Her toplumda huzur, güven ve hayatı birlikte yaşama zeminini oluşturan bazı önemli ortak değerler vardır. Bunların en önemlileri sağlıklı bir toplum yapısının temel taşını oluşturan doğruluk ve dürüstlük değerleridir. Genel ahlâk kuralları çerçevesinde ve dinî anlayışta insan onurunun ve sağlıklı toplum yapısının en vazgeçilmez unsurlarındandır doğruluk ve dürüstlük…
Birkaç yüz yıl öncesine kadar, ahlaki değerler bakımından dünyada örnek gösterilen çalışkan, güvenilir, adil ve sözünün eri olan bir toplum iken ne acıdır ki günümüzde bu değerleri yeteri derecede muhafaza edememiş bir toplum olduk.
Kimi insanlar, mensup olduğu İslâm dinine, gelenek ve göreneklerine ve sahip olduğu tüm değerlerine rağmen, toplumsal hayatta, özellikle de ticari ve ekonomik faaliyetlerinde gerekli ahlaki duyarlılığı yitirmiş.
Oysa günümüzde kişilerin hava ve su gibi ihtiyaç duyduğu, muhtaç olduğu şey doğruluk ve dürüstlüktür. Doğru ve dürüst davranmak ve bu hâli ömür boyu sürdürmek çoğu kişi için çok zordur. Çünkü gerçek insanlık gerektirir, çaba ister ve insanı yorar.
Özellikle Allah korkusu olmayan, sadece kendi çıkarlarını düşünen insanların arttığı, fedakârlığın azaldığı ortamlarda yalan, dolan, hile ve ahlaksızlık her geçen daha da artış göstermekte ve insanlar ikiyüzlü olmaya başlamışlardır. Oysa toplumların yükselmesi, doğru ve dürüst insanların çoğalmasına bağlıdır.
Dürüstlük denilince akla hemen doğru olmak gelir. Doğruluk denilince de akla hemen dürüstlük kavramı gelir. Kurân-ı Kerim’de "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!..” buyrulmaktadır. Özü ve sözü doğru insan güven verir. Her yerde sevilir. Doğruluk ve dürüstlük beraberinde güveni, sevgiyi ve saygıyı da getirir.
Doğruluk ve dürüstlük toplumsal hayatın bütün alanlarını kuşatır ve düşüncede, sözde, niyette, iradede, azimde ve davranışlarda ortaya çıkar. Ahlaki erdemlerin en önemlilerinden, belki de en başında gelenlerindendir. Dolayısıyla insanın iç dünyasındaki huzuru, doğruluğu ve dürüstlüğü nispetindedir.
Dürüstlük ve doğruluk özde, sözde, yaşayışta doğru ve tutarlı olmayı gerektirir. İnsanın söz, davranış ve niyet bakımından dürüst ve iyilikten yana olması; kişinin inanç, niyet ve düşüncelerinde, işlerinde, söz, iş ve davranışlarında, hakikate, adalete, gerçeğe uygunluk göstermesi gerekir.
Dürüstlük Türk Dil Kurumu sözlüğünde “doğruluk” olarak, diğer sözlüklerde ise “özü sözü bir olma”, “olanı olduğu gibi yansıtma", “gerçeği saklamama”, “bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye veya göstermeye çalışmama” olarak tanımlanmaktadır. Eski Türkçedeki karşılığı ise samimiyettir.
Yani doğruluk ve dürüstlük, başkalarının haklarına saygı duymak, açık ve samimi olmak, söz ve davranışlarda herhangi bir yanıltma, aldatma veya hileli durum olmaksızın, doğru ve adil olmak; sağduyudan ayrılmadan bir yol izlemektir.
Bir insan dürüst olduğunda, doğru davrandığında başkalarına karşı açık ve doğru bir iletişim kurduğunda kendisine olan güveni de artırmış olur. Doğru davranış sergilemek, dürüst olmak güven duygusunu, vefayı, bağlılığı, sevgi ve saygıyı beraberinde getirir ve kişinin toplum nezdinde değer kazanmasına vesile olur.
Düşüncelerinde, davranışlarında, işlerinde ve konuşmalarında dürüst davrananlarla bir arada dosdoğru bir hayat yaşamak ve yaşatmak dileğimle…