Vatandaşın acısını yüreğimde hissetmekle birlikte olaya biraz ironik yaklaşacağım beni mazur görün. Beni buna sevk eden önceki günlerde İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya ÖNDER?İN İçişleri Bakanı İdris Naim ŞAHİN?E olaylarda biber gazı kullanması üzerine geliştirdiği ilginç ve sevimli üsluptur.
S.Süreyya ÖNDER Bakan İdris Naim ŞAHİN?E bir de şiir yazmış ve hissiyatını dile getirmiştir. Buradan başka bir maksat aranmasın sadece ilgili milletvekilin ironik yaklaşımı çok hoşuma gitmiştir o kadar.
Ben başkan Ürgüp?e şiir yazamadım ama mümkün olduğunca hislere tercüman olmaya çalışacağım.
Olaya birde şu açıdan bakalım.
Tokadın ve hafif şiddetin meşru(!) görüldüğü yerler yok mudur hayatımızda? Bir öğrenciyi öğretmene teslim ederken ?Eti senin kemiği benim? denmez mi? Bir noktada iyilik içindir her türlü yapılan.
Öğretmen vuruyorsa kötülük olsun diye mi vuruyor, hayır. Elbette çocuğun iyiliği için. O çocuk o anda ileriyi göremiyor ve derslerine yeterince çalışmıyor. Gerçeği görse ve bilse herkesten çok çalışacak ve ileri gidecek.
Gözünde bir perde var adeta. Gerçeği ve ileriyi göremiyor. Peki, öğretmen ne yapıyor? Perdeyi kaldırmaya katkıda bulunuyor. O masum hareket bir anda her şeyi ortaya çıkarıyor ve öğrenci fersah fersah öteleri görmeye başlıyor.
Ne hikmetli muameledir o.(!) Meğer küçücük bir tokat nelere kadirmiş te bilmezmişiz. Talebe gözünün açılmasıyla birlikte bütün hakikati görmeye başlıyor. Hikmetin gizemleri önüne seriliyor. Doğruyu ve hakikati bütün çıplaklığıyla görmeye başlıyor. Bununla birlikte geleceğinden emin büyük adımlarla ilerlemeye başlıyor ve elde ettiği büyük kazanımlar için hocasına dua etmeye.
Ve bulunca da büyük merhaleleri anlıyor bir tokadın nelere kadir olduğunu ve ömür boyu dualarından eksik etmiyor o hikmetli eli. İşte budur tokat ve hikmeti de fazladır, bilmeyenler bilsinler derim ben şahsen.
Birde aile büyüklerinin özellikle de babaların tokadı vardır. Babalar çocuklarını sever mi? O nasıl söz,elbette severler. Peki, babalar hikmetini sadece kendilerinin bildiği bazı durumlardan ötürü çocuklarına daha çok ellerini açmak suretiyle fiziki muamelelerde bulunurlar mı? Bu satırların yazarı da şahittir ki vururlar.
Peki, babalar bu masum muameleyi niye yaparlar? Elbette çocuklarının yararı için. Peki, bu çocuklar ileride bu tokadın hikmetini anlarlar mı? Elbette anlarlar anamazlarsa durum vahimdir zaten.
Peki, bu masum muamele onların ileride çok işine yarar mı? Elbette yarar ve hatta denilebilir ki bütün kazanımları o masum tokadın eseridir.
Vayy vay vay! Meğer ufacık tokat nelere kadirmiş te biz bilmezmişiz. Şimdi bu satırları okurken Allah ecrini bol eylesin gözümüzü açtın diye yolumu kesenlerden alamayacağımı da biliyorum ama ne yapalım biz kalem erbabının vazifesi bu. Açık olmayan gözleri ve kalpleri açmak, hislere ve hallere tercüman olmaktır görevimiz.
Hepiniz bu gidişin Belediye Başkanı Doğan ÜRGÜP?E nasıl bağlanacağını merak ediyorsunuz değil mi? Bazılarınız gidişi çözdüler onlar bende bir aferin aldılar, biline.
Şimdi belediye başkanı manevi olarak şehrin büyüğü değil mi? Elbette büyüğü. Peki, sorarım size bir büyük olarak aynen baba ve öğretmen gibi vatandaşların göremediğini göstermek ve gözünde perde olanların gözünü açmak gibi bir görevi yok mu belediye başkanının?
El cevap: Elbette var. Eeee o zaman ne diye müdahale ediyor ve işe burnunuzu sokuyorsunuz kardeşim!
Bir baba mesabesiyle vatandaşın göremediğini göstermekle hem büyük bir iyilik hem de büyük bir hayır işlememiş midir başkan Ürgüp? Elbette işlemiştir.
Tokadın muhatabı olan ve gözleri açılan vatandaşın ne yapması gerekirdi?
Elbette ki o sarılıp o hikmetli ve mübarek eli öpmesi gerekirdi. Peki, o ne yapmış? Mahkemeye gitmiş.
Bakar mısın olaya. Şimdi başkan Ürgüp ne yapısın?
O kadar işinin gücün arasında birde tutup vatandaşın gözünü açmak için mesai harcıyor hem de o kadar eli kolu yoruluyor birde makbule geçmiyor.
Hakikaten bende inanmaya başladım artık ?bu memlekete iyilik eden yaranmıyor.?
Birde olayın şu yönü var beklide o hikmetli tokadı atarken başkan Ürgüp?ün de eli incindi. Bunu hiç merak eden var mı? Yerinde olsam ben de dikilirim hâkimin karşısına ve hak ararım ve derim ki:
Sayın hâkim hem memlekete hizmet aşkı ile yanarken bunca meşgale arasında vatandaşın gözünün önündeki perdeyi açmak için de mesai harcıyoruz, elimiz kolumuz inciniyor hem de yaranamıyoruz, davacıyım ben bu zevattan! demelidir.
O hikmetli tokat hepimizin gözünü açmış ve hakikati görmemize vesile olmuştur. Dert görmesin o kutlu ve öpülesi eller?