Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
……..
H. Hüseyin Korkmazgil
Bu günlerde sürekli dilimde aynı şiir.
Yaşam bizlere ne çok şey öğretiyor veya ders veriyor acımasızca.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta coşku içinde kutlandı, gördük ki çocuklar hatta öğretmenler dans ediyor, gösteri yapıyorlar, çok renkli ve umut verici görüntüler…
Gaydırı Guplak Cemile den tutun da marşlar, şarkılar, şiirler… Yüreğimiz çiçek açıyor.
Sonra çocuk işçiler ile ilgili çok üzücü haberler geliyor… Kolunu makineye kaptıran çocuk hayatını kaybetti !
Bu ne yaman çelişki…!!!
Okulu olmayan köyler ve eğitim alamayan çocuklar…
Tacize uğrayan onlarca savunmasız evlat…
Bir takım çeteler tarafından vahşice saldırılan gençler… Bu durumu son yıllarda çok endişe verici buluyorum…
Yaprak döküyoruz bu bahar ayında aniden.
O anda üst komşum “ Komşum bu akşam kızımın nişanı var, gürültü olabilir, kusura bakmayın “ diyerek zili çalıyor, gözleri parlıyor, çok mutlu belliki, ben de çok mutlu oluyorum, onun sevincine ortak oluyorum.
Bu ne incelik, nahiflik, son zamanlarda pek alışkın olmadığımız bir nezaket, “ aman efendim rica ederim, yardıma ihtiyaç olursa lütfen haber verin “ deyip içeri girerken sehpanın üzerinde annem ve babamın nişan fotoğrafını görüyorum, siyah- beyaz “ ahh diyorum ahh “ gözlerim doluyor…Uzun uzun dalıp gidiyorum.
Televizyonda, ne kadar çok üzücü haberler duyuyoruz, hakaretler, küfür ve argolar, çıkar ilişkileri vs izliyorum ve üstüne son üzücü deprem yaşanıyor, çok endişeliyiz ülke olarak, sahi hazırlıklı mıyız bir daha o acıları yaşamamak adına. Daha fazla dayanamayıp tv yi kapatıyorum, o anda telefon çalıyor.
Can dostlarımdan biri “ Hadi gel kahve içelim ” diyor.
Bir kafeye oturuyoruz, gençler cıvıl cıvıl ve müzik yüreğimize işliyor ve hayat tüm hızıyla akıyor dışarda.
Biz ruhumuzdaki o gel- gitler içinde savrulup duruyoruz…
Ve işte yine o şiir dolanıyor dilime…
“ Dostum, dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge…”
Sevgi dolu yüreği ile her zaman gurur duyduğum babamı kaybetmeden bir ay kadar önce şöyle demişti ;
Kızım ben bu ülkede cumhuriyetin, demokrasinin, insan haklarının ve özgürlüklerin tam olarak uygulandığı ve mutlu bir toplum olduğumuzu görmeden gideceğim, inşallah sizler ve çocuklarınız görürsünüz…
Ömrüm oldukça unutmayacağım ve bunun sorumluluğunu hep taşıyacağım içimde, o günü hatırlayarak…Toplum olarak buna hazır olduğumuzda ve gerçekten istediğimizde o günlere kavuşacağız diye düşünüyorum.
Diliyorum yüreğimiz hep çiçek açsın bahar dalları gibi…Yaprak dökmeyelim artık çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, tüm doğa ve hayvanları ile…Sağlık ve umutla güzel dostlar…
Görsel için küçük bir bilgi (Google)
İlk bakışta görünüşleri çakıl taşlarından farksız olsa da onlar doğanın sunduğu en ilginç bitkilerden biri olan “Lithops sukkulent” ya da Türkçe ismiyle “Yaşayan taşlar” veya “Çakıltaşı Bitkisi”
Anavatanı Afrika'nın güneyinde bulunan, Botsvana ve Namibya'nın çölleri. Ancak son dönemde Türkiye'deki çiçekçilerde de yerini almaya başladı. Bu ilginç bitkinin Türkiye'deki ilk üretimi ise Muğla'nın Köyceğiz İlçesi'nde yapıldı.