Tarih: 14.03.2023 09:13

TARİHİ EZİYET

Facebook Twitter Linked-in

Şehrin tarihi yapısı ve dokusu yapılan restorasyon adıyla başlanılan ancak neredeyse tüm çalışmaların rekontrüksiyona dönüştürüldüğü bununla birlikte yine tarihi eserlerin çevresindeki imar rantlarına göz yumulduğu net bir şekilde görünmekte.

İlimizin görkemli tarihi yapıları restorasyon adıyla yapılan çalışmalarla aslından uzak yenilemelerle kime neye göre yapıldığı belli olmayan bu çalışmaların kontrollerden nasıl geçtiği, kurumların neden yanlış yapılan çalışmalara dur demediği Mimarlar Odası ve Anıtlar kurulu gibi kurumların neden başını kuma gömdüğü, savcıların yapılan bu çalışmalara neden müdehale etmediği, yapılan ihalelerle bitirilen işlerde yapılan çalışmalar sürecinde ne kadar sözleşmelere aykırı olduğu herkes tarafından görünürken görmesi gerekenlerin görmemesi hayretle karşılanıyor.

Tarihi yapıların hem aslı ile alakasız restorasyon adı altındaki yenileme çalışmaları hem de kullanılan malzemelerden kaynaklı olarak kısa süre içerisinde yıpranmaları ve tarihi eserlerin kendilerine zarar verecek konuma gelmiş olması karşısında özellikle Mimarlar odalası ile Anıtlar kurulu tarafından sessizlikle karşılanmasına kamuoyu tepki gösteriyor.

Yapılan restorasyon çalışmalarında kullanılacak olan malzemelerinin aslı ile birebir aynı olması gerekirken günümüzde tarihi yapılarda tuğlanın dahi restorasyon çalışmalarında kullanıldığı olmayan bölümlerin aslında varmış gibi ekleniyor olması yapılan uygulamaların sağlıksız ve kaliteli malzeme ile yapılmadığı için kısa süre sonrasında dökülme, yıkılmaların olduğu açık olarak görünmekte.

Bununla birlikte yine tarihi yapıların etrafındaki yapılaşmalara müsaade edilmesi de yine içler acısı olarak nitelendirilmekte.

STK’ları  ve kurumların artık siyasi araç olarak kullanıldığı bu süreçte özellikle geçmişimizi, ata miraslarımızın korunmasında önemli rol oynaması gereken Anıtlar kurulu üyelerinin siyasetten uzak ve siyasi baskılar karşısında dik durabilecek üyelerden seçilmesi gerekmekte. Yapılan hataların ve özellikle bilinçli yapılan yanlışların hesaplarının sorulması elzem.

Yine bir sivil toplum kuruluşu olarak görev yapması gereken Mimarlar Odasının da hem siyasetin hem de şahsi ticari menfaatlerin göbeğinde olmaması gereken bir kurum olması gerekmekte.

Tüm tarihi yapılarda sürekli restorasyon rezaletlerinin yaşandığı ilimizde 2009 yıllarında restorasyonu yapılan ve gazetemizde haberi yer alan 1271 yılı Selçuklu mirası olan Çifte Minareli Medresenin restorasyonunda da sorunlar baş göstermeye başladı.

800 Yıldır ayakta duran bu görkemli ata mirasının yapılan restorasyon sonrasında şerefelerinde çatlaklar oluşması karşısında hem yetkili kurumların acilen çalışma başlatması hem de Mimarlar Odası ve Anıtlar kurulunun konuya el atması beklenmekte.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —