Son günlerde yoğun bir şekilde TCDD, TCDD Taşımacılık AŞ ve TÜRASAŞ'ın içinde bulunacağı bir yapılanmadan bahsedilir oldu.
Liyakati, adaleti öldürüp, kanun ve mevzuatları uygulamayıp, uygulanmasını engelleyip suçu çalışana, yöneticiye, sisteme, kurumlara yükleyerek kapatmaya doğru gidiyorlar. Kurum ve kuruluşları boğazına kadar siyasi kadrolar ve bürokratlar ile doldurur, yöneticiyi siyasilerin oyuncağı, sendikaların şamar oğlanı haline getirirseniz, devlet aklı ile oynarsanız; sürekli yeni sistemler, yeni dönüşümler, yeni yapılanmalar arar durursunuz.
Devlet dediğiniz organizasyonda denetimden uzak; faaliyet, karar, satın alma, atama, işe alma, işten çıkarma OLAMAZ. Yeni yapılanma için; hem %100 devlet malı tanımı yapacaksınız hem de hiç bir faaliyetini denetime tabi tutmayacaksınız. Yüksek maaşlar ile üst düzey yöneticileri siyasi olarak atayacak ama o yöneticilerin yaptığı işleri takip etmeyeceksiniz. Şimdi hiç olmazsa (son dönemde dikkate alinmasa da) Sayıştay denetimi var. Sümerbank, Demir Çelik fabrikası, şeker fabrikaları, tekel, MKE gibi kurumlarda yapılan hatalardan ders alınmamış.
TCDD ve TÜRASAŞ özelinde ise içerisinde imalat barındırsa da genel itibarı ile hizmet sektörüdür bu kurumlar. TÜRASAŞ ürün ve hizmet yelpazesi ile ülkemizde faaliyet alanı itibarı ile; kurumsallığı temsil etmektedir, kaliteyi temsil etmektedir. Ayrıca piyasa oluşturucu ve fiyat dengeleyici konumdadır. Pandemi döneminden kalma fahiş fiyatla maske satışı örneği daha yeni yaşandı. Bu kötü örnek çabuk unutulmuş gibi. Türasaş ve sahip olduğu 3 bölge müdürlüğü olmasa ülkede vagon üretim ve onarım fiyatlarının ne olacağı bilinemez. Konu ile alakalı zaten sınırlı sayıda özel sektör var iken devletin böyle riskler alması cidden düşürücü.
Devlet ve kamu idaresi; yap-boz, deneme-yanılma, kervan yolda dizilir mantığı ile yapılamaz. Devlet dediğimiz şahsi manevî; rasyonel politikalar, bilimsel yaklaşım ve liyakat esasına göre yönetilmek ister. Devlet yönetiminde; romantizm, ego ve fanteziye yer yoktur. Birilerinin hadi holdingleşelim demesiyle 150 yıllık kurum holding olamaz. Holdingleşen hayır kurumu Kızılay ve yöneticilerinin foyası da boyası da depremde açığa çıktı. Bizzat sahidiz ki Türasaş ve TCDD deprem zamanında bölgeye yardım yağdırdı, geçmiş yazılarımızdan Sivas Bölge Müdürlüğünün neler yaptığını "Ya devlet başa ya kuzgun leşe" başlığı ile haber yapmıştık. Allah muhafaza bir fekakette; holdingleşen TCDD ve TÜRASAŞ seferleri iptal edip para almadan kılı kıpırdamasa, sobaları para ile satsa, fay hatları riskli diye demiryollarını sökse, Anadolunun en ücra köşesindeki istasyonlarını kapatsa. Olmaz demeyin! Bu ülkede bu milletin bağrından çıkmış hayır kurumu deprem bölgesinde çadır sattı.
Son günlerde Sivas Bölge Müdürlüğü Boji Fabrikasının eleman alımı ile ilgili rol çalan, bu projedekilerin emeğini hiçe sayıp kendilerine siyasi rant sağlayanlardan; ortaya çıkıp; "holdingleşmeyi istemiyoruz ve engel olacağız" demelerini bekliyoruz. Bir öneri de Sayın Cumhurbaşkanımıza; biliyoruz ki her şey ile birebir ilgilenip kararlar alınması çok zor. Bazı projelerin hayata geçirilmesi sırasında danışmanlar ve danışmanları etkileyen bir takım çıkar gruplarının olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncemizi destekleyen bir çok değişiklik yapıldı kamu idarelerinde. Çok basit bir örnek; Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat önüne gelen yeniden yapılanma projesini inceleyebilseydi TÜRASAŞ yapılanmasına itiraz eder onay vermezdi. Benzer sonuç umut ederiz holding dedikodusunda yaşanmaz. Bizzat ilgilendiğinde bu konuyu açılmamak üzere kapatacağını düşünüyoruz.