Son günlerde uygulamaya başlanan, beraberinde özellikle; velilerde, annelerde sıkıntılar yaşatan ??okullarda serbest kıyafet?? yönetmeliğinin 2 mucidinden birinin İlimiz Milli Eğitim Müdürü olduğunu kendi ifadelerinden öğrendik.
Zat-ı muhterem (aslında; kendi astları zat-ı şahane buyuruyorlarmış, biz astı olmadığımızdan patenti onların olsun) Cumhuriyet Üniversitesinde katıldığı konferansta; öğrencilerin bu konudaki eleştirel sorularına cevap verirken, yönetmeliği savunup, kendisinin üst makamlara bu teklifi önerdiğini övünerek anlatmış.
Bu konuda; başlangıcında yazı yazmama rağmen, uygulamadaki sıkıntılar ve okul yönetimi, öğretmenler, veliler tarafından muhtemel olumsuz görüşlerinde dillendirilmesi nedeniyle tekrar yazmak ihtiyacı hasıl oldu.
Önce bu fikrin babasının (yani mucidinin) gerekçeli savunmasına bakalım.
Öğrenciliği döneminde, okul üniformasını temin etmenin maddi külfetinden söz etmiş ve okuduğu il, ilçe, köyünün ismini vermiş.
Buradan anlaşılacağı üzere; Robert ? Saint Joseph ? Galatasaray gibi ağır ? ciddi üniformal mecburiyetleri olan okullarda okumamış.
Yaşından tahmin ettiğimiz üzere, ilköğretim yıllarında sadece siyah, (sonradan mavi) önlükle bu süreci tamamlamış.
Ekonomik olarak ya önlük, çıplak olunmayacağına göre ya kazak ? gömlek gibi aynı parayla çözülen mecburiyet veya mağduriyet!
Aslında; o yıllarda fakirler içinde, sadece önlük ve yakalık okul kıyafetini temin etmek için bir kolaylık olmuştur.
Sonraki yıllarda sosyo ? ekonomik gelişmeler doğrultusunda, her okulun kendi tercihinde üniformal kıyafete geçilmiştir.
Her okul kendi kıyafetiyle, istediği renkle ? desenle yapılan uygulama, asıl devrim niteliğindedir. Bu sebeple özel okulların bunu devam ettirmesi, iddiamızın ispatıdır.
Müdür ana fikri; ekonomik zorlukların getirdiği problemleri çözmek gibi sunmuş.
Milli Eğitim Bakanı da özgür bireylerin yetişmesine engel olduğu için üniforma mecburiyetini kaldırdık diyor.
İcat sahibinin gerekçesiyle, uygulayıcınınki aynı değil.
Ne alaka? Derseniz ??kel alaka?? derim.
Kelliğe ilaç ararken Viagranın bulunması gibi.
Gelelim; en acı ve kendi konusundaki bilgisizliğin, çelişkilerin dışa vurumuna?
Kıyafette marka yarışı olur diyen öğrencilere cevaben; kenar mahalledeki çocuklar kendi bölgesinde, İstasyon caddesindeki oturanlar da kendi civarındaki okullara gittiklerinden, ??sosyo ? ekonomik gruplar kendi okullarına?? imasında bulunarak hatalar zincirine başlıyor.
Burada bariz iki yanlışlık yapıyor.
1-) 13 ? 15 yaş arasında başlayan, 17 ? 19 aralığında mezun olan öğrencilerin yarıdan fazlası; FEN ? ANADOLU ÖĞR ? ANADOLU ? MESLEK LİSESİ gibi sınavla alınan okullar oluyor, her mahalleden her gruptan öğrenci almaktadır.
Asıl; tehlikeli veya önemli yaş skalası buradır.
Hem üniversiteye hazırlamak, hem de ergenlik dönemi olarak?
2-) İl Milli Eğitim Md. lüğü gibi koltuğu işgal eden kişinin, ülkede şimdiye kadar olmayan; sınıfsal ayırımlar içeren bunu da destekleyen bakış açısı.
Ne yazık ki, kendisi Anadolu?nun köy ? ilçe ? il ekseninden gelip de ??beyaz?? diye eleştirdiğimiz zihin dünyasına ait olmuşçasına hizmet etmesi, makam koltuğu denen o sihirli aygıtın mahareti olsa gerek?
Bu konferansın, bence; tek olumlu yanı, 20?li yaşlardaki genç öğrencilerin, 40?lı yaşlardaki idarecilerden, müdürlerden daha çok gerçekçi olmaları ve içinde yaşadıkları toplumu tanımalarıdır.
Bize de; 125000 öğrenci, 8000 öğretmeni olan İl Milli Eğitimin başına, sadece ilçelerde bu görevi yapmış kişinin, hangi Saiklerle buraya atandığını ve atayan iradeye yerel bazda hangi yetkilerini ortak paylaştığını, devrettiğini sorgulamak düşüyor.