Gülper Yılmaz


GÜNEŞİN DOĞDUĞU GÜN: CUMHURİYETİN MİRASI


Bugün sadece bir tarih değil; bir milletin yeniden doğuşunun, karanlıktan aydınlığa yürüyüşünün, esaretten özgürlüğe dönüşünün günüdür.
Bugün, güneşin bir ulus için yeniden doğduğu, medeniyetin, adaletin, bilimin ve eşitliğin temellerinin atıldığı gündür.
Bu günün adı Cumhuriyet’tir.
Ve o Cumhuriyet, bir liderin değil, bir milletin eseridir.

Mustafa Kemal Atatürk, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden bir ulus inşa ederken, sadece bir devlet kurmadı;
bir insanlık manifestosu yazdı.
“Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” sözüyle, yüzyıllardır susturulan bir halkın sesini göklere yükseltti.

Cumhuriyet, bir taç değildir; bir iradedir.
Bir armağan değil, bir mücadelenin sonucudur.
Kadınların seçme ve seçilme hakkı, eğitimin temel bir hak oluşu, köylünün baş tacı edilmesi, işçinin alın terinin değere dönüşmesi…
Hepsi bu devrimin kalbinde yer aldı.

O gün Meclis açıldığında, kubbeleri dualar doldurmuştu.
Ama bu dualar, karanlığa değil aydınlığa; biata değil özgürlüğe; suskunluğa değil söz hakkına yükselmişti.
Halk, ilk kez kendi kaderini kendi eline almanın gururunu yaşamıştı.
Cumhuriyet, sadece yönetim biçimi değil; onurun, eşitliğin ve insan olmanın adıdır.

Atatürk, Cumhuriyeti kurarken sadece bugünü değil, yarınları da düşünmüştü.
Gençlere seslenirken aslında geleceği inşa ediyordu:
“Ey yükselen yeni nesil! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak sizsiniz.”
Bu bir temenni değil, bir görevdi.
Çünkü Cumhuriyet, her sabah yeniden doğar; onu yaşatan, koruyan, ileriye taşıyan bizleriz.

Bugün o mirasın üzerinden yüz yılı aşkın zaman geçti.
Ama hâlâ aynı inanç, aynı kararlılık, aynı gurur yüreklerimizde yaşıyor.
Kadın, toplumun ışığı; genç, umudun adı; emekçi, ülkenin direğidir.
Bu değerler, Cumhuriyet’in en saf özüdür.

Medeniyet, sadece binalarda değil, vicdanlarda kurulur.
Adalet, sadece mahkemelerde değil, yürekte başlar.
Eğitim, sadece okullarda değil, bir milletin ruhunda filizlenir.
Atatürk bunu bildiği için, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” dedi.
O ilim, o akıl, o vicdan — Cumhuriyet’in kalbinde atmaya devam ediyor.

Bugün bize düşen, o emaneti korumaktır.
Çünkü Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir yaşam biçimidir.
Kadınla erkeğin eşit olduğu, çocuğun hayal kurabildiği, gencin özgürce düşündüğü, işçinin emeğinin değer gördüğü bir ülke…
İşte Cumhuriyet budur.
Ve biz, o mirasın nöbetçileriyiz.

Cumhuriyet, bir günde kurulmadı; ama bir günde de kaybedilmez.
Onu yaşatmanın yolu, düşünmekten, sorgulamaktan, üretmekten, inanmaktan geçer.
Her yeni gün, o ilk günün ışığını taşır.
Güneş doğar, çünkü Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, hâlâ aydınlatır.

Bugün, o güneşin doğduğu gündür.
Bugün, Mustafa Kemal Atatürk’ün milletiyle el ele kurduğu özgür Türkiye’nin doğum günüdür.
Ve biz, o aydınlığın çocuklarıyız.
Cumhuriyet, ilelebet bizimdir. 

YAZARLAR