Silinmeyen Hatıra

Silinmeyen Hatıra

Sabah olduğunda Buse erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştı. Ahmet Beyi uyandırmak için odasına gitti. Ahmet Beyin öğlede doktoruna randevusu vardı. Kahvaltısını yapıp doktora gitmek için evden çıktı. Doktorunun bulunduğu özel hastane, evine 10 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Mağaza vitrinlerini bakarak, doktora gitti Doktorla samimiyeti vardı. Hastaneye girdiğinde bulunduğu kata çıkıp kapıyı çalıp, doktorun odasına içeri girdiğinde;

Doktor:‘ Hoş geldiniz Ahmet Bey, buyurun şöyle; oturun başınıza gelenleri duydum, çok üzüldüm, başınız sağ olsun, neredeydiniz? Yoktunuz, sizi buraya hangi rüzgâr attı.

Ahmet Bey:‘ Eşimin ölümünden sonra İstanbul’da duramadım, kaçtım Didim Akbükteydim.

Rahatsız olmasaydım gelmezdim de…1 ay içinde sırtıma 2 kez bıçak saplanır gibi dayanılmayacak ağrılar, sol kolumda da uyuşma oluyor ‘

Doktor : ‘ Buyurun şöyle uzanın, gömleğinizin düğmelerini açın, atletinizi sıyırın Ahmet Bey ultrasonla bakayım… Nefesinizde daralma oluyor mu?

Ahmet Bey: ‘ Bazen oluyor ama yorgunluktan diye düşünüyorum fazla bunu, ciddiye almadım’

Doktor :‘Ekran da kalbinizin boyutunda büyüme gözüküyor. Kapakçıkların durumu da iyi görünüyor, siz EKG nizi çektirin, kan tahlili yapalım, tansiyonunuzu ölçtürelim sonuçlara   göre konuşalım, yan odada ekg nizi çektirebilirsiniz, aşağı kata da inin kan alma odasında, hemşire hanım, kanınızı alsın, inmişken tansiyonunuza baksın. Kan sonuçları 30  dakika  içinde çıkar, gelirsiniz yanıma’

Ahmet Bey, ekg yerinde sıra olduğundan sıra numarası alıp, önce aşağı kata kan vermek, tansiyon ölçtürmek için indi, sonrada ekg sini çektirmek için bekledi, ekg sonucunu, kan  tahlili sonucu, tansiyon ölçümü yazılı kâğıdı aldıktan sonra doktorun odasından diğer hastanın çıkmasını bekleyip, doktorun odasına girdi.


Doktor :’ Ahmet Bey, ekg nizi inceledim, kalp ritminiz normal gözükmüyor, tansiyonunuz yüksek, kan tahlili sonucunuzda da kalp krizi geçirme oranını gösteren troponin değerinizin seviyesi yüksek, size anjiyo yapmamız lazım.’ Yarın, sabah erkenden yapalım sizin için uygunsa

Ahmet Bey, yarın sabah için randevu almıştı, kardeşini arayıp, hastaneden yeni çıktığını eve geleceğini söyledi. Eve vardığında öğle ortasıydı, Kardeşi, hastanede neler yapıldığını sordu, Ahmet Beyde ekg çekildiğini, tansiyon ölçüldüğünü, kan tahlili yapıldığını,  işlemleri  sırasıyla, anlattı, yarın sabah anjiyo yapılacağını söyledi. Dinlenmek için odasına çekildi, yatağına yatmadan önce İstanbul’a geldiğinden beri şirketi aramamıştı Şirkette kendisini bekleyenleri, bilgilendirsin diye sekreterini aradı, kendisiyle ilgili bilgi verdi.

Sabah kardeşiyle beraber hastaneye gittiğinde, Ahmet Bey’i sedyeyle işlemin yapılacağı odaya götürülürken, kardeşi Buse dışarda bekledi. İşlem kasıktan girilip, kapalı damarları baloncuk yöntemiyle açılmaya çalışıldı,20 dakikalık işlemden sonra odaya götürülüp, kanaması durana kadar hastanede kaldı. Doktoru yanına gelip, kendisini nasıl  hissettiğini sorup reçeteyi verip; ilaçları düzenli kullanmasını istedi; haftaya kontrole gelmesini söyledikten sonra, taburcu edildiğinde 2-3 gün evinde dinlenmişti, kendini iyi hissediyordu. Şirketi arayıp, sekreterinden yakın bir tarihe toplantı, ayarlanmasını istedi. Sekreteri de 2 gün sonrasının boş olduğunu söyleyip, randevuyu ayarladı. Randevu gününe  kadar  kardeşiyle evde vakit geçirdi

Toplantı günü, şirkete gittiğinde Ahmet Bey’i gören, herkes çok sevindi, Ahmet Bey, şirkette çok sevilen biriydi; evlenen borca girene, çocuğu üniversite okuyan kısaca herkese yardımı dokunmuştu, kimseye patronluk taslamayan, babacan, iyi yürekli insandı. Toplantının yapılacağı, salonun kapısında Serdar Bey,  karşıladı, birlikte içeri geçip, yerlerine oturdular.  İlk sözü sunum yapmak için alan

Serdar Bey : ‘Ülkemiz zorlu bir süreçten geçiyor bu durum maalesef ekonomiye de yansıyor, halkın alım gücündeki düşüş, şirketimizin üretiminde gider olan; artan işçi  maliyetleri,  elektrik fiyatları, hammadde fiyat artışı gibi giderler şirketimizin bilançosunu, ödemeler dengesini zorluyor. Borçlanma, işçi çıkarma, şirkete ortak bulmak gerekebilir. Gelir, gider,  kar, zarar oranları sizlerin önünüzdeki dosyada hepsi detaylı olarak yazmaktadır. Bu gün burada hangi önlemleri alacağımızı, şirketimizin bu darboğazdan nasıl çıkaracağımızı görüşeceğiz. Toplantıdakiler, borçlanma, işçi çıkarma, şirkete ortak bulma, üretime ara vermeyi üzerinde tartışırken

Ahmet Bey: ‘Ürünlerin boyutlarını, gramajlarını düşürüp, sattığımız fiyattan satmaya devam edileceğiz, üretime ara vermek yerine tam tersine üretimi arttırıp, malın  piyasada  bollaşmasını, erişime kolaylaştırmaya çalışacağız. Borçlanma, işçi çıkarma, ortak bulma ilerleyen zamanda şimdilik erteleyelim son çare’

Uzun bir aradan sonra şirketin toplantısına katılmıştı. Yorulmuştu, bu yorgunluk beden yorgunluğundan çok beyin yorgunluğuydu. Şirketten çıktıktan sonra dolaşmak istememişti. Kardeşinin evine gitti. Gittiğinde kardeşi evin temizliğini yapıyordu.

Buse:’ Hoş geldin, abi günün nasıl geçti? Çok yoruldun mu?’

Ahmet Bey : ‘Günüm tempoluydu. Can sıkıcı, hararetli konuşmalarla zorlu bir toplantı oldu, uzun bir aradan sonra toplantıya katıldım, benim için yorucuydu.’

Buse : ‘ Hayırdır abi canını sıkan ne?’

Ahmet Bey: ‘ Şirket zor bir dönemden geçiyor, halkın alım gücünün düşmesi, şirketin cirolarını düşürdü, maliyetlerin artması, işçi çıkarmaları tartışıldı. Şimdilik çıkartma olmayacak ama gidişata bağlı’

Ahmet Bey’in, 1-2 işi daha vardı, yapacak önce; kendi evine gidip, evi havalandıracaktı, ölen eşinin eşyalarını dağıtacaktı sonrada mezarını ziyarete gidecekti. Akşam  olduğunda  kardeşiyle sofraya oturduğunda;

Ahmet Bey :‘Yarın sabah kendi evime gidip, yengenin eşyalarını toparlayacağım, sonrada mezarlığa gideceğim, gelir misin?

Buse : ‘ Sen istersen gelirim, yengemin mezarı başında bende dua etmiş olur, seni de yalnız bırakmamış olurum.’

Konuşulup, bir taraftan da yemekler yenilirken Ahmet Bey, kardeşine dönerek; Akbük’ü çok özlediğini, döndüğünde oturduğu evi satın alacağını, söyledi. Akbük’e birlikte gidelim  mi? Senin için de değişiklik olur.

Buse : ‘Olur abi birlikte gidelim, yerini görmüş olurum, hem de değişiklik olur’

Yemekten sonra telefonla Akbükte ki Yusuf Ağayı, Halil Ağayı arayıp hal hatırlarını sordu. Yatmadan önce birkaç sayfa kitap okuyup yattı.

Sabah olduğunda kardeşiyle kahvaltı edilip, dışarı çıkmak, kendi evine gitmek için hazırlandı. Ahmet Beyde heyecan vardı; eşi öldüğünden sonra hiç gitmemişti. Kendi evine vardığında, anahtarı kapının kilidine sokup, çevirdi, kapı açılmıştı. İçeri girip girmeme konusunda kararsızdı. Kendini toparlayıp, içeri girdiğinde ev havasızdı, camlar açıldı. Ahmet Bey,  eşinin oturduğu koltuğu, mutfakta yemek yapış anını, yatakta yattığı tarafı, evin her  tarafı eşini hatırlatıyordu, birlikte çekildikleri fotoğrafları, görünce yüreği sızladı. Kardeşi

Buse banyoda yengesinin diş fırçası, saç tarağını vb. eşyalarını toplarken, Ahmet Beyde yatak odasında eşinin kıyafetlerini, çöp torbası tarzında büyük poşete koyuyordu. İçlerinden bir tanesini alıp, burnuna doğru götürüp eşinin kokusunu kokladı, o esnada gözlerinden yaş boşalmıştı. Kardeşi Buse, odaya girecekti ki, kapı aralığından abisinin o halini görünce, girmekten vazgeçti. Ağladığını bilmiyormuş gibi uzaktan seslendi:

Buse: ‘Abi, benim işim bitti’

Ahmet Bey: ‘Tamam, birkaç parça elbise kaldı, koyup getiriyorum’.

Evi havalandırmak için açılan camlar kapatılmış, toplanan eşya ve elbiseler dışarı çıkarılmış, evin kapısı kitlenmiş, ihtiyaç sahiplerine verilsin diye önce muhtarlığa gidilip, bırakılmıştı, yollarının üzerindeki, çiçekçiye uğrayıp, bir demet papatya aldı. Zincirlikuyu  da ki aile mezarlığına geldiğinde, eşinin mezarının başında, kardeşiyle dua etti. Mezardaki,  yabani çiçekleri yolup, suladı, aldığı papatyaları mezarına bıraktı.

Ahmet Bey:‘ Doyamadım bakmaya, tutamadım elini bir ömür boyu, beraber yaşlanacaktık, oğlumuzu birlikte büyütecektik, üniversitede okuduğunu görüp, askere gönderecektik, evlendirecektik, yalnız bıraktınız deyip hıçkırıklara boğuldu, dayanamayıp kardeşi Buse de ağlamaya başladı. Ahmet Bey sakinleşince de, yazdığı şiiri okudu:

 

‘ Felek seni benden aldı

Yolları kesilmiş kervana döndüm

Gökyüzündeki yıldızlar bile söndü

Çok bekledim sen gelmedin‘.

 

Mezarlıktaki ziyareti bitirip kardeşiyle eve, döndüler. Ahmet Bey, kontrole gitmek için doktoruna randevu aldı. Ertesi sabah, özel hastanedeki doktoruna gittiğinde

Doktor :’ Hoş geldiniz, buyurun oturun dinlenin… O günden bugüne şikâyetiniz var mı? Ahmet Bey : ‘Bir sıkıntı olmadı. Nefesimde de daralma olmadı’

Doktor :‘Buyurun şöyle uzanın atletinizi, tişörtünüzü sıyırın ultrason ile bakalım, kalp boyutunda büyüme olduğunu, kapakçıkların durumunun iyi göründüğünü söylemiştim, Size tekrar EKG nizi çektirelim, tansiyonunuzu ölçtürelim sonuçlara göre konuşalım, yan odada  ekg nizi çekilip gelin, koridorun solunda servisteki hemşireye ölçtürebilirsiniz. Ahmet Bey, gittiğinde ekg yerinde sıra numarası aldı, bu kez öncekine göre çok sıra yoktu hafta ortasıydı, ekg sonucunu alıp, serviste de tansiyonunu ölçtürüp, doktorun odasında hasta yokken içeri.

Doktor :’ Ahmet Bey, ekg nizde kalp ritminizde normalleşme var, tansiyonunuz yüksek, kalp büyümesine karşı ilave tansiyon ilacı vereceğim 1 ay sonra kontrole gelin. İlacınızı düzenli kullanın’

Ahmet Bey, hastaneden çıkıp, evine gitti, eve vardığında kardeşi meraklanmıştı, durumunun nasıl olduğunu sordu. Abisi de ekg çekilip normal olduğunu, tansiyonum yüksek olduğunu, kalbinde büyüme olduğunu, ilaveten ilaç verip 1 ay sonra gelmesini söyledi. Artık İstanbul’da yapacak işleri kalmamıştı. Kardeşine işlerini hallettiğini yapacak bir şeyi kalmadığını, hazırlanmasını Akbük’e gitmek istediğini, söyledi. Kardeşi de internetten Didim Akbük için yarına 2 kişilik otobüs bileti aldı.



Anahtar Kelimeler: Silinmeyen Hatıra