2 Mayıs günü Recep Tayyip Erdoğan ile Özgür Özel’in görüşmesini hatırlarsınız. Görüşmede uzlaşma eğilimi olduğunu biliyoruz zira görüşme sonrası ekonomik iyileştirmelerden, cezaevinden bulunan Kava ile ilgili sözlerden, ortalıkta gezinen yumuşama sözleri Yapılan bu ziyaretlerden çıkan genel mesajın; ‘biz iktidarken siz bize dokunmayın. Siz de iktidar olduğunuzda aynı saltanatı sürdüğünüzde biz de size dokunmayacağız’ olduğunu düşünüyorum. Sanırım 2006 yılıydı. Ülkemizdeki ata tohumlarını yasaklaması, İsrail’in kanserli tohumlarının bu ülke vatandaşlarına dayatılıp çığ gibi yükselen kanser hastalığını yayarak İsrail’in hazırladığı kanser ilaçlarına toplumu mahkum edenlerle nasıl bir yumuşama merak ediyorum. Üstelik yerli-milli ata tohumlarını kullananlar psikolojik baskıyla insanları sağlıklı tohumdan yasaklamalar dahi bütün devlet imkanlarını kullanarak toplumu özünden kopararak çaresizce kanser ilaçlarını kullandıranlarla nasıl bir yumuşama merak ediyorum. Şimdi de yok yerli tohumun geri dönülmesi gerekir. Ata tohumu en sağlıklı tohum denilmeye başlandı. Peki kanserden ölen insanlarla kim hesap verecek gerçi alıştık allah bizi affetsin dedik mi tamam; bütün günahlarımızdan arınırız! Peki hiç hakkı olmadan memur, müdür, rektör, dekan olan ve bu makamlara geldikten sonra eşlerini, çocuklarını sınavsız olarak devlette kadrolaşantıranlarla, bu kurumlara atananların bu kurumlara verdikleri zararla nasıl bir yumuşama olacak? Buralar sizlerin babalarınızın çiftliği değil. Bir de bu kurumların tamamına atanan müdürlerin memurların yüzde doksan beşi Türkiye Cumhuriyetine savaş açan cemaatçılardan oluştu bunu da cümle alem bilir. O zaman biz bu cemaati koruduk kolladık bu kurumları yok ettik ama bizi affedin şimdi biraz yumuşadık diyebilirler mi merak ediyorum.Peki bu cemaatlere bütün devet imkanlarını sunmak hiçbir işi olmayanların milyar dolar servetlerinin sorgulanması olacak mı bu yumuşamada merak ediyorum. Şimdi bu milyar dolarlar araşırılmak yerine küçük esnafın ibanına göz diktiler. Bir esnafın hesabına onlıne 20 lira yatarsa KDVsini alalım diyor bu nasıl bir akıl nasıl bir yumuşama merak ediyorum. Ergenekon Balyoz davasını hatırladıkça insanların ne kadar zalim, haksız, adaletsiz, vicdansız olabileceğinin sınırsızlığını hatırlıyorum. Hatırlıyoruz değil mi Ümraniye’de bir atıl gecekondunun bahçesine devlet adamları kendi elleriyle bombalar yerleştirip Türkiye Cumhuriyetinin askerine kumpas planı da başlamış oldu. Assubaylardan genel kurmay başkanına kadar iftiralarla sahte belgelerle sahte yazılar, videolarla yüzde doksanını cezaevlerine attılar. Ergenekonun kasası dedikleri adamın parasızlıktan cenazesini belediye defnetti. Bir çoğu belli yaşüstü olduklarından cezaevlerinde öldüler. Tutuklananların bir çoğu cezaevinde kanser oldu; anne babalarının cenazelerine katılamadı, çocukları öldü ve cenazelerine katılamadılar. Daha sonra devlet büyüklerimiz çıkıp kusura bakmayın biz sizi yok etmek için kumpas kurduk. Bunların hepsini biz cemaatlerle kurguladık. Şimdi de cemaatten kurban paraları özel yurtlar ve özel okullar konusunda ters düştük koltuklarımızı kaybetmemek, rantlardan elini çekmemek için yumuşatıyoruz diyorlar. Allah bizi affetsin dersiniz bu kadar kolay. Peki milletin malını, canını emanet ettiği sadece bildiğimiz dört bakanı bunların götürdükleri paralar, milyon dolarlık saatler; Reza Zarrab’lardan tutun denetlenmeyip yurt dışına kaçırılan altın madenleri som altınlar, antikalar ülkeye bakan eliyle yerleşen esrar eroin baronları. Daha sayayım mı bunlarla nasıl bir yumuşama olacak merak ediyorum. Bu esrarcı- eroinlerin ülkeye verdikleri zararlar yok olan çocuklar... Bunlardan haberdar olup birlikte çalışan memurlar. Bunlarla nasıl bir yumuşama olacak merak ediyorum. Peki bizim çocuklarımızdan yaşça küçük olanların bile ettikleri servetleri yurt dışındaki yurtları, yine yurt dışında yüzlerce şirketleri, gemi filoları valla saymakla yorulduğum servetleriyle nasıl bir yumuşama olacak. Yani diyorsunuz ki yarın sizin çocuklarınızda bunları yapar biz de size ses çıkarmayacağız. Alttaki kalanın canı çıksın. Peki il ve ilçe başkanı olup KPSS problemi olmadan hakim savcı olanlar sınavda seksen doksan alıp partili değil diye sözlü de atanamayan hakları yenilen intihar eden öğretmenler varken nasıl bir yumuşama politikası yürütülecek merak ediyorum. Allah bizi affetsin demekle olacak mı? Yumuşamaya devam edin. 21. yy da vatandaşın %25inin sosyal yardımlara, muhtaç edip milyon dolarlık araçları kiralama, zevkinden mahrum olmayanlarla nasıl bir yumuşama merak ediyorum. Bu yumuşama olduğunda bu ülkeyi bu hale getirenler; “bir yüzüğümüzle geldik böyle gidiyoruz biraz da bu zamana dek mağdur ettiğimiz insanlar lüks yaşasınlar” diyebilecekler mi? Bu nasıl bir yumuşama olacak merak ediyorum. Dediğim gibi siz bize dokunmayın biz de size o zaman anlaşmaları çıkabilir kapalı kapıların aralarından. Peki birine milyon dolarlarca para verilip medyanın tamamına yakınını satın aldırdılar. Devletten alınan bu paranın kuruşu geri ödenmedi. Bu yumuşamada bunu ödeyip bir yanlış yaptık halktan aldığımız vergilerle yürüttüğümüz TRT’yi kendi çıkarlarımız doğrultusunda kullandık. Biz ne kadar kendi çıkarlarımızda kullandıysak siz de kullanabilirsiniz denilebilecek mi merak ediyorum. İhanet ettiğimiz doğaya bu madenlerden yeraltı kaynaklarından elimizi çekiyoruz, orman yakıp yerine inşa ettiğimiz otelleri, villaları devletimize bağışlıyoruz. Çünkü bu bizim hakkımız değildi artık politikamızı yumuşattık diyebiliyor musunuz? Muhalefetin vekili de ben başkasının yerine eşimin kadrosunu halletim haksızca bundan özür dileyecek mi merak ediyorum yoksa anlaşma belli; siz bize dokunmayın biz size. CHP de bu devleti kuran parti olarak kendi iktidarını kurabilmek, en çıplak gözle görülen yolsuzluk, ele geçmiş belediyelerdeki borçlanma, mülakat, emekliler, atanmayan öğretmenler, gençler, kadınları kendi saflarına çekmeye çalışıyor ve Sermaye gruplarına “AKP’nin maskesi düştü bu geminin başına ben geçmezsem her şey altüst olur derdinde.Bu geminin kaptanları kimi zaman masalar kurarak sağa, kimi zaman ekmek, mücadele, reform diyerek sola doğru dümen kırdı. Söylemleri sağa da kaysa, sola da kaysa biz emeği ile geçinenlerin hayatında değişen hiç bir şey değişmiyor. Ne diyorduk siz bize dokunmayın biz size.