Tarih: 15.08.2013 19:30

?YEŞİL BURUN? ÜLKESİ NEREDEDİR ?

Facebook Twitter Linked-in

Pek çoğumuzun nerede olduğunu bırakın, adını bile duymadığı ?Yeşil Burun ülkesinin nerede olduğunu hemen söyleyelim ve ülke hakkında çok kısaca bilgi verelim: Yeşil Burun, Atlas Okyanusu?nda, Senegal ve Moritanya açıklarında 10 ada ve 8 adacıktan oluşan küçük bir Afrika ülkesi. Portekiz?den bağımsızlığını 1975?te ilan etti. Nüfusu 420 bin civarında.

Yazımızın başlığını gören  pek çok okuyucumuzun ?Hayrola! Bu soru da nereden çıktı şimdi?? şeklinde hayret ve şaşırmayla karışık olarak kendi kendilerine sorduklarını duyar gibiyim. Hemen söyleyelim soru şuradan: FİFA?nın Temmuz ayında yaptığı dünya klasmanı listesinde A Milli takımımız,  Türkiye, Yeşil Burun(dünya klasmanında 49. Sırada), Panama(dünya klasmanında 51.Sırada), İran (dünya klasmanında 52. Sırada), Honduras(dünya klasmanında 55. Sırada) devletlerinin ardından 58. Sırada yer almış! Türkiye?den sonra, 58, 59, 60, 61. Sıraları; sırasıyla Özbekistan, G. Afrika, Zambiya ve Gine paylaşıyormuş!!!!! (Bütün bunları belirtirken; asla bu ülkeleri ve toplumları, eleştiri konusu yaptığımız ve ?küçümsediğimiz? sonucu çıkarılmasın!)

Yeşil Burun Milli takımının 2014 Dünya kupası eleme maçlarında 34 futbolcusu kadroya alınmış. Bu 34 futbolcunun  toplam değeri sadece 21.15 milyon euro ediyormuş. Bizim A Milli Takım ise 204 milyon euroluk değere sahipmiş. Arda Turan, 22 milyon euro ile Yeşil Burun?daki 34 futbolcunun toplamından daha değerliymiş.Bu iki takım kıyaslanamazmış bile.!!!! (www.aksam.com.tr-?Yeşil Burun Geçti Çare Denizli? -5 Temmuz 2013)

Dünya siyasetine yön veren ?emperyalist? ve ?Siyonist? egemen çevreler, ?çağdaş insanı? uyuşturabilmek ve dünyadaki politik gelişmelerden uzak tutabilmek için binlerce çağdaş putu olan pagan(putperest) bir din oluşturmuş durumdalar. Binlerce kişilik kapasitesi olan stadyumların  ?tapınağı? olduğu bu pagan dinin idollerinden(tapınılacak taş) birisi de futbol. Egemen güçler, değişik enstrümanlarla insanlar için ?sanal dünyalar? yaratmakta, bireyleri kendi özüne, ruhuna, insan olma özüne, topluma, akrabalarına, çevresine, tabiata,  kısacası her şeye karşı yabancılaştırmaktadır..

            Yakın zamanlarda kaybettiğimiz ve çağımızın şüphesiz en büyük düşünürlerinden birisi olan  Müslüman Fransız düşünür Roger Garaudy, çok çarpıcı ?batı dünyası? eleştirileri yaparken, bu durumu  nefis cümlelerle çok güzel bir şekilde şöyle anlatmaktadır:

            << ?Pazar tektanrıcılığı?nın nihai gayesi de zaten budur. Onun amacı, bizleri en sahte bir hayata ?bağlamak?tır.(?)

            Bu pazarın yayılmasında bugün en sağlam iki temel olan sadece şu uyuşturucu ve silahlanma meselesine bir bakalım:

            Günümüz Amerika?sındaki uyuşturucu cirosu, otomobil ve çelik cirosu ile aynı hacimdedir. Hayat anlamını kaybettiği ölçüde, uyuşturucu tüketimi de artış göstermektedir. İşsizlik, işten atılma veya diğer sebepler yanında, tüketimin de, bir süpermarket mutluluğuna ermeye izin veren tek gaye haline gelmesi de uyuşturucuya yönelişi körüklemektedir.

            (?) Uyuşturucu, ?Pazar tektanrıcılığı?nın yeni mabedinin buhuru haline gelmiştir.>> (Roger Garaudy, Çöküşün Öncüsü ABD, İstanbul, Nehir Yayınları, 1999, s.35-36)

            Ülkemiz insanı da maalesef dünyada yaratılan bu durumdan (hiç de farkında olmadan) fazlasıyla etkilenmiş durumda.1970?li yıllarda Portekiz?i baskıyla idare eden Salazar?ın, halkı politikadan uzak tutmak için ?3F? kuralını kullandığı ileri sürülürdü: bunlar; Fado( Portekiz?in arabesk müziği),  Fiesta( eğlence) ve Futbol?du.

            Günümüzde dünyasındaki emperyalist egemen çevreler, dünyanın diğer uluslarını  politik gerçeklerden uzaklaştırmak ve onları daha rahat kontrollerinde tutmak için, ?insanlar arasında arkadaşlığı ve barışı geliştirme amacına hizmet etmesi, normal bir sportif etkinlik ve eğlence sınırlarında kalması gereken? bu aktiviteyi, tümüyle çığırından çıkarmış, takım tutma adına insanlar gruplara ayırarak birbirlerinden ?ölesiye? nefret eder hasım gruplar haline getirilmişlerdir. İnsanlar arasındaki dostluğu ve centilmenliği arttırması gereken spor aktivitelerinden birisi olan maçlar, takım taraftarlarının maç öncesi ve sonrası palalarla, döner bıçaklarıyla birbirlerine kıyasiye saldırdıkları birer ?meydan savaşına? dönüştürülmüştür.

            Bu durumun en trajik taraflarından birisi de, hiç şüphesiz, günümüzde dünyadaki ve ülkemizdeki insanların içine düşürüldükleri bu acıklı durumun zerrece farkında olmamalarıdır. Hatta o kadar ki, yazımızı okumaya başlayan çoğu okuyucumuzun, yazımızın ilerleyen satırlarında futbolla paganizm arasında kurulan bu irtibatı görünce çok kızdıklarını ve şaşırdıklarını tahmin edebiliyorum.Ama futbol maçı naklen yayınlarına anlatıcıların; ?Avrupa?nın ve dünyanın en büyük futbol mabetlerinden(mabed:tapınak) ???.  Stadından herkese iyi akşamlar? diye başlaması başka nasıl yorumlanabilir Allah aşkına ?

Ulusal medyada bu konuyu işlemeye ve halkımızı bu konuda uyarmaya çalışan bazı yazarlarımız(Ali Bulaç, Yusuf Kaplan gibi) çok trajik bir şekilde yanlış anlaşılmışlar ve kamuoyundan aldıkları çok sert tepkiler sonrasında, toplum yararına olan bu uyarıcı ve eleştirisel tutumlarını  terk etmek zorunda kalmışlardı.!!!!!!!

            Fakat soğukkanlı bir şekilde kendi kendimizi sorguladığımızda, ülkemiz insanının hemen hemen bütün kesimlerinin(kadın-erkek, genç-yaşlı, zengin-yoksul, yetişkin-çocuk) ?futbol tutkusunu?  fena halde abarttıkları ve çığırından çıkarttıkları gün gibi açıktır. İşte ?yurdum insanının? futbol tutkusunu ne kadar abarttığını ve akıl almaz boyutlara taşıdığına ilişkin milyonlarca örnekten  birkaç tanesi:

            << Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören`in davetlisi olarak İstanbul`a gelen Portekiz milli takımının ve Real Madrid`in dünyaca ünlü yıldız futbolcusu Cristiano Ronaldo`nun katılacağı imza töreni, izdiham ve güvenlik zaafiyeti nedeniyle iptal edildi.>>

            <<İstanbul, Beyoğlu, İstiklal Caddesi`nde Cristiano Ronaldo izdihamı yaşandı. İmza töreni, güvenlik zaafiyeti nedeniyle iptal edildi.>> (19.06.2011- www.mynet.com)

            <<(?) İnönü Stadı?ndaki cinayetin zanlısı Fatih Sözüer, Cihat Aktaş?ı kendisine omuz attığı için bıçakladığını söyledi. Asayiş Şube Müdürlüğü?nde ifadesi alınan Fatih Sözüer, polisin elindeki bilgilere göre, stada arkadaşı Cenk Özbulak?ın kombine biletiyle, birlikte turnikeden geçerek girdi. Fatih Sözüer, maçın başlamasından 10 dakika sonra, Maraton Tirübü?nünden çıkışta, kantinin yanındaki boşlukta arkadaşlarıyla birlikte yürürken, Cihat Aktaş?ın kendisine omuz attığını iddia etti. Sözüer?e göre, Aktaş ve birlikte olduğu kişiler ile kendisinin içinde bulunduğu grup arasında kavga çıktı. Sözüer, olayın devamını, ?Omuz attı. Bıçağı salladım. Yandım diye bağırarak yere düştü? diye anlattı. Sözüer ve arkadaşları kavgadan sonra hiçbir şey olmamış gibi sonuna kadar maçı seyrettiler.>> (23.11.2004-www.hurriyet.com.tr)

            <> (18.05.2008- www.gazetevatan.com)

            Asgari ücret karşılığı 700 TL?ye insanların on iki saat hiç durmadan çalıştığı, okullarda öğretmenlerin, öğrencilerin fotokopilerini çektirecek bir makine bile bulamadıkları bir ülkede, neden futbolcular her bakımdan son model bir yaşam sürmektedir? Adeta havaya savrulan bu astronomik miktardaki bu paraların sonucunda, bu alanda Avrupa ve dünya çapında hangi başarılar elde edilmiştir?

            Hemen, futbola ilişkin konularla gündemini dolduran halkımıza kendimce cevabını bir türlü bulamadığım şu hayati ve can alıcı soruları sormak istiyorum:

            *Ülkemizin çok ciddi toplumsal ve ekonomik meseleler içerisinde yüzdüğü, çok ciddi bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu bu günlerde, toplum olarak tüm dikkatimizi neden tümüyle futbol maçlarına veriyoruz? Tv kanallarında haftanın yedi günü günün yirmi dört saatinde futbol konularının konuşulmasının ve bu konuların bıkıp usanmadan halk tarafından en ince teferruatına kadar tartışılmasının mantığı nedir ?

            * Futbolun kendi mentalitesi içerisinde önemli sayılan maçlar esnasında(örneğin ?derbi? maçlar)  neden ülkedeki insanların bütün dikkati bu maçlar üzerine odaklanır ve hayat durma noktasına gelir?

            *Toplumsal barışın ilerletilmesine hizmet etmesi gereken ve insanlar arasındaki dostlukları geliştirmesi beklenen futbol müsabakaları, insanların palalarla, sopalarla, döner bıçaklarıyla birbirlerine kıyasıya saldırdıkları bir ?meydan savaşına? dönmektedir ?

            *  Milli takımımızı çalıştıran bir teknik direktör, Cumhurbaşkanının  en az yirmi katı maaş alır ?

            *Futbola, takımlarımıza oluk oluk para akıtılırken, bu yıl takımlarımız Avrupa müsabakalarında hangi başarılı sonuçları almışlardır ?

            *En sıradan amatör futbol maçlarını bile binlerce kişi izlerken, kaç kişi hayatında bir kez olsun ?ata sporumuz ? olan bir güreş müsabakası izlemiştir?

            *Ülkemizdeki bu  normalliğin çok ötesine geçmiş ?futbol çılgınlığı?nın yanlışlığı hakkında medya tarafından eleştirisel ve uyarıcı yönde bir yayın yapılmaz ?

            * Ülkemiz insanı,  ?futbol aşkını? fena halde abartarak, adeta bir ?çıldırış? haline getirdiğinin farkında mıdır?

            * En yüksek dereceli öğretmen maaşı olan ?2,000 TL?yi bile bu memurlarımıza çok gören vatandaşlarımız, milyonlarca Avroluk transfer paralarıyla takımlarımıza transfer edilip, maçlarda topa bile vuramadan  ülkelerine geri gönderilen futbolcuların durumunu neden  eleştiri konusu yapmaz ?

            * Havaalanına iner inmez hayatında görmediği bir izdihamla on binlerce kişi tarafından  krallar gibi karşılanan, kendisine bir otel salonu veya kulüp binası değil stadyumda ve  on binlerce insan önünde imza töreni düzenlenen, en ufak bir başarılı hareketinde adına methiyeler düzülen ve sadece maçta değil sokakta yürürken bile ilgiden artık bıkma noktasına gelen yabancı oyuncu, saydığımız bu durumlarla neden karşılaşır ?

            * Neden bir kulüp başkanı, Cumhurbaşkanından daha popülerdir ?

            * Tv kanallarında saatlerce, günlerce futbola ilişkin konuların bıkılıp usanmadan tartışılması(örneğin bir pozisyonun ofsayt olup olmadığını tartışmak),  İstanbul?un kuşatılması sırasında Bizanslı din adamlarının, ?meleklerin erkek mi? Dişi mi? olduklarını? tartışmalarına benzemiyor mu??

            * İlimize, ünlü bir futbolcu ve dünyaca ünlü  Nobel ödüllü bir bilim adamı gelse(Örneğin, dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein yaşasa ve şehrimize gelse) onları sırasıyla kaçar kişi karşılardı  hiç düşündünüz mü?

            Bu topraklarda yaşayan insanlar olarak, daha önce hiç olmadığı kadar kritik zamanlardan geçtiğimizin farkında olarak, çok ferasetli ve uyanık davranıp, birey olarak tüm dikkatimizi toplumsal sorunlarımıza yöneltmemiz gerektiği çok açıktır. Transfer ücreti, maaş, yaşam standartları, konfor, lüks, şatafat, toplumsal ilgi, saygı bakımlarından  ülkemizde en iyi konumda bulunan futbolcularımızın ve teknik adamlarımızın oluşturduğu A Milli Futbol takımımızın dünya klasmanında  neden Afrika ülkelerinin bile gerisinde kaldığını tartışan (ulusal medya da dahil) bir Tv programı gördünüz mü?

Yapılan pek çok yanlışlıklara rağmen, örneğin, çoğu yine de ?cansiperane? çalışan, çoğu 2000 TL civarında bir maaş alan ve çalıştığı okullarda ?öğrencilerinin fotokopilerini çekecekleri bir makine bulmakta? bile sıkıntılarla karşılaşan öğretmenlerin durumlarına ne diyelim? Bu maaşları bile onlara çok gören ?eleştirilere? ne söylemek gerekir? Örneğin, Öğretmene ?2000? TL maaşı bile çok gören, kamu çalışanlarını ?iş yapmamazlıkla? suçlayan ve ?yerden yere vuranlar?, kendilerine Türkiye şartlarında ?süper? olanaklar sağlanan, istekleri anında binlerce kez fazlasıyla karşılanan, ?bir eli yağda, bir eli balda? lüks bir yaşam süren futbolcularımız ve teknik adamlarımızın elde ettiği!!!! Dünya 58.?liği için ne düşünüyorlar acaba?

 ?Futbol? hiçbir şekilde eleştiri konusu yapılmayan  toplumsal alandaki en büyük ?tabulardan? birisi olarak toplumumuzdaki, ?ayrıcalıklı? ve ?dokunulmaz? yerini korumaktadır. Toplumları ?bilim, teknoloji ve eğitim? mi ilerletecektir? Futbol mu ?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —