ZÖRE - 3 

ZÖRE - 3 

Bazen Yılanlı dağının tepesindeki Sultan Melek ziyaretinde ,bazen Mescit'te karaderenin yamaçta, atolukta...

Serif dış Dünya'dan kendini soyutlamıştı. Bazen Yılanlı dağının tepesindeki Sultan Melek ziyaretinde ,bazen Mescit'te karaderenin yamaçta, atolukta dolaştı, çobanlarla sohbet etti. Bedros'un değirmenine gelenlerle dertleşti. 
Şerif, yalnız Zöre'ye değil herkese küstü. Şerif'i görenler şaşırıyordu, divane aşık olmuş dolaşıyordu. Abdaloğlu köyünün yakınlarında türkü söyleyip dolaşıyordu. Bu hareketler Zöre'nin kocası Şükrü'yü rahatsız ediyordu. Şükrü'de  Zöre'ye hakaret edip kötü davranıyordu. 

Şerif karda kışta, sıcakta,rüzgarda, yağmurda, çamurda hep geziyordu. Şako köyünün yamacında. Karlı bir havada Şerif'i görenler Mescit'e Abbora'ya haber verdiler, Abbora Şerif'in yanına geldi, Şerif'in kıyafetleri ıslanmıştı, evden getirdiği kıyafetlerle değiştirdi. Mescit köyüne beraber geldiler. Şeyh Araboğlu'nun büyük odasına anası Elif yatak serdi. Şerif kesik kesik öksürüyordu, Elif ana kuşburnu çayı, alıç çayı kaynattı zorla da olsa içirdi. 

Şerif'in içi yanıyor, bir defada olsa Zöre'yi görmek istiyordu. Bu isteği Zöre'ye ilettiler. Zöre görüşemem, duyanlar, görenler ne der. Zöre'ye evin erkekleri ve kocası Şükrü öyle baskılar yapıyorlardı ki Zöre evden dışarı çıktığında korka korka ürkerek gidiyordu. 

Şerif günlerce içine kapandı, çok sevdiği sazını eline almadı. Karlı bir günde Mescit köyünün  yakınındaki Hızır'ın gölüne girdi. Şerif'i gören komşuları göl den çıkardılar. Bir kürt cicimine sararak Araboğlu'nun evine getirdiler. Şerif yemeden içmeden kesildi öksürüğü arttı, hem vereme hemde zatürreye yakalandı. 

Seferberlik zamanıydı her taraf eşkıya doluydu, insanlar açlık ve sefalet içindeydi. Yoksulluk diz boyu, tarlaya ekilecek tohum yok, çuvalda un yok, bulgur yok. Köyün tüm gençleri silah altına alındı, Şerif hasta olduğundan askere alınmadı. 
Şerif anası Elif ve ablası Selviden başka kimselerle konuşmuyordu. Onlarada ancak soru sorduklarında cevap veriyordu.

Akşam aşık Dertli ile Aşık Maksut Şerif'in hasta olduğunu duyunca Araboğlu'nun evine geldiler. Akşam yemeğini yediler, Aşık Dertli deyişler söyledi, odada oturanlar gözyaşlarına boğuldu. Sonra sazı Aşık Maksut aldı, Şerif'in türkülerinden söyledi o gece duygulu saatler yaşandı. 

Şerif'in hastalığı ilerlemişti, hastalık çok takatsiz bırakmıştı. Maksut Şerif'i değişik bir yere götürmek istiyordu. Kağnı arabasını getirdi, altına minder yastık koydu üstüne yorgan örttü,  Sultanpınar köyüne Zeynel'in evine getirdi.
Şerif Zeynel'le konuşup dertleşiyordu, bu Serif'e iyi gelmişti. Biraz zaman geçtikten sonra, ekinler biçilmeye başlanmıştı, işler çoktu, Serif, Aşık Maksut'ta haber gönderdi, Maksut kağnı arabasıyla Şerif'i Mescit'e getirdi. Akşam Şerif'in yanına gelenler sohbete başladılar, Aşık Dertli sazı eline alıp söylemeye başladı. 
 
     Karşı kara dağlar duman içinde 
     Arzumanım kaldı Pir'in göçünde 
     Sen Keremkanımsın vazgeç suçumdan 
     Sana kurban yoluna kurban ya Ali 

Odaya hüzün, ağıt, çaresizlik, perişanlık hakim olmuştu, Şerif hastalığını unutup Dertli'nin elinden sazı aldı 
      
     Veki rune tave ez helandım
     Veki gırmiya seryer ez kelandam 
     Dışmala deste Zöre kırı cebage
     Çıya bi çıya tevdü gerandım 

KemaL SARIKARTAL 
YOLLAR KARLIYDI 



Anahtar Kelimeler: