Metin Çağan


Birlik ve Beraberliğe Önem Vermeliyiz!..


Toplumları sağlıklı, huzurlu, mutlu… bir şekilde ayakta tutan değerlerin başında birlik ve beraberlik gelir. Bu önemli değerlerin zıddı olan tefrika yani bölücülük (sürekli anlaşmazlık, ikiye ayrılma) hastalığına yakalanmak ise, toplumu içten içe yiyerek temelden çökmesine neden olmaktadır.
                         

Toplu yaşamaktan başka seçeneği, tercihi olmayan insanın huzuru ve mutluluğu, toplumdaki bireylerin huzuru ve mutluluğuna bağlıdır. Bu da ancak bireyin ve toplumun huzur içerisinde yaşamasında ve devamlılığının sağlanmasında önemi oldukça büyük olan birlik ve beraberlikle oluşabilmektedir.

Toplumu oluşturan bireylerin birlik ve dayanışma içinde olmaları, dinî ve millî varlığın korunup devam ettirilmesinin zorunlu kıldığı bir sorumluluktur. Ayrıca bu durum, barış ve huzurun da teminatıdır.

Karşı karşıya kalınan bazı sorunların, kişisel imkân ve çabayla aşılması kimi zaman mümkün olamamaktadır. Bu nedenle insan, her daim karşılaştığı sıkıntıları, içinde yaşadığı toplumun bireyleri ile paylaşma ihtiyacı duyar.  Şayet toplumu oluşturan bireylerde ve toplumda birlik ve beraberlik oluşturulamaz ise var olan problemler çözülemediği gibi üstesinden gelinemeyecek derecede çoğalabilir ve böyle bir toplumda da iç huzur kalmaz ve sürekli karışıklıklar yaşanır.

Toplumu birleştiren, gerçek anlamda huzur, barış ve güven ortamını sağlayan tek yol, millî ve manevî birlik anlayışı içerisinde, yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamaktır.  Toplumun her kesimi kadını, erkeği, çocuğu, âlimi, cahili, zengini, fakiri ile tam bir birlik beraberlik oluşturulduğunda birlikte yaşamanın bir anlamı olabilir ve birlik ve beraberliğin olduğu yerde de kardeşlik, huzur, bolluk, bereket ve rahmet olur.

İslâm dininin de üzerinde durduğu en önemli konulardan birisi, mutluluğun vazgeçilmez şartlarından olan birlik ve beraberlik hususudur. Dünya ve ahirette mutlu olmak ancak Allah’ın Kitabı Kur’an’a sarılmak, birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkündür.

Bu gerçeği Yüce Allah "Hepiniz birden Allah'ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın, sakın ayrılıp bölünmeyin" (Al-i İmran, 3/103) ayetiyle, Müslümanları felakete sürükleyen bölücülüğe karşı uyarmakta, inananların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini istemektedir.

 

Yüce Allah, bu uyarının ardından birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini, “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.  İşte onlar için büyük bir azap vardır. “(Al-i İmran, 3/105) ayetiyle de hatırlatmaktadır.


Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ise, cemaatten uzaklaşmamayı sık sık hatırlatmış ve her vesile ile birlik ve beraberliğin önemini vurgulamıştır.

Ayrıca islâm inancında Allah’a inanan insanların Kur’an’ın ışında birleşmeleri, “birlikte dirlik vardır.” ilkesine bağlı kalmaları, asla bölünüp parçalanmamaları sürekli öğütlenmektedir.

Tarihe baktığımız zaman da görmekteyiz ki, birlik ve beraberliğini devam ettiren milletler, her zaman yücelmiş ve yükselmişlerdir. Bölünüp parçalanan ve bölücülüğün pençesine düşen milletler ise tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.

Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy: 
“Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez, 
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez. 
Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır. 
Milletler için, işte kıyamet o zamandır.” dizeleriyle bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmiştir.


Türk milleti olarak geçmişten bugüne büyük badirelerden, çok ağır imtihanlardan geçtik. Din ve mukaddesat uğrunda doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle binlerce vatan evladını şehit vererek bu toprakları vatan kıldık. Bu yüzden birliğimizi ve dirliğimizi bozmaya çalışan düşmanların aramıza sokmak istedikleri fitne ve fesat karşısında son derece tedbirli ve uyanık olmak zorundayız.

 


Unutmamalıdır ki birlik ve beraberlik ruhuna sahip olamayan, en temel asgari müştereklerde bile bir araya gelemeyen milletler kendi sonlarını hazırlarlar. Gerçek inanca sahip insanların huzur ve barışı bozucu davranışlardan her daim sakınmaları, karşılıklı anlayışa ve hoşgörü sahip olmaları, kenetlenmeleri ve birleşmeleri gerekmektedir.


Bu nedenle Yüce Rabbimiz, “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” buyurmakta, (Enfal, 8/46), Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) de "Kim itaatten dışarı çıkar ve cemaatten ayrılır ve bu halde ölürse, cahiliye ölümü ile ölür" (Müslim, İmâret, 53) öğütleriyle, ilahi beyanı açıklamaktadır.


Birliğimize, dirliğimize göz dikenlere, izzetimize, şerefimize kast edenlere hiçbir şekilde fırsat vermemek; toplumu oluşturan bireyler olarak topyekûn birlik ve beraberlik içinde el ele, gönül gönüle, omuz omuza vererek gece gündüz demeden ülkenin yarınları için çalışmak, doğru adımlar atmak en önemli görevlerimiz arasındadır.

Tüm insanların aynı düşünce, aynı görüş veya aynı çizgide olmaları mümkün olamayacağı gibi zorlama, kaba davranma ve dayatmalarla da birlik ve beraberliğin sağlanamayacağı, aksine bölünüp parçalanmalara neden olunacağı da asla unutulmamalıdır. Huzur ve barış içinde olmak, ancak birlik ve beraberliğimizi pekiştirmekle mümkündür.

YAZARLAR