Metin Çağan


EN ÖNEMLİ İKİ DEĞER: SEVGİ VE BİLGİ


Bugünkü yazımızın özellikle “sevgi ve bilgi” üzerine olmasını istedim. Çünkü sevdiklerimizle birlikte her anın sevgi, huzur ve mutluluk dolu olması dileğiyle geçirdiğimiz neşe dolu bir bayram yaşadık. Bayramı karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde coşku ile kutladık.

İslâmiyet’te iman etmenin öncesinde akletmek ve düşünmek vardır. "Bilginin kaynağı akıldır" . Aklı olmayanın dini ve imanı olamayacağı gibi yüreğinde de sevgi olmayacaktır.

Hayatta sevgi ve bilgi üzerine kurulu olan her şey ömürlük olur. İnsanın sevgiyi daha fazla hissedebilmesi ve aynı zamanda daha yüksek sevgiye ulaşabilmesi için bilgeliğe büyük ihtiyacı bulunmaktadır.

Sevgi ve bilgi insan hayatında paylaştıkça artan, çoğalan ve çoğaldıkça da değerlenen iki önemli niteliktir. Sevgisini ve bilgisini paylaşan bireyler de en büyük zenginliğe kavuşan kişilerdir. Sevgi insanları birbirine yakınlaştıran olumlu ve iyi, güzel duyguların bütünü; maddi değil, manevî olarak insanı besleyen ve büyüten bir olgudur.  I

Velhasıl insan olmanın ilk şartı sevgidir. Sevgi olmadan hiçbir şey olamayacağı gibi bilgi de olmaz. Bu nedenle sevgi de bilgi gibi öğrenilen, edinilen bir davranıştır.

Öğrenilen her yeni bilgi, sevgiyle yoğrularak doğruyu, iyiyi, güzeli öğrenme ve onları hayata geçirmeyi sağlamalıdır. Edinilen her yeni bilgi insanın ufkunu açmalı ve bakış açısı genişletmelidir. Bu sayede de insan başkalarının göremediklerini görebilmeli, anlayamadıklarını anlayabilmelidir.

Hayatını iyileştirmek isteyen herkes ilk önce sevmeyi öğrenmelidir. Sevgiyi bilen, sevgiyi yüreğinde hisseden birey düşünmeyi öğrenir ve hayatı için en önemli olan bilgilere ulaşmak için çalışır, çaba gösterir. Çünkü düşünceler inançları, inançlar davranışları, davranışlar da çevre ile etkileşimi belirler. Sevgisiz kişilerin hayatlarında ise şiddet öncelikli olduğu için kin, nefret, öfke vardır bu yüzden her şeyi her zaman kırar, bozar, dağıtırlar. Bu sevgi eksikliği o kişileri katılaştırmış, inatlaştırmış,  kötü ve acımasız yapmıştır çünkü.

Geçmişten günümüze büyüklerimiz “Sevgi ve bilgi paylaştıkça artar, üzüntü ve sıkıntı ise paylaştıkça azalır.” der. Aynı ifadeyi yeri geldikçe herkes kullanmaktadır. Çünkü sevgi anlamak, hissetmek ve paylaşmak; bilgi ise hayatın ve aynı zamanda insanlığın devamlılığını sağlamak için en önemli unsurdur. Bir insanın hem kendisi hem de çevresini anlamasını sağlayan zihinsel süreç olan bilgi sevgiye bağlıdır ve işlerin kolay kılınmasına vesile olur. Kendini ve başkalarını seven insan her zaman bilgiye açıktır.

Hayatta mutluluk olumlu düşünce ile başlar, olumlu söylem ve eylemlerle gelişir, paylaşılan sevgi ve bilgiyle de doruğa erişilir. Nasıl ki bir kartopu yuvarlandıkça çoğalıyorsa; sevgi ve bilgi de ne kadar kişiye ulaşırsa o kadar artar, paylaştıkça çoğalan bir özellik taşır. Bu manada Hint filozof bhartrihari' “Bilgi paylaştıkça çoğalan bir hazinedir.” der.

İnsanlığın, yanlış yollara sapmaması, girdiği yanlış yollardan geri dönebilmesi için sevgiyle yoğrulmuş bilge bir kişiliğe sahip olması gerekir.

İlim ve fennin ışığında teknolojinin verileri doğru kullanıldığında ve insanlığa yararlı katkı sağlandığında, daha iyi, daha mutlu, daha insanca yaşanabilir dünya oluşturulduğunda,  gerçek sevgi ve bilgeliğin bütünlüğüne sahip olunduğunda karanlığa daha güçlü olarak meydan okunabilecektir. Yani sevgi ve bilgi paylaştıkça çoğalan bir özellik taşıdığından yerinde kullanıldığında çok önemli sonuçlara yol açabilmektedir.

Yaşam kalitesini geliştirmenin en etkili yolu sevgiyle yoğrulmuş bilgidir. Yaptıklarımızın ve başardıklarımızın arkasında yüreğimizdeki sevgi ve edindiğimiz bilgi yer almaktadır. Sevdiğimiz kişilerin sevgisi, varlığı kendimizi güvende hissetmemizi sağladığı gibi bilgilerimiz de zorluklarla başa çıkmamıza yardımcı olmaktadır.

İnsanın bilinci arttıkça çoğalan sevgi çeşitleri de artmaktadır. Vatan- ülke sevgisi, din sevgisi, ana-baba sevgisi, kardeş sevgisi, eş-evlat sevgisi, arkadaş sevgisi, sanat sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi… Bunların hepsi gerçek sevgiye giden doğal yollardır. Bugün, dünya  insanlığının daha büyük bir sevgiye gerçekten çok ihtiyacı bulunmaktadır!...

Şu da bir gerçek ki, yeterli ve sağlıklı bilgiye sahip olmadığımızda sevginin gücünün farkına varamıyor ve yeterince ya da hiç paylaşmıyoruz. 
*

Sevginin insan hayatındaki önemini çok güzel ifade eden bir hikâye ile noktayı koyalım. 
*
Nasreddin hoca bir gün dostlarına; “Ben ölecek miyim?” diye sorar. 
“O nasıl soru hocam öyle? Biliyorsunuz ki herkes ölecek” der dostları. 
“Peki” der hoca merhum, “Benim cenaze namazımdan sonra hoca efendi size ‘nasıl bilirsiniz?’ diye soracak. 
Bu soruya ne cevap vereceksiniz?” 
“Aman be hocam!.. Nasıl cevap verebiliriz ki? Tabi ki ‘iyi biliriz’ diyeceğiz” derler. 
Bunun üzerine hoca efendi; “Yahu dostlar, madem öldüğümde ‘iyi biliriz’ diyecekseniz bunu ben yaşarken yüzüme karşı söylesenize!” diyerek önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. 
*
Yüreğimizdeki sevgiyi dile getirmek konusunda yeterince rahat değiliz. 
Beğenimizi dile getirmenin doğru olmadığı gibi bir anlayışa sahibiz. Daha da kötüsü, sevgimizi, beğenimizi çok rahat dile getiremeyen bizler, uyarı, hatta cezalandırma konusunda daha rahatız.
Oysa olaylara her zaman olumlu yönden bakmayı öğrenmeli, sevdiğimizi sevdiğimiz kişinin yüzüne söyleyebilmeliyiz. Çünkü Peygamber Efendimiz; “Bir kimse din kardeşini severse, sevdiğini o kimseye söylesin.” buyurmuştur.

YAZARLAR