önemli olan değerleri de öğretici bir nitelik taşıyan Hak ve halk şairi Yunus Emre "Kader, gayrete aşıktır" sözüyle dünya hayatında başarılı olmak ve arzu edilen amaca ulaşmak için karşılaşılan zorluklarda pes etmeyip azim ve gayretle sebat ederek çalışmak gerektiğini ifade ederek bizlere yol gösteriyor.

İnsan, inancını kaybetmeden, azmi ve gayreti sayesinde arzu ettiği şeylere sahip olabilir. Hiçbir güçlük, önlem alıp tevekkül ederek mücadele karşısında kararlı olan, tedbir alıp azmeden ve bu konuda sebat eden sabırlı, gayretli insanları kararından döndüremez.  Bu düsturla hareket edildiğinde mutlaka çekilen zahmet gün gelecek, rahmete dönüşecektir.  

Azimli kişiler, herhangi bir engelle karşılaştıklarında hemen o işten vazgeçmezler, aksine daha büyük bir şevk ve kararla gayret ederek olayların üzerine gider, engelleri aşarlar ve başarılı olurlar. Lucretius’un söylediği gibi ‘‘Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.” Başarılı olmak isteyen insan karşılaştığı zorluklardan asla yılmaz, bahaneler aramaz, hemen pes etmez, yanıldığında veya hata yaptığında da usanmadan tekrar tekrar dener.

Bugün, çoğu insanın içinde bulunduğu sıkıntıların temel sebebi, inandıkları dava uğrunda yeterince gayretli ve azimli olmamaları, çaba gösterememeleridir. Bu uğurda da dürüst, ilkeli, ahlaklı ve disiplinli çalışma alışkanlıklarına gereken önemi verememeleridir. Oysa çalışmadan, mücadele etmeden karşılaşılan durumlar kader değildir. Kader; gayretle, azimle ve mücadeleyle şekillenir.

Yaratılış gayesini bilen bir insan, hayatının hiçbir anında bile bile yanlış yapmaz, gevşeklik göstermez, rehavete kapılmaz, vazgeçmez, asla mücadeleyi bırakmaz. Çünkü bilir ki vurdumduymazlık, nemelazımcılık ve boş vermişlik insana yakışmaz. Hayatı doğru ve anlamlı yaşayabilme kararlılığı içinde olan bir insan tembellikten uzak durur ve çalışmadan kazanılmayacağını, emek vermeden ve alın teri dökmeden başarı elde edilemeyeceğini çok iyi bilir.

İlmin, irfanın ve bilimin ışığında çalışmalarını sürdüren, sorumluluk bilinciyle çalışan, yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası için görevlerini layıkıyla yerine getiren, yaptığı her işin hakkını veren; en sağlam, en doğru ve en güzelini yapma gayreti içinde olan insanın kaderi Kur'an-ı Kerim'de de belirtildiği gibi kişinin kendisine, kişiliğine, eğilimlerine, bilinçli tercihleriyle ortaya koyduğu tutum ve genel davranışlarına bağlıdır.

İnsana düşen görev Allah’ın verdiği akıl, irade ve imkânlar çerçevesinde üzerine düşenleri en iyi şekilde yapma şevki ve gayreti içinde olmasıdır. Örneğin, bilimin tekniğin ve mühendisliğin gerekleri yapılmadığı, fay hattının, dere yataklarının vb. üzerine çimentosu, demiri… eksik yapım kuralına uygun olmayan dayanıksız binalar inşa edip orta ölçekli depremlerde dâhi hasar gördüğünde, can kayıpları olduğunda bu bir kader değil bu tamamen sorumsuzluk, bilinçsizlik, aşırı kazanç hırsı ve toplumsal cehalettir. Evet depremler, diğer doğa olayları yeryüzünün kaderidir, fakat insanların kaderi değildir.

Doğru yolda yapılan çabaların sonunda Allah insanın çabasını, emek ve gayretini hiçbir zaman boş çevirmez. Doğruluk hayatımızda bir ilke olmalı; hayatımızı dürüstlük, adalet, hakkaniyet vb. gibi erdemli ilkeler üzerine kurmalıyız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —