Adana'ya düşer güneşin sıcak gözleri
Sonra; O gözlere düşer yağmurlar
Şair
Köprüyü Askeri cezavinde
Gözlerinin aynasına düşen
Akşamın kızıllığında
Ranzada kalemi coşar
Derdi yalar tenini
İçindeki sızılarla
Sayfa sayfa hüzünler düşer not defterine.
Orhan Kemal'in bereketli topraklarında
Terini akıtanların kenti
Pamuk işçileri alaca karanlıkta tarlalarda
Çukurova çimento da
Buğday benizli
Hamal Sülo'nun omuzunda sıcak torbalar
Heytt dünya
Çukurova'nın düzünde
Renk renk şalvarlı güzeller
Ellerinde çapa lar
Avuçlarında nasır izleri
Tenini yakan yorgunluk ta
Düşlerine sevgilisini alır
Sevgi boşluğunu doldurur
İçinde trenler geçen kentin
Takla atan güvercinleri
Yılmaz Güney'in Umut filminde
At kırbaçladığı sokaklar
Bir tarafta bisikletli gençler
Diğer tarafta şalgamcılar..
Yaşar Kemal'in
Toros dağlarına sırtını yaslamış Adana'sı
Dağların doruklarında
Serçe sesi,horoz sesi,
Ürkek ceylanların koşuşturması
Karışır bir birine
Poyrazlı gecenin kurşuni koynunda
Yüreklere düşer ince Memed
Tan ağarırken
Kıl çadırından çıkıp
Öfke ile
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ferman Padışahın
Dağlar bizimdir diyen
Toros'ların isyankar ozanı Dadaloğlu.
İçinden sevgi fışkıran Karacaoğlan
Konakladığı han odasından
Obasının izini sürer
Türkmen göçünde
Bağlamasının sesinden,
Hasret tüten türküler dökülür
Sinesine od düşenlerin dili olur.
Taş köprüde Seyhan nehrinin akışında
Kumral saçları omuzundan aşağı
Sanki saçları
Seyhan barajında serin bir rüzgar.
Yanakları al al nar çiçeği
Bakışları konuşan su perisi
Gözlerinde cevapsız soruların mührü
Çözülür o mühür
Gözlerinden maviler dökülür
Seyhan barajına düşer
Tendeki gölgeler.
Adana Köprü başı
Köprü başında esmer güzeli
Mavi gözleri Seyhan nehrinde
Kent uykuda
Özlüyor
Özlemek ince bir sızı
Kadın olmak zor bu coğrafyada !
Çakmak caddesinde
Çakmak çakmak gözlerde kalmak
O gözlerde kalan gençlik anıları
Küçük saat te
Hüzün kaldırımlara taşar
Yitik bir aşkın devamında
Tarihsiz kimliksiz o bakışlarda
Yüzü ; gözlere çakılı
Kalbi kanayan gecelerde
Sokakların isyankar kadınımıydı o sarışın ?
Kentin sessizliğinde
Büyük saatte ağlayacaktı zaman
Bir Akrebe bir yelkovana bakıp
Hiç gelmeyecek olan
Bir sevgiliyi beklemek.
Karataş yolunda
Turuncu narenciye bahçelerinde
Sarı sarı mısır koçanları
Karataş kıyılarında
Kıyıya nakış nakış işler dalgalar
Akşamın alacasında yakamozlar parlar
Düş kurar sevdalılar.
Kuru köprüde yorgun sesler
Kanal köprüde köpürerek akan bahçe suyu
Anadolu'dan göçen emekçiler
Varoşların yiğit evlatları inşaatlarda
Emekçi analar el kapılarında temizlikçi
Damaklarında
Baharatlı nefis Şırdan
Adana kebabının eşsiz tadıyla
Hiç bir kebap bu kadar güzel olamaz.
Diyen,şair
Anılarını topladı
Bahtının rüzgarına kapıldı
Adana'ya veda etti
Kapıldı gidiyor başka gurbete
Farkında olmadan güzellikler yaşadı
Kısa yaşadı,uzun öyküler biriktirdi.
Gidiyor !
Gidiyor işte !
KemaL SARIKARTAL
Aynalı Sandıkta Bekleyen şiirler.