Türkiye siyaseti bir garip oldu. Kimin eli kimin cebinde belli değil. İç siyasette at izi it izine karıştı. Seksen yıllar ideolojik kavgaları, Okular, eylem alanın üsleri gibiydi. Devrimci – Marksistler ile Milliyetçi- ülkücü gruplar arasında, önceleri tartışma, itişme ve kavgalar, sonrasında ise silahlı çatışmalar, nokta ve kitlesel eylem tarzlarına dönüşmüştü.
Ailemiz Kafkasya muhacirinden olup, Acıyurt köyüydü. 93 harbi sonrası Osmanlı topraklarına geçerek, Osmanlılara zor zamanlarında milis güç olmuş, Rus cephelerine gerilla saldırılarına bulunmuş, birçok savaşan askerlerin cesaret edemeyeceği şekilde yakın kılıç ve mavzerleri ile Moskof cephesine vuruş yapmışlar. Yani köyün geçmişinde silah, savaş ve direnme, vatan savunması için yeterli olan milliyetçi bir ruh, mücadele potansiyeli mevcuttu.
Köy halkı, iç siyasete duyarlı, gelişmeleri yakından izlemek isterlerdi. Birçok insan ne bekliyor ve neyi merak ediyor diye hep düşünmüştüm. Acıyut yıllar önce,1960 yılları Demokrat Parti ile tanışmış ve aile büyüklerinden Mahir TÜRKAY vekil olmuş, kısa süren milletvekilliği, yakalandığı amansız hastalık nedeniyle son bulmuş ve vefat etmişti.
Yıl 1965 olmuş, yine aile büyüklerinden Tahsin TÜRKAY Adalet Partisinden Sivas milletvekili olmuş, 1980 yılına kadar, kesintili olarak devam etmişti.12 Eylül ihtilalı oluncaya kadar, kendisiyle üç- beş defa kuzenlerimle birlikte karşılaşmış ve tanışmıştım. Yani Politika öykümüzün derinliği vardı. İhtilal ordu tarafından yapılmış, her türlü hakları aysıya alınmıştı. Başka illerde olanların bazıları memleketine dönüştü. Tahsin beyde Sivas’a dönmüştü. Evren diktatörlüğü ve zulmü o yılda alile mensuplarını derdest etmek istemişti. Ülkü Yolu Derneği Başkanı Ali TÜRKAY , Adan TÜRKAY 1976’dan itibaren ocak yönetimleri içinde görev yapmıştı. Şahsım 1977 yılı sanıyorum son zamanı olsa gerek, 1978 Sivas olaylarına kadar ocak yönetiminde bulundum, orta öğretim başkanlığını gayri resmi olarak yaptım. Haydar TÜRKAY, Cevat TÜRKAY, sonraları Alperen Ocakları Genel Başkanı olan Yüksel TÜRKAY . Lise ve fakülte başkanlığı yapmışlardı. Yine Ülger ailesinden Muhammet ÜLGER, kongre lisesi ve ilahiyat fakültesi başkanlığı yaptı, aynı aileden Fikret Ülger. Orhan KAYA Ticaret Başkanlığı yaptılar. Erdemli sülalesinden Nizamettin Erdemli, Sönmez ailesinden Gültekin Sönmez, , Gültekin ailesinden rahmeti İzzet Gültekin, tutuklananlar arsındaydı. Adı geçen isimlerin hemen hepsi, sorgu, gözaltı, tutukluluk, hapis gibi süreçlerden yüzlerinin akıyla çıktılar. Deyim yerinde olursa rüzgâr gibi geçtiler.
Demem o ki, Köyün % 50’sinden fazlası MHP yanlısı olmuş, köy bireyleri, Türkeş’e biat etmişti. Köyden vekil olmasına karşı, bizler MHP’nin müfrit ve yılmaz mensupları olmuş, Türk milletinin bekası, ilelebet payidar olması için gönüllü olarak çileye talip olmuştuk.
O günden bugüne çok sular aktı, en büyük zalim olana zaman değişti, değiştikçe başkalaştı, öyle eskisi gibi dava, kavga, ülkü, beka, çıkarsız ideoloji ve siyaset ırmağı artık akmaz oldu. Yosun tutmuş derelere döndü, her şey paraya, çıkara tahvil edildi.
Paran varsa adamsın, bitmez tükenmez dostların olur. Yoksa yandı keten gülüm helva. Siyaset yıllarında pek çok tanıdıklar, sorarlardı, neden Adalet Partisi değil de MHP ve TÜRKEŞ derlerdi, gidin AP’ye akrabanız var nasıl olsa istediğinizi yapar, istediğinizi alısınız. Yapmadık, kimseyi dinlemedik, bizim için dava ön planda gelirdi. İdeolojiye bağlılık ve sadakat, sır saklama, örgüt disiplini, teşkilatın birlik ve beraberliği, parti için gece ve gündüz her türlü çalışma, çile meşakkat, kötü muamele, küfür, dayak, zulüm ve işkence göze aldığımız umdelerdi. Ve bu uğurda ülkücü camia çok ağır bedeller ödediler. Bugün siyaset yapanlara bakınca, siyasette olan nefretim her gün biraz daha artıyor. Eski siyaset kolpacı değildi, kimi menfaat temin eden bireysel kişiler vardı. Her devirde olması mukadder önlenemez durumdur. Ancak son yirmi yıllık süreç çıkar, menfaat, resmi ve gayri resmi harcamalar, kurumsal hale geldi. İddia edilen rakamlar astronomik düzeyde, akıl ve mantık alır gibi değil.
Öyle iddialar ayyuka çıkıyor. Eyvah, kimlere kaldı bu memleketin vatandaşları diye esef ediyoruz. Mafya-Ticaret ve Siyaset üçgeni içinde 360 derece girift ilişkiler ağı oluştu diye feveran ediyor pek çok insan. Ne olacak bu memleketin hali, seçimler var önümüzde, yine aynı bildik ekipler iş başında alacaklar. Ve Türkiye, bitmeyen sorunlarla, iç ve dış politikada enerjisini feda edecek. Son söz olarak ne milliyetçilik ruhu, ne de din duygusunun inanç ve ikna pozisyonunda yeterli güveni oluşturması mümkün gözükmüyor. Dün ve Bugün milletin, aş, iş, yokluk ve yoksulluk, adaletsiz özel ve kamu harcamaları zordu, gelecekte de iki misli daha zorlaşacaktır. Yüce Allah neye layıksanız onunla yönetilirsiniz demiş. Şaşmaz hüküm karşısında şapka çıkartırız ancak. Şahsi kısa bir anakdor vermek istedim. Kalın sağlıcakla.