Tarih: 09.05.2013 09:49

TÜZÜKLERİN EFENDİSİ 2: GÜZİDELER DİYARINA YOLCULUK

Facebook Twitter Linked-in

Sivas olarak Halihazırdaki idarecilerimizin güzideliğini takdir etmemiz gerekir. Sivaslı farkında mıdır bilmem? Ama, "marifet iltifata tabidir" atalar sözünde geçen bir kelamdır. Takdiri esirgememek bir borç olsa gerektir. Kimsenin takdirini almasalar bile makamlarında bir gün elbet, bizi anlayacaklar diye beklemektedirler. Bu vazifeperverlikle o günü makamlarında görmeyi istemek bu güzide insanlara çok görülmemelidir. Makamlara sevdalarından olamaz tabii ki bu makamda uzun süre durmak istemeleri.

Bu durumun tek takdire şayan sebebi bu değil sanırım. Bu güzide idarecilerimiz kendilerini övmemek adına ifade etmeseler de, biz biliyoruz onların bu makamda durma ısrarlarını: Kendilerinden başkası bu makamlara geldiğinde verecekleri zararı düşünmek bile istemeyen bu insanlar; makamda durdukları süre zarfında, yarına bırakacakları, tatmin olacakları bir başarıyı göstermeye fırsat bulamasalar da; en azından bir şey yapabildim diyebilmek adına yüce bir tevazu ile bu makamları daha kötü bir şekilde idare edecek ve tahribat yapacak kişilerden korumak azminin son temsilcileri olsalar gerektir. Bu kadirşinas insanlar kendilerini feda edercesine bu makamların yükünü taşımaktadırlar. Bu kişiler hiç bir önemli başarıya imza atmamalarına rağmen neden bu makamları işgal ediyor diyen gafillere duyurulur. Büyük zatların öneminin öldükten sonra anlaşıldığı düşünülürse, anlaşılmalarını yarınlara bırakmak bir nebze onları umutlandırmaktadır. Amel defterleri kapanmayacaktır diye de kendilerini rahatlatan da vardır.

Sivas`ın fabrikası vardı da onlar mı kapattı. Sivas bir asırdır büyük gelişme göstermiş ti de onların makamda bulunduğun onlarca yılda mı geriledi. Öncekilerin tecrübelerini devam ettirmek suç mu? Makamlarından ancak bir etkinlik yapmak için çıkan bu cefakar insanların devamlı surette yaşadıkları hatta her uğraşını yaptıkları ışıksız odalarını saraya çevirmeleri gayet doğaldır sanırım.Odalarının yanı sıra başka birimler de yapmışlardır.

Hepsi bir derviş edasıyla odalarında çile doldurmaktadırlar. Eskiden dergahlardaki postların yerine bu çağdaş postnişinler makamlarının arkasına deri koydurarak bu havayı vermeye çalışmaktadırlar odalarına. Odalarında her gelene ihtiyacı olduğu kadar akıl vermekte onları mutmain ederek göndermektedirler. Çıktıklarından sonra söylenenlerin anlamsızlığından ve laf-ı güzaf olduğundan şikayet etseler de, derde deva sadra şifa görülmemesini söylenenlerin, halkın onları anlayamadığına yormak gerekir.  Yoksa haşa! söylemek bile istemiyorum. Makamlarını çok kullanmaları ve odalarından yönetmeleri de yanlış anlaşılmasın, onlar devlet adamı, devlet terbiyesi almış kişilerdir. Bu yönleri sebebiyle içtihat makamı olarak tüzükleri, kanunları en uygun şekilde  yorumlamak onların işidir. Zinhar bir münasebetsizlik yapılıp dün tersini söylemiştiniz diye eleştiri yapılmasın. İçtihat makamı günün şartlarına göre tüzükleri yönetmelikleri vs. yorumlama makamıdır. Hatta gün içerisinde bile gerekli görüldüğü taktirde yorumlar değişebilir.

Bu bağlamda odalarının onların çalışma alanları, hiç bir deneye tanık olamasalar da laboratuarlarıdır, yani bir üstür.Askeri bir itaat beklemeleri bu yüzden olsa gerektir. Odalarında son teknolojik aletlerin her türlü gelişimi ile ilgili araştırma yapmaktadırlar. Telefon, bilgisayar, internet, yeni açılmış siteler; bunlar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıp çağın gereklerini yerine getiren bu insanları kutlamak lazımdır. Bunlardan okul idarecilerini bu teknolojik aletlerle çok içli dışlı olmalarından şikayet edenler, acaba onların öğrenciler ne ile iştigal ediyor, hangi oyunları oynuyorlar, facebook vs.de onları takip edersem onlar hakkında daha fazla bilgim olur, cep telefonunu nasıl kullanmaktalar? bu soruların cevaplarını alarak eğitimi ona göre yönlendirmek niyetinde olduklarının farkındalar mı?  Yine okul idarecileriyle ilgili bir kaç eleştirinin yersiz olduğunu belirtmeliyim: Bu müstesna kişiler idari görevlerinin yanı sıra derse de girmekte,  hatta bununla kalmayıp, -kesinlikle ek ders almak için değil- okulda öğretmen olmasına rağmen daha büyük bir fedakarlıkla 6 saat derse de fazladan girmektedirler. Bu fedakar insanlar dersi daha iyi işledikleri doğrultusundaki haklı düşünceleri sebebiyle bu davranışı göstermektedirler. Derse girmedikleri yönünde eleştiriler var; fakat o da onların işlerinin hesaplarının aksine odalarında çok kalmayı gerektirmesinden olsa gerektir. Hemen her şeyden bir şey çıkarıp buzağı aramayalım. Bilgilerini öğretmenle paylaşmaktan çekinmeyen bu kişiler Sivas`ın eğitimdeki başarısını yükseltememekle suçlanamamaktadırlar ki tamamıyla yersizdir. Bu konu da suçlu zaten bulunmuştu. İsteyenler idarecilerin daha önceki konuşmalarına bakabilirler. Öğretmenin suçu sabit görülmüştü ya. Abalı lafı yanlış öğretmenler için. pırlanta gibi öğrenciler suçlu olamazlar ya, okula devam ediyorlar zaten; hele idareciler onların olması zaten namümkün. Herkesin gelemediği yerdeler.

Diğer yandan emekli olmamakta direndikleri yönünde bir eleştiriye maruz kalıyorlar ki, çok insafsızca bir durum. Torun sevmek emekliliğin tadını çıkarmak varken onlar bu devlete belki bu dönemde katkım olur; hem de idareci yetiştiririm düşüncesiyle -benden sonra yerimi gönül rahatlığıyla bırakacağım insanlar olsun diye- bu görevi ifa etmektedirler.

Seçimle gelenler de her yeni seçimden önce altyapıyı oluşturmuş olarak karşınıza gelmediler mi? 10-15-20 yıldır tam altyapıyı oluşturduk işe başlayacağız dedikleri dönemde seçmemek akla ziyan değil midir? Hizmetlerine devam etmek için halka rağmen seçim kazanmak adına zekalarını kullanmaları fedakarlık göstergesi değil midir.

Bu insanların Ahir zaman ve kıyamet alametlerinde idarecilik ve liyakat ile ilgili söylemleri dikkate almalarına gerek yoktur sanırım. Onlar bu durumdan azade olsa gerektirler. Ne Arif Nihat ASYA`NIN "Adamlar" şiiri bu insanlara ithaf edilmiş olamaz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —