Metin Çağan


GENÇLİK (1)


Gençlik, fiziksel, ruhsal ve duygusal değişimin yaşandığı, karakter ve kişiliğin oluştuğu, geliştiği, bir yaş dilimidir. İnsan, geleceğini büyük oranda gençlik döneminde şekillendirir. Edep ve ahlâk, sevgi ve saygı, sabır ve yardımlaşma gibi erdemler bu dönemde şekillenir.

Gençlik, bir yaşama heyecanı ve umut kaynağıdır. Yenilikleri deneyimleyerek her şeyi değiştirme potansiyeline sahip yeni fikirlerin, yeni projelerin ve çalışmaların ortaya çıkmasıyla birlikte geleceğe dair umutların da arttığı en önemli bir dönemdir gençlik.

Gençler, devletin ve milletin umudu, millî ve manevî değerlerin emanetçisi ve koruyucusu, bir milletin yücelmesinde en önemli faktör, geleceğe dair en kıymetli hazinesidir.

Gençlik, en iyi şekilde değerlendirilmesi gereken faydalı ile zararlının, doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin kıyaslamasının yapıldığı insan hayatının belki de en kıymetli zaman dilimidir.

Ancak son yıllarda yaşanan sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik gelişmeler, hızlı nüfus artışı, göç ve plansız kentleşme toplumunun büyük kesiminde birçok olumsuz değişime yol açmıştır.  Bu değişim sürecinden de toplumun en önemli yapı taşı olan ideali, donanımı, eğitim ve öğretimi yeterli olmayan, hayatı anlamsız bir şekilde yaşayan gençler en çok etkilenmiş; kendi kültüründen uzaklaşan bu özellikteki gençlik kendi kültürünü ve değerlerini kendi elleri ile yıkıma uğratmıştır. Oysa çabuk kandırılan, oyuna gelen bir gençlik ülkenin geleceği, huzuru, barışı ve bağımsızlığı açısından büyük bir tehlikedir.

Günümüzde gelişmiş, kalkınmış bir ülke, yaşadığı toplum ve kendisi için bilgili, kültürlü, başarılı, kendine güvenen, bilim, fen ve teknoloji konusundaki gelişmeleri yakından takip eden, her konuda bilgili ve kültürlü olmaya çalışan inançlı gençler olduğu gibi boş zamanları yanlış değerlendiren ve tüketim alışkanlıkları artan, kendi öz kültürden, kendi öz değerlerinden habersiz bir gençliğin yetiştiğini de görüyor ve üzülüyoruz.

Ülkemizde gençlerin sanırım büyük bir çoğunluğu, bilgisayar, internet, cep telefonu, televizyon ve diğer iletişim araçlarının esiri olmuş; yaşam tarzları değişmiş, kıyafetten, yemeğe, müzikten, iş yerlerinin adlarına kadar çevredeki her yerde ülke kültürüne uygun olmayan görüntüler oluşmuştur.

Evde, iş yerlerinde, okulda, otobüste, sokakta hemen hemen her yerde gençleri gözlemlediğimizde, hepsinin elinde bir bilgisayar Facebook’la, Instagram’la vb. meşgul olduklarını veya telefonla konuştuklarına; yazışmaların, konuşmaların içeriğinin çoğunun da boş şeyler olduğuna şahit oluyoruz.

Ne yazık ki okuma unutulmuştur. Okumayan, okumadığı için de düşünemeyen, yaşadığı hayattan, olaylardan, durumlardan ders çıkaramayan, yaşananlar karşısında duyarsız, ilgisiz kalan, sorgulamayı bilmeyen, kültürel yönden içi boşalmış, bilgi ve bilinç yoksunu bir neslin yetiştiğini görebiliyoruz.

Oysa okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan, bugünü ve geleceği hakkında söz sahibi olmayan, geleceğiyle ilgili karar verme yeteneğinden, bilgi ve bilinçten yoksun bir gençlik düşmandan çok daha tehlikelidir. Çabuk aldanan, çabuk kandırılan, çabuk oyuna gelen, kolaylıkla kanan bir gençlik dahili ve harici düşmanların, farklı güçlerin elinde çok kolay oyuncak olabilir.

Geleceğin gençleri, her şeyden önce kendi alanlarında çok daha kaliteli ve çok yönlü yetişmek ve teknoloji kullanımı konusunda çok daha becerikli ve başarılı olmak zorundadırlar. Bütün bunlar düşünüldüğünde kendini sürekli aşma kararlılığı gösteren, hayatın gerçeklerini görerek bilerek, sanal mutluluklar peşinde koşturmayan; tembellikle mücadele eden, cehaletle savaşan, vatanı ve milleti için fedakârca çalışmaya kendini adayan, şuurlu, azimli, kararlı, çalışkan, yüce gönüllü gençlerin yetiştirilmesinin ne kadar önemli olduğu görülmektedir.

Gençlerimizin insanın yaratılış gayesini algılama, dünyayı anlama, millet olarak bizi bir arada tutan değerlerimizi benimseme noktasında anne ve babalar başta olmak üzere büyüklerin rehberliğine ihtiyaçları vardır. Geleceğimizin teminatı, yarınlara dair umudumuz olan gençlerimize dinimizi, tarihimizi, medeniyetimizi, velhasıl bizi biz yapan değerlerimizi öğretmek hepimizin ortak sorumluluğudur.

YAZARLAR