Serin bir Kasım sabahı hayallerime ve bir bilinmeze doğru yürürken, o kadar küçük bir kız olduğumu bilmiyordum, belki de farkında değildim. Sadece 22 yaşında ve kendini kocaman bir öğretmen zanneden masum, idealist ve korkusuz bir neferdim…
Peki, bu gün 30 yıl çalışmış ve 15 yıldır da emekli bir öğretmen olarak ne değişti yaşamımda ?
Sadece saçıma düşen aklar ve yüzümdeki her aynaya baktığımda gördüğüm derin çizgiler, diğerleri ise o serin kasım sabahından beri aynı kalmış…
Aynada gördüklerim ise çok kıymetli, hepsinin anısı ve çok değerli tecrübelerim var. Bu mutluluk ve iç huzuru demek benim için, hiç aklımdan onlara üzülmek ve pişmanlık duymak geçmiyor, hala aynı ilk günkü heyecan ile eğitim çalışmalarıma gönüllü olarak devam ediyorum… Çocuklarla aramda yaş farkımız çok açıldı, dolayısıyla onlara biraz daha yakın görünmek için saçlarımı boyatıyorum mecburen, daha da önemlisi gündemi ve çağın gereği yenilikleri takip ediyorum…Onca sene hiç bitmeyen sevgi, saygı ve çaba hiç değişmeyen tek gerçeğim…
Mesleğimi çok seviyorum ve bir daha dünyaya gelirsem yine öğretmen olacağıma inanıyorum…
Belki çok şanslıydım, yatılı bir okulda 15 sene çalışmak bir ayrıcalık, zorluklarının yanı sıra…
O küçücük yaşta gurbet ve sılayla tanışan minik kızlarımla içiçe yaşamak ve her duygu ve mücadelelerine ortak olmak… Bazen hüzünlerine bazen de olanlara anlam verememeleri ile beliren şaşkın bakışlarına şahit olmak…Özlemleri, gelen mektuplara sevinçleri, hasta olduklarında elimi alınlarına koyup, ateşlerini ölçmeye çalıştığım küçük ama sevgiyle dokunuşlarım…
Diğer kalan yıllar gündüzlü ve kız- erkek karışık çocuklarım oldu, yine çok mutlu ve değişik tadlar vardı bu kez yaşadığım…Erkek öğrencilerimin teneffüste bile bizi görünce ceketin düğmelerini iliklemeye çalışmaları ve olağanüstü saygıları benim hep tebessüm etmeme neden olmuş ve onlarla dost olmanın çok kalıcı ve karşılıklı güven duygusuna dayandığını, birlikte uzun yıllara taşıyarak kanıtlamış olduk…
Anılarım kitaplara sığmaz, birlikte büyüdük, ağladık, güldük, sevgili çocuklarım ile çok mutluydum…Onlar dünyanın en güzel ve özel çocukları idi bence ve hala öyleler, iyi ki bana kısmet oldular…Bu gün tek dileğim ki, onlar da dünyaya bir daha gelirse beni öğretmenleri olarak seçsinler… Dilerim bilmeden de olsa onları incitmeden ve adil bir şekilde davranmışımdır…
Dolu dolu yaşanmış bir ömür ve her dakikası hatırlanan özel anılar, bitmeyen sevgi, saygı, şimdi ise özlemle koştuğum buluşma günleri ve onların başarıları, çocuklarının hatta torunlarının mutlu haberleri, heyecanları, telefonun ucunda “ canım hocam “ diye başlayan kutlamaları, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş armağanları, vatansever birer cumhuriyet sevdalısı olmaları… Dünyada bir karşılığı yok bu duyguların…
Bir gün onlardan ayrıldığımda, onlara sözüm var… “ Sonsuza kadar onları seveceğim ve bu dünyadan mutlu ayrılacağım…” SÖZ
Dokunduğum her yürek ve ektiğim her fidanın yeşerdiğini gördüğüm bütün evlatlarım ; size yaşattığınız her güzellik için çok teşekkür ederim, gökkuşağının bütün renkleri ile dünyamı zenginleştirdiniz…Büyük Atatürk’ü anlatırken, ülkemizi anlatırken coğrafya dersinde, kulaklarımdan gitmeyen o ses, bu gün belki de, en güzel anılarım içinde yer aldı “ teneffüse çıkmayalım, ne olur devam edelim öğretmenim…”Hepinizle ayrı ayrı gurur duyuyorum…
Tüm öğretmenlerimizin de gününü kutluyorum ve sağlık diliyorum. Hakları ve emekleri çok büyük…Sadece 24 Kasımlarda değil, her gün sevgimizdesiniz…
G/EKENEL