Şentürk İyidoğan


BENİM BAHTSIZ MEMLEKETİM


Neden? Diye sorarsanız memleketi kullanıp hiçbir faydaları olmadan rantları azalınca başka şehirlere göç edip gidenler bu sefer de göçüp gittikleri yerden memleketin kaymağını yemeye çalışıyorlar. Peki şehirde söz sahibi olan yöneticiler: "Yahu kardeşim siz memleketi burada iş imkanı yok diyerek diğer şehirlere ticarete gitmediniz. Bu kadar vatanseverseniz bu memleketi neden terk ettiniz?" diye neden sormuyorlar? Başı boşluk böyle bir şey. Bunu bugün Sivas meydanında açılan fuardan da anlayabiliriz ama sıkıntı yok çünkü biz bir sürüyüz. Birimiz suya atlayınca hepimiz o suya düşünmeden atlar. Şimdi ise 4 Eylül'de Aşıklar Şenliği var. Düzenleme görevi verilen arkadaşlar Sivas'ı beğenmeyip başka şehre gittiler. Peki sonra ne oldu? Memleketini küçümseyen, keyfi için büyükşehir isteyenlerin orada da tutunması kolay olmadı tabii.

Ne yapıyorlar? Her gelen şehrin valisine gelip olmayan özelliklerini anlatıyor, aslında bir anlamda kendisini pazarlıyor. Şehrin valileri de ne de olsa şehirde geçici. Onların da işine geliyor. Kafa yormayıp şehirde olan organizasyonları kolayca bu adamlara teslim ediyorlar. Oysa ki yöneticiler bu kişilere neden memleketi terk ettiklerini sorup, bu organizasyonların her türlü zorluğa rağmen bu şehre ömrünü veren kişilere teslim edilmesi gerektiğini söylemeli. Ancak bu yapılmadığı için memleketin hali ahvali ortada.

Toplum içinde ayrımcılık asıl hizmet edenleri dışlayarak yapılıyor. Yıllarca çoluk çocuğunun rızkını Alevi türkülerinden alanlar böylesi bir etkinlikte de Alevileri ayırıp, kendi çıkarlarını gözeten sözde aşıkları çağırarak rant paylaşımı yapıyorlar. Bunu yıllardır biliyorum. Alkolden alınan vergilerle imam maaşı ödemek helal, içilen içki haram. Yahu bu kadar gerizekalı mıyız? Hakikaten aklım almıyor. Toplumun bir kesimini hem dışlayıp hem de türkülerini okuyup evine para götürmek helal öyle mi? Bugüne kadar sustuk ama baktım ki dinsiz dincilerin bu ayrıştırıcı tavrı gün geçtikçe aşikarlaşıyor. Ben de artık bundan sonra konuşmakta, toplumun aklı, dili olmakta bir mahsur olduğunu düşünmüyorum.

Bu toplumun verdiği vergilerle beslenenler vergisiyle ibadet yaptıkları toplumu açlığa, sefilliğe mahkum etmeye çalışıyorlar. Sivas nüfusunun yüzde yirmisini Alevi toplumunun oluşturduğu söyleniyor. Peki Sivas Belediyesi'ne son yirmi yılda alınan işçilerin yüzde kaçı Alevi? Binde biri var mı? Tereddütlüyüm. Peki yüzde yirmi olan toplumda eğer müslümansanız ya da insansanız Sivas'ta il özel idareye, valiliğe, belediyeye ya da diğer kurumlara alınan elemanların yüzde yirmisinin Alevi olması gerekmez mi? Bu insanların ne yiyip içtiği sorulmaz mı? Gerçi sorulursa bu sefer de soranlar mevki ve makamlarından olurlar. Buralarda asıl bu insanların ekmek yemesi gerektiği yerde müslümanım diyenler torpille çocuklarını aldırıyorlar. Yani hak etmedikleri yerlere haramzadeler gibi yerleşiyorlar. Peki bunlar ve bu haksız işlere girenler hiç mi rahatsız olmuyorlar? Olmazlar çünkü insan olmak farklı.

Bana gelelim... Ben dünyada hiç yapıştırıcı kullanmadan bağlama yapan tek ustayım. Türkiye'de devletin ilk olarak vergiden muaf ettiği ancak vergisiz çalışamayıp tekrar maliyeye dilekçe verip vergi vermek isteyen tek insanım. Türkiye'de kişinin sesine özel bağlama yapan tek ustayım. Türkiye'de Aşık Veysel mızrabını atabilen tek icracıyım. Sivas'ta Ozanlar Müzesi'ni meydana getiren adamım. Türkiye'nin hemen hemen her yerinde Veysel konserleri veren bir yorumcuyum. Bunun yanında Sivas'ta türkü söyletilmeyen biriyim. Neden söyletmiyorlar derseniz sözde devlet korosunda sanatçılara organizasyon düzenleme yetkisi veriliyor. Bu devlet sanatçılarının çoğunun Sivas devlet korolarına hangi torpil ve zorbalıklarla yerleştiklerini bilenler bilir. Hayatları boyunca on türküyü ezbere okuduklarını hatırlamıyorum. Veysel konserleri düzenleniyor ama asıl Veysel okuması gereken bizlere Veysel türküleri okutulmuyor çünkü biliyorlar ki ben çıkıp Veysel'in sazıyla Veysel okursam kendileri okuyamazlar. Sivasım kimlerin elinde, kimler nerelerden nemalanıyor... Aslında memleket kimsenin umurunda değil. Onlar sadece her gelen valinin etrafını sarıp, organizasyon sözü alıp rantlarını sağlamayı bilir. Bir de işin acı yanı okuyup ekmeğini yedikleri türkülerin tamamının Alevi türküleri olması. Bunlar hem Alevi türküleri okur/okutur, hem de Alevilerin bu şehirde aç kalması için çabalarını esirgemezler. Ben davacıyım Yaradan'a.

Dünyanın sayılı doktoraları ya tacizlerle ya da alanlarının kısıtlanmasıyla kısmî emekliliğe zorlandı. Emekliliği dolmayanlar da özel hastanelere gitmek zorunda kaldılar. Neden? “Bunlar solcu, komünist” dendi. Bunların yerine ya menzilciler, süleymancılar ya da diğer cemaatlerden diplomayı bile nereden aldıkları meçhul olanlar yerleştirildiler. Hastanede bazı bölümlerin doktorları bulunmamakta. Mesela Kanser cerrahisi bölümü daha önce üniversitede mevcut iken şu anda yok. Neden kapatıldı, halk neden buna tepki vermiyor ve kuzu kuzu ya Ankara’ya ya da Kayseri’ye gidiyor anlamış değilim. Neyse ki bizi yönetenler de tam olarak bu şekilde olmasını isterler.

YAZARLAR