Yener Okatan

Tarih: 03.11.2024 00:09

BİR KUSURUM VARSA BİLENLER SÖYLESİN DE ÖĞRENEYİM (5. Bölüm)

Facebook Twitter Linked-in

İmam Gazali’nin “Vefatının 900. Yılı” münasebetiyle İstanbul Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde düzenlenen Milletlerarası Tartışmalı Toplantı’da konuşanlardan biri de, Ticaret Üniversitesi’nin o dönemdeki Rektörü, Prof. Dr. Sabri Orman’dır. Sayın Rektör, konuşmasında Gazali için şöyle der:
“Bir tarafta onu “Hüccetü’l İslâm”, yani “İslamiyet’in delili, kanıtı” olarak kabul edenler varken, diğer tarafta onu İslam medeniyetinin inkırazından sorumlu tutanlar vardır” (Orman 1986, 107-110).
Bu konuşmanın hazırlıkları çerçevesinde ilginç bir araştırma yaptım. Kaç tane Gazâlî maddesi olduğunu görmek üzere bir Google taraması yaptım. Türkçe “Gazâlî” (tek z’li) aradığımda iki milyon altı yüz bin başlık çıktı. Aynı kelimenin İngilizce versiyonunu denedim, yirmi iki milyon civarında başlık çıktı. Gazâlî kelimesinin Türkçe ve İngilizce diğer yazılış versiyonları da hesaba katıldığında, otuz milyon civarında başlık ortaya çıkıyor.
Sabri Orman konuşmasının devamında, “Gazâlî Fenomeni” ara başlığı altında şunları söylemiştir:
“Gazâlî’nin zaman, mekân, din, mezhep, kültür, medeniyet, ırk ve kuşak kısıtlarını aşan bir ilgiye mazhar olduğu görülüyor. “Gazâlî Fenomeni” derken anlatmak istediğim işte bu keyfiyettir. Burada açıklanmaya muhtaç ve merak edilmeye değer bir taraf olduğuna şüphe yoktur.”
Değerli okurlarım,
Takdir edersiniz ki “Gazâlî’nin zaman, mekân, din, mezhep, kültür, medeniyet, ırk ve kuşak kısıtlarını aşan bir ilgiye mazhar olduğu görülüyor” demek, "Gazali Hazretlerini Batılılar bile övüyor" demenin başka bir versiyonudur. Aksi takdirde, Sabri Orman bu kıyaslamayı neden yapmış ve bulduğu sonucu neden gündeme taşımış olsun?
Konuşmasının devamında, “Gazâlî ne ola ki, tek başına bir medeniyetin kaderini belirlesin!” şeklinde yazdığı cümlenin sonuna soru işareti koymayıp ünlem işareti koymasına dikkatinizi çekmek istiyorum. Sabri Orman, soru şeklinde kurduğu cümlenin sonuna ünlem işareti koyarak o cümleyi ikaz cümlesine dönüştürmüş ve böylece İslam medeniyetinin inkırazından Gazali’yi sorumlu tutanları tasvip etmediğini ortaya koymuştur.
Bu bağlamda, Sabri Orman’ın yazısında Gazali hakkında iki önerme bulunduğunu söyleyebiliriz:
1. “Gazali Hüccetü’l İslâm lakabıyla büyük bir âlimdir.”
2. “Gazali, İslam medeniyetinin inkırazına sebep olmamıştır.”
Şimdi bu iki önermeyi ayrı ayrı, analitik düşünerek incelemeye çalışacağız.
Bunun için önce, mantık terimi olan “önerme” kelimesiyle “analitik düşünme” biçimi hakkındaki bilgilerimizi tazelemek yararlı olabilir:
• Mantık, bir bilginin yapısını inceleyen, doğru ya da yanlış arasındaki düşünme sürecini yöneten bir disiplin olduğuna göre, “Mantıksal önerme” de doğru ya da yanlış olabilen ve doğruluğunun kabul edilmesi dileğiyle öne sürülen bir düşüncedir.
• Analitik düşünme ise herhangi bir “önermeyi” parçalarına ayırıp (analiz edip) her bir parçanın diğerleriyle uyumlu olup olmadığını denetleyerek doğruluğuna ya da yanlışlığına karar verme şeklidir.
Şimdi, “Gazali’nin Hüccetü’l İslâm lakabıyla büyük bir âlim olduğu” önermesinin doğru olup olmadığını belirlemek için bu önermeyi parçalarına ayıralım:
1. Hüccetü’l İslâm.
2. Âlim.
Şimdi bu parçaların her birinin özelliklerini gözden geçirerek diğerleriyle ilişkisini denetleyelim:
1. Hüccetü’l İslam deyimini analiz ettiğimde:
o Bir kimseye Hüccetü’l İslam lakabının verilebilmesi için 300.000 hadisi, rivayet edenlerin zinciriyle (müsnedleriyle) birlikte ezberlemiş olması gerektiğini öğrendim (Bkz. https://dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1779).
o Hadis âlimlerinin en büyüğü sayılan İmam Buhari’nin [(194/810) - (256/870)], yazılı ya da sözlü olarak dillerde dolaşan 600.000 hadis rivayetinden sadece 7.397 tanesinin hadis olabileceğini yazmış olduğunu öğrendim (Bkz. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2267120).
o Buna göre: 600.000 rivayetin yaklaşık %1,23’ünün hadis olduğu ortaya çıkıyor.
o Hadis âlimlerinin listesini de inceledim ve listede İmam Gazali’nin adına rastlamadım (Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Hadis_bilginleri_listesi).
Bu durumda, İmam Gazali’nin Hüccetü’l İslam olabilmesi için gerekli sayıda hadis öğrenmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca, Gazali’nin 300.000 hadisi müsnedleriyle birlikte ezberlediğini kendisinin söyleyip söylemediğini de görmek için, otobiyografi niteliğinde olduğu söylenen “El-Munkız mine’d-Dalal” adlı kitabını okumak istedim. Kitabın orijinal el yazmasının Arapça olduğunu öğrendim. Arapçayı bilmediğim için orijinal el yazmasını okumam mümkün değildi. Ayrıca Arapçayı bilsem bile El Munkız mime’d Dalal"ın orijinal el yazmasına erişmem de mümkün değildi. Çünkü  söz konusu kitabın çok sayıda el yazması kopyasının bulunduğunu da öğrendim. Kopyalanan kitaplarda hataların yapılmış olduğunu da Bilim Tarihinden öğrendiğim için [Bkz. Charles Singer (1950) Biyoloji Tarihi s. 69], Arapçayı bilsem bile hangisinin orijinal hangilerinin kopya olduğunu tespit edecek bilgiye sahip değildim. O nedenle  Ahmet Suphi Furat’ın, “Dalaletten Hidayete” “El Munkız-u Mine’d-Dalal” adıyla yazmış olduğu tercümesini okudum.
Önceki makalemde, ilahiyatçıların övmek istedikleri kişiler için basmakalıp cümleler kullandıklarından ve bu cümlelerin kişiye uysun uymasın kullanıldığından bahsetmiştim. İmam Gazali’nin Hüccetü’l İslam olarak anılması da bu tür basmakalıp ifadelerden biridir. İlahiyatçılar, Gazali’nin 300.000 hadisi müsnedleriyle ezberlediğini iddia ediyorlarsa, 7.397 sahih hadisin üstüne, 292.603 yalan rivayeti de müsnedleriyle ezberlemiş olması gerektiği anlamına gelir. Bu durumda İmam Gazali’ye “Hüccetü’l İslam” değil, “Hüccetü’l Ahmak” denilmeliydi ki, ahmaklığı tüm Müslümanlara mal olmasın.
Değerli okurlarım,
Benim İmam Gazali ile şahsi bir davam yoktur. Bu yazıları yazmaktaki amacım, analitik düşünmeyen kimselerin ortaya atılan boş laflara inanma eğiliminde olduklarını ve ilahiyatçıların uydurduğu yalanlarla muhteşem dinimizi yanlış tanıttıklarını anlamaları için milletimize analitik düşünmeyi tavsiye etmekten başka bir niyet taşımamaktadır. Nitekim önceki makalelerimde analitik düşünmenin yalnızca bilim için değil, din için de gerekli olduğunu yazmıştım.
Müteakip makalemde İmam Gazali’nin âlim olmadığını da analitik düşünerek ispat edeceğim.
Saygılar.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —