Metin Çağan


HER İŞİN BİR AHLÂKI VARDIR


“Hangi işi yaptığın değil, işini nasıl yaptığın önemlidir.”

Bir bireyin hayatını idame ettirebilmesi için faaliyette bulunduğu işe, onun mesleği diyoruz. Bütün meslekler toplum hayatı için vazgeçilmezdir ve bu hayatta herkes farklı iş ve görevler üstlenmektedir. Kimi memur, kimi işçi, kimi yönetici, kimi ise işverendir. Ancak insanı değerli kılan ne mesleğidir ne de konumudur. İnsanı değerli kılan sorumluluk bilincine sahip ahlaklı bir kişi olmasıdır.

İş hayatı içerisinde doğru davranış biçimlerini uygulamak, insanlara yararlı mal üretmek, doğru hizmet vermek, dürüst, adil, eşit ve tarafsız olmak, başkalarının hakkını yememek, yalan söylememek meslek hayatının temel özelliklerindendir.

Meslek ahlakı; bir mesleğin, o meslekte liyakat sahibi kişilerce ve mesleğin gereklerine, önemine, onuruna uygun yapılmasını öngörür. Sosyal bir yapı olan ahilik sistemi, meslek ahlakına verdiğimiz önemin bir göstergesidir. İş yeri açma kuralları, müşteri ilişkileri, sevgi, doğruluk dürüstlük gibi değerler ahilik kültüründe tüm dünyaya örnek olabilecek biçimde uygulanmıştır.

İnancı olanların öğrendiği bir iş ahlakı vardır. Bu ahlakın özünde adaleti titizlikle ayakta tutma, doğruluktan, iyilikten, hak ve hakikatten ayrılmama, doğruluk ve dürüstlük, güven ve sadakat, helâl ve haram duyarlılığı olduğu gibi hak etmediğini almamak, kul ve kamu hakkına riayet etmek de bulunmaktadır. Ayrıca yaşanılan ülkeyi her alanda daha güçlü kılmak, milletin huzuruna, mutluluk ve refahına katkıda bulunmak da önem taşımakta; ilmi, bilim ve teknolojiyi insanlığın hayrına kullanmak, adalet ve iyiliği yaşantıya hâkim kılmak, zulüm ve kötülüğe ise engel olmak da bulunmaktadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde “Allah Teâlâ, işinizi en güzel şekilde yapmanızdan hoşnut olur.” buyurmaktadır. Bu hadis-i şerife gönülden bağlı kalınmalı, her çalışan işinin hakkını vermek için çaba göstermeli, helâl rızık kazanmak için çalışmalıdır. Ayrıca alın terini kutsal bilmeli, işini kutsal bilmeli, kendisine verilmiş bir emanet olarak görmelidir.

Bir meslek grubundaki kişinin yaptıkları mensubu olduğu meslek grubundakileri de yakından ilgilendirir. Yanlış bir tutum ve davranış yalnızca bir kişiyi küçük düşürmekle kalmaz, mesleğe duyulan bütün güveni de yok edebilir. Bir mesleğin saygınlığını kaybetmesi toplum için büyük bir kayıptır. Çünkü bütün meslekler toplum hayatı için vazgeçilmezdir. Mesleklerin açıklanmış olan amaçları doğrultusunda yaptıkları çalışmaları, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması için hayati bir önem taşımaktadır.  

Bu nedenle çalışma hayatında hesap verilebilir doğru adımlar atılmalı, ne aldatan ne de aldatılan olmalıdır. Helalinden kazanmak için çalışmalı, helal şeylere harcamalı, kul ve kamu hakkından sakınmalı, haram bir lokma yememeye özen göstermelidir. Unutmamalıdır ki, ihtiyaçları helâl ve meşru yollardan temin etmek için çalışıp çaba göstermek her yönden doğru olandır.

Meslek ahlakına gereken önemi vermeyen meslek sahipleri sadece kendi menfaatlerini ön planda tutarlar. Toplumdaki diğer insanları hiç düşünmezler. Bunun sonucu olarak da meslek ahlakına değer vermeyen meslek sahipleri, topluma yarar değil, zarar verirler.

Toplumu oluşturan insanlar; iyi, ahlaklı, güvenilir, sorumluluk sahibi iseler, o toplum huzurlu, ahlaklı bir toplum olur. Kötü huylu, kötü ahlaklı, yalan söyleyen, itimat edilemeyen insanlar çoğunluğu oluşturuyorsa, o toplum huzursuz ve mutsuz ve geri kalmaya mahkûm olur.

Gelişmiş toplumları diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden birisi, çalışma kültürü ve iş ahlakıdır. Bir toplumun gelişmesi ancak çalışma arzusu duyan, işini iyi yapan, işinin hakkını veren, üretken insanlarla mümkün olur. Çalışmadan refah içinde bir hayat yaşamak elbette mümkün değildir.

YAZARLAR