Dünya, İnsanlığının yavaş yavaş yok edilmesini
İzlemek.
Liderlerin ülkelerini soktuğu
Şavaşlar ve güç gösterileri..
Her ülkenin kendine özgü bir karmaşanın içinde boğuştuğu bir dönemde, İsrail'in Rusya ve Ukrayna savaşını ayrıştıran bir sentez, insanlığın sona erdiği noktayı işaret ediyor. Silahların hüküm sürdüğü yerlerde, maalesef, merhametin de sona erdiği görülmektedir. Ekonomik krizlerin artışıyla birlikte küresel piyasalarda gözlemlenen dalgalanmalar, yalnızca orta sınıf ve yoksul bireyleri olumsuz etkilemekte; bu durum varlıklı kesimin zenginliğini artırmaktadır. Aynı zamanda, dünya düzeninin nasıl belirlendiği ve dönüştüğü üzerine derin bir kavrayış kazanmaktayız.
Kendi ülkemize dönecek olursak, iç karartıcı bir durumla karşı karşıya olduğumuz ve küresel bir savaş içinde olduğumuz söylenebilir. Mali krizler ekonomik koşulları ve yaşam standartlarını zorlamaya devam ederken, halkın taleplerine kulak vermeyen bir hükümetin vergi yükünü artırma amacı, bir bakanın hangi noktada duracağına dair merak uyandırmaktadır.
Öteyandan eğitime vurulan prangalar ve
Ayrıca, Milli Eğitim Bakanı tarafından sunulan müfredat, bireyleri anlamlı bir şekilde geliştirmekten uzak, zira öğrencileri yetersiz bilgiyle donatan bir yapı haline gelmiştir. Müfredatın sadece dini unsurlar üzerine inşa edilmesi, mantık dışı bir yaklaşım sergilemekte ve bu durum, cehaletle dolu bir toplumun ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Maalesef..
Diger sıkıntımız ise işçi emeklilerinin yaşadığı zorluklar ve asgari ücretin bir ev kirasını karşılayamayışı, müreffeh bir ülke olma hayalini sorgulanır hale getiriyor. Ülkenin tek bir kişi tarafından yönlendirildiği hissi, adeta bir kukla oyunu sergiliyor; bu individualist iktidar istediği şekilde idare ediyor. Artık özgürlük veya düşünce beyanı kalmadı. Bir kişiyi sevmediğinizde, ya PKK ya da FETÖ ile ilişkilendirilmek gibi haksız suçlamalarla karşılaşma riskiniz var. Bu durumlarda, siz idam cezasına maruz kalırken, aynı eylemleri gerçekleştirenler ya kandırıldıklarını ya da yanlış anlaşıldıklarını savunarak sıyrılabiliyorlar; bu da oldukça ilginç bir çelişki doğuruyor değil mi?
Söz konusu yöneticinin, bize imanlı bireyler yetiştirmeye yönelik çabaları dikkate alındığında, torunlarının neden yabancı ülke vatandaşı oldukları ve özel yurt dışında eğitim gören okullarda eğitim aldığı gerçeği, bir çelişki yaratmıyor mu? Bu durum, "Sizin değerlerini tanıttığınız bireyler aslında kendi çocuklarınıza nasıl bir eğitim sunmakta?" sorusunu gündeme getiriyor.
Sevgi ile kalın
Gülper Dağ Yılmaz