TÜRKAN SAYLAN- O BİR ÇALIKUŞU

TÜRKAN SAYLAN- O BİR ÇALIKUŞU

O bir Çalıkuşudur.
Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eseri ve benim de baş köşemdeki romanlardan biridir “Çalıkuşu”.
O; gözü kara, iradeli, herkesin cesaret edemeyeceği şeyleri göze alabilen, zeki, atak yaratılışa sahip bir kişiliktir…Reşat Nuri Güntekin’in romanındaki öğretmenin, ele avuca sığmaz, teneffüslerde bahçedeki ağaçlara tırmanıp daldan dala atlayan Feride adındaki sevimli ve güzel öğrencisine, yakıştırdığı bir addır “Çalıkuşu”.
Öğretmen olmuştur Çalıkuşu.
Anadolu’ya; uçsuz bucaksız, ıssız, ortaçağ karanlığına yakın şartlarda yaşayan dağ köylerine, oralardaki metruk derme çatma odalardan oluşan virane yerleri, okulun sınıflarına çevirerek, yoksul köylü çocuklarına ve özellikle de kız çocuklarına, Cumhuriyetin aydınlık yüzünü-meşalesini göstermek, o aydınlık saçan meşaleyi içlerinde tutuşturmaktır amacı Çalıkuşu’nun… 
Neredeyse yok sayılan kız çocuklarının elinden tutup, onları gök yüzündeki karanlıkları aydınlatan, birer yıldız haline getirmekti Çalıkuşu Feride’nin kendisine verdiği kutsal görevi.

İşte o Çalıkuşu’lardan biridir Türkan Saylan.
Atatürk ilkelerinin ve kurduğu Cumhuriyetin yılmaz savunucusudur.
Gerçek bir Atatürk kızıdır O.
Tıp insanıdır. Doktordur.
Akademisyendir. Öğretmendir. 
Yoksul Anadolu insanınını sağaltan-tedavi eden, yaralarına merhem olan, yüce gönüllü bir insandır O.
Yardıma muhtaç, ekonomik zorluklar içinde yaşayan ailelerin, okutmakta güçlük çektikleri kız çocuklarına kucak açan, onlara Eğitim-Öğretim olanakları sağlayan gerçek bir Çalıkuşu’dur Türkan Saylan.

Anadolu çocuklarına yüreğini açan, onlara bütün birikimlerini-bildiklerini ve güzellikleri bıkmadan, usanmadan sunan-öğreten, onları canı gönülden kucaklayan özverili, içi sevgi dolu öğretmenler; belki de bir öğretmen olduğum içindir, onlar benim gözümde hep Çalıkuşu olmuşlardır.

Türkan Saylan, kendi kuşağını yetiştiren, birer aydınlanma neferi yaratan öğretmenlerinden şöyle söz eder; “Türk Aydınlanma Devrimi’nin yerleşmesi için nasıl var güçleriyle çalışmışlardır Başöğretmen Atatürk’ün öğretmenleri…Bizim öğretmenlerimiz, bize insan olmayı, aklını kullanmayı, yurttaşlık bilincini, okumayı-yazmayı öğreten; dünyayı, ülkemizi tanıtıp sevdiren; “erdemli” ve “ilkeli” olmanın anlamını kendi yaşantı ve davranışlarıyla benimseten, kanıtlayan örnek insanlar…Her birimizin beyninde, ruhunda, tek tek hücrelerinde yer alan birbirinden değerli aydınlık yüzlü, aydınlık kafalı Cumhuriyet öğretmenleri…”
Türkan Saylan’a göre, Atatürk’ün düşlerindeki eğitimli her kadının, sadece kendi bireysel gelişimini arttırmaya, kendisinin ve yakın çevresi için yaşamaya hakkı yoktu. Her yetişmiş-eğitimli Türk kadınının, öğretmen olarak çalışmasını; bir yandan ailesini ve çocuklarının eğitimleriyle ilgilenirken, çevresine duyarlı, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirirken, aynı zamanda da onların, ülke kalkınmasına katkıda bulunmalarını isterdi…

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği-ÇYDD’nin kız çocuklarımız için açmış olduğu kız yurtlarıyla, Cumhuriyet aydınlanmasına büyük katkılar sunmaktadır bir Atatürk kızı olan Çalıkuşu Türkan Saylan…
Doğudaki bir İlçemizde, ÇYDD adını taşıyan bir yurt açılışında yapılan alçakgönüllü törende, bir güzel kızımız şöyle söylüyordu: “Buraya çok uzaklardan okumak için gelen öğrencilerden sadece bir tanesiyim. Ben Elazığ İli, Maden İlçesinden buraya, sizlerin sayesinde okumaya geldim. Okumak istiyorum! Okumak, özgüvenimi kazanmak istiyorum. Buraya çok uzaklardan geldim. Annemin duası, babamın emekleri, kardeşlerimin desteğiyle geldim. Babam canının yarısını buraya emanet etti ve gitti. Şimdiyse ben bu emeklere karşılık olarak okumak ve sevgili büyüklerimin hep öğütlerinde dediği gibi, ‘Adam Olmak’ istiyorum. Değerli büyüklerim, düşünüyorum da acaba bu yatılı okul olmasaydı benim ellerim ömrüm boyunca hep nasırlı, ayaklarım hep çıplak, vücudum cahilliğimin esiri ve bakışlarım daima başkalarının boyunduruğunda mı kalacaktı? Hayır, hayır, düşüncesi bile kötü! Bu yüzden benim burada olmamı sağlayan, geleceğime ışık tutan ve ürkek yüreğimdeki o küçük kuşu semaya kavuşturan bu ellere teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.”
Saf, temiz bir Anadolu çocuğumuzun-kızımızın içtenlik dolu, yürek dolusu konuşması. Göreceği eğitimle, öğretimle kim bilir neler yapacaktır, neler başarıp, kendisine ve ülkemize nasıl katkıda bulunacaktır. Bu bizleri çok mutlu edecektir…

Ankara’da her yıl düzenlenen “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Bağış Sergisi” kapsamındaki sergilere, severek, isteyerek, diğer ressam-sanatçı arkadaşlarım gibi, resim bağışı yaparak katkıda bulunur ve düzenli olarak katılırım. Küçük de olsa katkıda bulunmak beni çok mutlu eder ve kendimi, Çalıkuşu Türkan Saylan’ın yanında hissettirir…

Benim için kendi alanlarında başarılı olmuş, ünlenmiş insanların, hangi alandan olursa olsunlar;  sanat, edebiyat, müzik, resim, heykel, sinema, tiyatro, spor, siyaset, aklıma gelen gelmeyen ne varsa artık…eğer onlar, duyarlılıklarıyla, yaşamlarıyla, davranışlarıyla örnek olamıyorlarsa, kibirli, megaloman, kendi çıkarları için çirkinleşebilen, yani kısaca kötücül bir kişiliğe sahipseler, benim için hiçbir kıymetleri yoktur onların…gerçekten iyi olanların, iyi olabilenlerin peşindeyim ben…

Küçükken saçlarını at kuyruğu şeklinde bağlamasından dolayı, babasının kendisine “At Kız” lakabıyla seslenmesini unutamayan ve her zaman sevgiyle anan Türkan Saylan’ın kendisine kulak verelim:
“Ne çok şey değişti dünyamızda, televizyon kültürü, ne tabuları bıraktı ne de erdemleri…Çocukluğumda, genç kızlığımda, canımı acıtan çok şeyler yaşadım, birçoğunu çoktan unuttum. Günümden, geldiğim noktadan, yaptıklarımdan çok hoşnutum. Yanlışlarımdan -ne çok olmuştur- hiç pişman değilim. Hala bir çocuk kadar meraklı ve coşkuluysam bunu, yaşadığım o karmaşık, çelişkilerle dolu çocukluğuma borçluyum sanırım.
Yaşamda tek düsturum, çocuklara, gençlere tavrım, bana acı veren davranışların tersini yapmak oldu, bu da, olabildiğince huzurlu, kendimle ve çevremle barışık bir yaşam sürmeme yol açtı. Sevginin erdem olduğunu bana çocukluğumun kuşları, kedileri, mektup arkadaşları, okuduğum kitaplar öğretti. Zenginliğin-fakirliğin insan olmada bir rol oynamadığını, insanların her kesimde acı çekebildiğini, iç dünyaların gerçek zenginliğin kaynağı olduğunu, Sütçü Ayşe Hanım’dan, Terzi Fofo’dan, Bahçıvan Zizo’dan öğrendim.
Doğası, denizi, insanları, bitkileri, hayvanları, yıldızlarıyla korkuları, sevinçleri, aşklarıyla dünyayı, evreni bir bütün olarak, varlığımızı, evrenin bir parçası olarak algılamayı bana çocukluğum öğretti.”

HAYATI 
Türkan Saylan ( 13 Aralık 1935-18 Mayıs 2009 ), Türk tıp doktoru, akademisyen, yazar, eğitimci ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucu genel başkanı olarak hayatını sürdürmüş, çok büyük bir değerimizdi. Cumhuriyet döneminin ilk müteahhitlerinden Fasih Galip Bey ve İsviçreli Lili Mina Raiman ( Leyla ) çiftinin beş çocuğunun en büyüğü olarak 13 Aralık 1935 yılında İstanbul’da doğdu.
Eğitimi:
Kandili İlkokulu ve Kandili Kız Lisesi’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra, İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitim aldı ve 1963 yılında mezun oldu. Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığı için SSK Nişantaşı Hastanesi’nde eğitim gördü ve ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermotoloji Anabilim Dalı’nda Başasistan olarak göreve başladı.
Saylan İngiltere ve Fransa’da aldığı eğitimlerle uzmanlık alanında kendisini geliştirdi. 1968 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermotoloji Anabilim Dalı’nda Başasistan olarak atanmasının ardından akademik kariyerine devam etti. 1973 Yılında doçent, 1977 yılında ise profesör ünvanını elde etti.
Kariyeri :
Özellikle cüzzam konusundaki çalışmalarıyla tanınan Türkan Saylan, lepra ( cüzzam ) konusunda ulusal ve uluslararası alanda önemli görevler üstlendi. 1976 yılında  lepra çalışmalarına başlamış ve Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfını kurmuştur. Bu alandaki başarıları, 1986’da Hindistan’da kendisine “Uluslararası Gandhi Ödülü”nü getirmiştir. Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusundaki danışmanlığını yapmış ve Uluslararası Lepra Birliği’nin kurucu üyesi ve başkan yardımcısı olmuştur. 
Türkan Saylan, akademik kariyerinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermotoloji Anabilim Dalı Başkanlığı ve Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü gibi önemli görevleri üstlenmiştir. Ayrıca Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni ( ÇYDD ) 1989 yılında kurarak Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek ve çağdaş eğitim yoluyla, çağdaş insanlara ulaşmak amacıyla faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşunu hayata geçirmiştir. 
Türkan Saylan, bir çok sivil toplum kuruluşunda görev almış ve ÇYDD’nin yanısıra Öğretim Üyeleri Derneği, Kandili Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı ( KANKEV ) ve Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’nın kurucusu ve başkanı olmuştur. Ayrıca, 2000 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından, Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu Üyeliğine, 2001 yılında Üniversitelerarası Kurul kontenjanından YÖK üyeliğine atanmış ve 2003-2004 yılları arasında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği yapmıştır.
Türkan Saylan, hem akademik başarıları hem de sivil toplum kuruluşlarındaki etkin rolleriyle Türkiye’nin önemli kadın figürlerinden biri olarak hafızalarda silinmez bir yer edinmiştir.
Çalışmaları ve üretkenliğiyle ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda ödülle taçlandırılmıştır.

“Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlanlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa, sönmeye hakkın yoktur. Işıyacaksın! Ölüme saniyeler kalmış olsa bile.”  …..Türkan Saylan….
                                    
Elinde taşıdığı çağdaşlığın, aydınlığın meşalesi bizlerde, emin ellerdedir ve o meşale hiçbir zaman sönmeyecektir.
Anısı önünde sonsuz saygıyla…

(Alıntılar; Cumhuriyetin Bireyi Olmak-Türkan Saylan/Cumhuriyet Kitapları, At Kız-Türkan Saylan/Cumhuriyet Kitapları)



Anahtar Kelimeler: TÜRKAN SAYLAN- ÇALIKUŞU