İnsan ile hayvanın saldırganlık farkı; hayvanı daraltmadığın sürece saldırmaz, kendi yoluna gider ve
doğa ile baş başa kendi hayatına devam eder. Hayvan aç kaldığı zaman saldırganlaşır ve gücü yettiği
canlıyı parçalamaya çalışır.
Ya, insan öylemi? Hayır.
İnsanın karnı doyduğunda kendini güçlü hisseder.
İnsan, aç olan insanı kendine köle gibi kullanır, sen onu sıkıştırmasan bile ondan uzak olsan da
paylaşımcı olması gereken insan, tam tersi insanı ezmeye, elindeki lokmayı alıp onu aç bırakıp kendine
köle etmeye çalışır ve hükmetmek için daha da zalimkâr olur.
Bugünkü yaşadığımız süreç bunun güzel bir örneğidir.
Bir insan bir evi yönetemezken koca ülkeyi bir adamın iradesine bırakır. Kimi buna karşı çıksa da kimi
de yalakalık yaparak alkışlarlar.
Padişahım çok yaşa….
Kral çıplak diyenler de mapusta…
Özeleştiri yaparsak, aslında uzun zamandır iktidarın adaletsizliğini başıboşluğunu, hırsızlığını,
arsızlığını, ülkeyi yok etmeye çalışanların hatalarından yüzde birini yazmaya çalışırken, muhalefet de
sanki her şeyi güllük gülistanlık, her şeyi doğru yaptığını dolaylı olarak masum bir şekilde bize
aktarmasını ayrı bir akılsızlık olduğunu düşünürüm.
Ülkemiz bir şirkete dönüştürülmüştür. Şirketin gelir giderinden sınırsız faydalanan patron, onun
çocukları genel müdürleri, birim müdürleri ve çocukları, muhalif görünümlü olsalar da şefleri ve
çocukları, yani yedi sülalesi nemalanır. Şirket yöneticilerini oralarda daha rahat etsinler diye biz
ameleler de birbirimizle çatışır, bazen de dövüşürüz.
Amelelere diyorum ki, kim gelirse gelsin biz hep ameleyiz. İktidar da, muhalefet de, koltuğunu şirkete
atan da sırtımıza biner. Ama kime diyorsun ki?
Kapı kapı dilenen kişiler, gelip bana 20 yıldan fazladır insanları dilendiren bir yönetimi savunuyor. Bir
muhalefetin milletvekillerine oy verenler iş bulamaz, ama muhalefetin milletvekilleri, eşleri, yakınları
istediğinde iş bulabiliyor. Bu da ne anlama geliyor? İkisi de birbiriyle ortak çalışıyor bizim gibi ekmeğe
muhtaç amelelerde onların rahat etmesi için birbirimizle dövüşüyoruz, neredeyse ölüyoruz.
Aslında muhalefet iktidar olamıyorsa bunun sorgulaması gerekmiyor mu? Nerede yanlış yapıyoruz
demeleri gerekmiyor mu?
Bir ilde milletvekili seçilecekse halka sorulmalı. Çünkü o milletvekili o ildeki halkın vekili
olacaktır. Bir davanız olduğu zaman en iyi avukatı tutmak istemez misiniz? Yıllardır yenilen muhalefet
zaten iktidar olmaz. O sorumluluk almak istemez. Çünkü bütün istekleri sağlanıyor. Farkındaysanız
çoğunlukla dalaveresiz dümensiz vekil olamıyorsunuz. Vekil olabilmenin şartları müteahhit olup parayı
tepeye aktarmak ya da işbirliği yapmak. Avukat olmanız yetmiyor, paranız olacak, hastaneleriniz
olacak, mafya olacaksınız, özel okullarınız olacak. Son seçimlerde de gördük ki aslında başka yolları da
varmış. Mesela bir vekil sekreteri olursanız da o vekil sizi de vekil yapabiliyor, tabii bunlar için bazı
tavizler de gerekiyor. Daha neler duyduk. Kimi dostlarını vekil yaptı kimi dostunun eşini yakınını vekil
yaptı. Kimseye danışılmadı. Şimdi de belediyelerde aynı şeyler dönüyor. Yöre vekiline ne kadar ücret
ödersen belediye başkan adayı olabiliyorsun? Üç üniversite bitiren bir fakir çocuğunun vekil ya da
belediye başkan adayı olduğunu duydunuz mu? Ben görmedim duymadım. Bırakın belediye başkan
adayı resmi kurumda torpilsiz çaycı bile olamıyor. Kendi düzenleri bozulmasın diye ancak bizim gibi
amelelerin sırtını sıvazlarlar ve ne yazık ki bu sıvazlamanın ne anlama geldiğini hiç anlamayacağız.
Ne diyelim…