Tahmin ediyorum ki sizlerde en az benim kadar bazı makam sahibi başkanların; zorla oraya oturtulmuş edalarında, lütfedilmişler pozlarında, bahsetmişler havasında, bizler için nelerini feda etmişlerde haberimiz yokmuş serzenişleriyle oluşturdukları psikolojik iklimin dayanılmaz ağırlığını çekmekteyiz.
Ömer Seyfettin?in ?DİYET? hikayesindeki kahraman gibi davranıp ?AL ATINI NE YAPAYIM (!) TIMARINI? diyeceğiz de lakin, ortada alınmış ne AT var ne de hizmet?
Kendilerinin yakın çevrelerine sağladıkları imkanları kast ediyorlarsa eğer, bunu onların yüzüne söylemeliler?
Diyelim? İddiamızı her zaman ki gibi gerekçelendirelim, eski tabirle müşahhas, popüler anlatımla da somutlaştıralım.
***
Ele dolayacağımız muhterem başkanlardan önce Belediye ile başlayalım.
Sayın Başkan yakınlarda yerel tv?de yapılan programda ?Haziran ayında oğlumun düğününü yapacağım şu anda da (Mayıs ayının daha başı) dışarıdan misafirlerinin geldiğini, Belediye?deki çalışmalar yüzünden bunlarla ilgilenemediğini? kendi ağzından yüzümüze karşı söyledi.
Aldı mı şimdi; bizi bir tasa!!!
Yaşadığımız bu durumun mahcubiyetiyle kendi kendime,
Acep dedim; dizi ? film ? romanlardan bellediğimiz kadarıyla 19. Yüzyıldan önceki sultanların düğünü gibi bir merasim mi tertip edilmesi lazım ki aylar öncesinden (ulaklar tiz haber sala; kırım ? karaman ? diyarbekir ? Rumeli beylerine) durumumu var diye de düşünmedim değil?
Modernliği dahi geçip POSTMODERN diye adlandırılan bu dönemde, modası bugünlerde geçse de , FRENK usulü komparsitalı baloları protesto etmek için, atam yadigarı törenleri ihya etmek fikrine bizden ?çepik çalma? düşer de , amma velakin iletişimin, ulaşımın uzay hızında olduğu bu devirde de fazla otantik olmaz mı?
***
İkinci Başkan birinci gibi gelenekçi olmayan postmoderninde ötesinde POST KAPİTALİST, Ticaret Odası?nın yeniden seçilen eski sakini, Osman Yıldırım?
Kendilerinin otomobil meraklısı olduğunu söylemlerinden tahmin ettiğimiz üzere; kendisi eski, ekibi yeni durumuna ?Sandık motor? tabiriyle başlayalım.
60?lı 70?li yıllarda arabanın pek kıymetli olduğu bu dönemlerde otomobiliyle arasında platonik (mekanik de olabilir) aşk kuran zenginler (metal seviciler) kasayı aynen koruyup motoru komple değişirlerdi. Buna da şişinerek ?Sandık Motor? derlerdi.
Efendi; 10 yıl önce Türkiye?de sadece 6 tane olan arabaya sahip olduğunu tv?lerde defalarca söylerken başkanlığına eşinin izin vermediğini ve bu süreçte 500 Milyon dolar kaybettiğini bu da yüzümüze karşı söyledi.
Bre mübarek; (!) 2,5 tonluk, 8 silindirli. 5000 cc?lik bir Amerikan kütlesinin zaten; statüyü arabada bulmuş, koskoca ülkede 6 tane alıcısı çıkmış. Eğer ölçüsü buysa; bedeli 25-30 bin dolar olan bir arabayla neyi vurguluyorsun?
Ölçün 12 yıllık servetinse eğer, 500 Milyon doları oda başkanlığı yüzünden kaybettiysen, seni oraya zorla mı oturttular?
***
Son Başkan da AKP İl Başkanı;
Beyefendi geçtiğimiz hafta şehrin önemli kavşaklarında ve yoğun kaldırımlarında bilboardlar aracılığı ile kendisinin ve annesinin pozuyla tüm annelerin gününü kutladı.
Pek mütehassıs olduk!!! Lakin duygulanamadık?
Belediye Başkan aday adaylığı ilan edilen bu şahsın yaptığı PR çalışması genel merkezce planlanmışsa diyeceğimiz yoktur.
Değilse, o zaman sormak gerekir; Sivas?a göne pahalı olacak bu reklam projesinin bedelini kendisi mi ödedi, partisi mi ödedi ya da birileri mi ödedi (Bedel-i mukabili) ?
İkinci konu; Genel Başkanları vari bu tür reklamların. Tabandaki halk da nasıl bir tepki doğuracağı hesaplandı mı?
Zira bu halk ?Kral?ını sever ama krallığı ve taklidini asla?
***
Sanki özel hayata dair yazmış gibi bir sıkıntı içinde olsam da, yukarı da cereyan eden olaylar basın ? tv ve bilboardlarda tüm halkın gözü önünde vuku bulmuştur.
Halka ?İane bahşetmişler? havasındaki bu söylemlerinde kendi özellerini bu kadar sergilemeleri konuyu tartışılır hale getirmiştir.
Seçilmişler; zamanlarını ve kafalarını hizmet amaçlı icraat için kullansalar, koltuğun kendilerine vehmettiği megaloman davranışlara zaman bulamazlar derken, biz de sergilenen bu yavanlıklar karşısında
?ALLAH?IM AKLIMIZA MUKAYYET OL? Diyelim.