Sivas’ın Kaderi, Cemaatler her makam sahibine bir cadde ismi verme yalakalığı

Sivas’ın Kaderi, Cemaatler her makam sahibine bir cadde ismi verme yalakalığı

Sivas’ın toplumsal yapısı cemaatlerin gölgesinde şekillendi, şehir kendine ait bağımsız bir sosyalleşme çizgisi geliştiremedi.

Sivas, Anadolu’nun kalbinde, tarih boyunca devlet adamlarına, âlimlere, sanatçılara ev sahipliği yapmış köklü bir şehir. Ancak son 40-50 yılda yaşanan gelişmeler, bu büyük şehri potansiyelinden uzaklaştırmış, dar çıkar çevrelerinin, cemaatlerin ve zayıf siyasetin gölgesine mahkûm etmiştir.

Cemaatlerin Gölgesi

1978 olaylarından sonra gündeme gelen Alevi-Sünni gerilimi, aslında cemaatlerin önünü açan bir zemin oldu. Bu tabloyu daha da katmerleyen gelişme ise 2 Temmuz 1993 Madımak faciası idi. O kara gün, sadece canlarımızı yakmakla kalmadı; aynı zamanda cemaatlerin “bizden olan – bizden olmayan” ayrımı üzerinden şehirde daha güçlü bir zemin bulmalarına yol açtı.

FETÖ’den Menzil’e, Süleymancısından Nakşibendî’sine kadar onlarca cemaat Sivas’a kök saldı. Önde gelenleri Sivaslı değildi; ama mahallelerde kadın-erkek ayrı sohbetlerle,  zikir çekerek vesair hayır yardımlarıyla, otobüslerle Adıyaman ,menzil , gibi her birini ziyaretler gizli kapaklı yapılanmalarıyla şehri kuşattılar.

Elbette içlerinde samimi dindarlar vardı. Ancak önemli bir kısmı dini kisve altında ahlaki yozlaşmayı gizledi, hayır işlerinden komisyon aldı, beleşçiliği sistem haline getirdi. Daha da önemlisi, bu cemaatlerin müritleri Sivas’ın siyasi ve ticari  kaderine yön vermeye başladı,kimin nerden alışveriş yapmasından tutun da Seçimlerde hangi adayı aday ettirecek ve destekleyeceklerini onlar belirledi. Topluma “din satıcılığı” yapan bu grupların kendi çocukları ise Avrupa ve Amerika’da ve Türk devletlerinde özel okullarda eğitim gördü. Ve ülkemizde en üst kurumlara kadar geldiler Yani halka kadercilik ve tevekkül telkin edenler, kendi evlatlarını modern dünyanın imkânlarıyla donattı.

Sonuçta Sivas’ın toplumsal yapısı cemaatlerin gölgesinde şekillendi, şehir kendine ait bağımsız bir sosyalleşme çizgisi geliştiremedi.

Göç ve Sosyal Dönüşüm

Aynı dönemde göç dalgaları Sivas’ı kökten değiştirdi. Köylerinden geçinemeyenler şehre aktı, Almanya işçi göçü ile binlerce Sivaslı Avrupa’ya taşındı. Ekonomisi güçlü olanlar İstanbul ve Ankara gibi metropollere gitti. Sivas’ta kalanlar ise yokluk içinde kaderciliğe sarıldı, cemaatlerin söylemleriyle avundu.almanya ve yurt dışına gidenler 1980 1990 dönemlerinde kurulan ortak şirketlerle aynı Sivas’ın örümcek ayı liderliklerinde kandırıldılar işte kimi yimpaş mağduru kimi demircelik mağduru kimi döksat mağduru kimi sidaş mağduru olarak paralarını kaybetti ve yurt dışı kazançlarını konut haricinde İzmir ve Antalya tarafında degelendirmek zorunda kaldı ve Sivas’tan umutlarını kestiler sırf 10ile 15 gün ata dede mezarlarını ziyaret ederek sivaslı olmanın mecburiyeti olarak gelmek zorunda hissediyorlar ve Allah ragzı olsun Yinede hak etmesek te geliyorlar

Siyaset ve Medya

Cemaatler sadece sosyal hayatı değil, siyaseti de şekillendirdi. Yerel ve genel seçimlerde kimin kazanacağı çoğu zaman onların pazarlık masasında belirlendi. “Kargayı şahan, köpeği kurt, eşeği aslan” gibi tanıtıp toplumu yönlendirdiler.

Medya da seçim dönemlerinde onlara teslim oldu. Adayların tek doğru görünen yanı, ilanlarda kullanılan kırpılmış, makyajlanmış fotoğraflarıydı.

Kaybolan Kurumlar ve Sanayi

Onlarca yıl bakan ve milletvekili çıkarmasına rağmen Sivas, devlet kurumlarını elinde tutamadı.
• Devlet Malzeme Ofisi Kayseri’ye,
• Dikimevi İstanbul’a,
• Karayolları bölge müdürlükleri benzeri müdürlükler Malatya ve Kayseri’ye,
• TÜDEMSAŞ Eskişehir’e deki türeşaş a baglandı .

Organize Sanayi Bölgesi’nde yalnızca 30 fabrika üretim yaparken, geri kalan 90 fabrika arsası gıda ve inşaat depolarına dönüştü. Bugün “yeni nuri Demirağ organize sanayide 20 firma gerçekten geldi kurdu çalışıyor fakat OSB yatırımı” diye anlatılan birçok yer, arsayı rant kapısı yapanların elinde kaldı.

İsmet Yılmaz Dönemi

Sivas’ın en uzun süre bakanlık yapmış ismi İsmet Yılmaz’dır. Ancak icraatlarına bakıldığında, şehrin kazandığından çok kaybettiği açıktır.
• Milli Eğitim Bakanı iken başlattığı Öğretmenevi 15 yıldır bitmemiştir.
• Buna rağmen valilik ve pek çok kurum onun atadığı kadrolarla doldurulmuştur.
• Kurumlar başka illere taşınırken Sivas      sessiz kalmıştır.

Bütün bunlara rağmen şehrin en önemli bulvarlarından birine onun adı verilmiştir: İsmet Yılmaz Bulvarı.

Bir Cadde Adı, Bir Şehrin Hafızası

Cadde isimleri bir tabeladan ibaret değildir; bir şehrin hafızasıdır. Sivas’ın Milli Mücadele’deki rolü, yetiştirdiği ilim insanları, şairleri, sanatçıları vardır. Tarihi bu kadar zengin bir şehirde, en önemli bulvarlardan birinin tartışmalı icraatlara imza atmış bir siyasetçinin adıyla anılması doğru değildir.

İsmet Yılmaz Bulvarı’nın adı değiştirilerek, Sivas’ın tarihine ışık tutan bir isimle yaşatılması gerekir. Bu, şehre saygının ve tarihe vefanın gereğidir.

Sessiz Çığlık
Sivas’ın geleceği, cemaatlerin gölgesinden, çıkar gruplarının rantından ve makamlarını miras gibi evlatlarına bırakan Sivas’ın görünmeyen idarecilerinden kurtulduğu gün şekillenecektir.

Biz bu şehirde doğduk, burada yaşıyoruz ve burada öleceğiz. Sivas dışında mülkümüz, toprağımız yok. Arzumuz basit: Daha modern, daha yaşanabilir, daha adil bir Sivas.

velhasıl, Sivas’ın sessiz çığlığı, ancak kolektif bir iradeyle duyulabilir. Ya örümcek ağı ile yine kapatılacağız ya da kendi irademizle bu şehri ayağa kaldıracağız.

Selam ve sevgilerle…
Gelecek hafta görüşmek üzere, hoşça kalın.