Ramazan girerken konuyla ilgili bir yazı yazmak kısmet olmadı biterken kaçırmayalım düşüncesiyle düşündüklerimi paylaşmak istedim.
Hem, bakayım insanlar ne yapıyor, ne ediyor gözlemleyip en son yazayım diye de düşündüm.
Bir kere mevcut hükümetin özgürlükler alanında ortaya koyduğu çalışmalar halkımızın özüne dönmesine ve cesaret kazanmasına vesile oldu.
Bu durum ramazan ayına da yansıdı ve ramazan çok geniş bir şekilde yer aldı hayatımızda.
?Sağına ve soluna bakmadan ben varım.? Diyenlerin sayısı çoğunlukta olmasa da ?kalabalık ve sivil ortamlarda? varlığını hissetmekteyiz ramazan ayında mütedeyyin insanımızın.
Hele ?yeme? ve eğlenmeyle karışık ?ibadet? dini bütün yurdum insanının pek hoşuna gider oldu.
Bütün saflığıyla ve berraklığıyla gönüllerimize misafir oldu ramazan ve bizi bir aylık genel kontrolden geçirdi.
Yüce yaratıcı insanın dokusunu ona göre yaratmış ki zaman zaman bakıma ihtiyaç duymaktayız.
Özellikle Cenabı Zül Celal oruç ve hac ibadetlerine büyük hikmetler yerleştirmiş.
İnsanı bakıma alan ibadetler bunlar.İnsanı kendine getiren ve varlığını hatırlatan ibadetler.
Her gün kılınan namaz ayrı bir haz vermekte bu ayda insana.
Nimetin yaradana ait olduğu ve istemediğinde rızkı keseceğinin göstergesi oruç ibadet.
Elinizdeki suyu içememek ve yiyeceği yememek elinizdekinin size ait olmadığının bir göstergesi.
Kup kuru ağaçlardan ve otlardan çıkardığı besinlerle insanı besleyen Allah(cc) kudretini hatırlatmakta açlıkla insanoğluna.
Bunca feyzinin ve bereketinin yanında bizim kendimizden yanlış anlamalar kattığımız ramazan ayında birçok ibadette yapaylığını koruyor ne yazık ki.
Fazla derine dalmadan ramazan gözlemlerimizi yazalım.
Ramazan da İslam dünyasında kan durmadı.
Darbe sonrası Mısır?da Adeviye meydanında iftar ve sahur silahların gölgesinde kanla ve göz yaşıyla yapıldı.
İşgalden sonra bir türlü suların durulmadığı Irak ve Afganistan, iki yıldır iç savaşın devam ettiği Suriye ve yaşanan darbeyle halka savaş açılan Mısır?da Müslüman kanı akmaya devam ediyor.
Özellikle Adeviye meydanından gelen görüntüler Müslümanların lokmalarını boğazlarına dizdi.
Ramazan ayı biterken dualarımız Müslüman ve mazlum insanların da insan gibi yaşadığı bir dünyanın özlemi şeklinde dökülüyor dillerden.
En acı olanı ise mazlum Müslümanların yine Müslümanlar(?) tarafından katledilmesi oldu.
Ramazanda dinmeyen katliamların bayramla birlikte son bulması dileği ve duasıyla diğer konulara geçelim.
Kutsal Emanetlere Saygı.
Tam ?Bu milletten umudumu kestim.? derken ve bu düşüncemi sağlamlaştıracakken. İnsanımın kutsal emanetenlere olan ilgisini ve sevgisini görüp duraklıyorum.
Peygamber efendimizin bir sakal teliyle kendinden geçen bu insanlar ?Resulullah?ı görsel ona bende olurlardı.? Diye düşünüyorum.
Ancak Müslüman olan bu insanların İslam?ın özellikle ?hak, adalet? noktasındaki rükünlerini görmezden gelerek ? şekil? üzerinden görüntü vermek kaygısını yersiz buluyorum.
Hasan-ı Basri hazretlerinin sahabeler için? Siz onları görseydiniz deli derdiniz onlarda sizi görseydi bunlar Müslüman değil derdi.? Sözünü hatırlayarak birçok yönden eksik olduğumuzu düşünüyorum.
Her yer iftar sofrasıyla doldu.
Bu güzel bir çalışma doksanların sonunda yardım kampanyalarıyla başlayan iftar çadırları artık hal ve tavır değiştirerek kültürel etkinliklere de dönüştü.
Gariban, ?İftarımı nasıl açacağım? ? tasasından kurtuldu ve ahaliyle birlikte oruç açtı.
Bu alışkanlık artık sokak mahalle iftarları şeklini almış durumdadır ki bu da gayet hoş ve zarif durumdur.
Ancak iftar sofralarında bir ?kast? sisteminin oluştuğunu da giderek görmekteyiz ne yazık ki.
Varlıklı ve hatırlı ekâbirin çok yıldızlı otellerde, konaklarda ve sayfiye yerlerinde yaptıkları iftarlarla halkımın sokaklarda yaptıkları iftarların arası iyice açılmaya başladı.
Daha tedirgin edici olan ise ?iftar? la ?israf?ın giderek daha samimi görüntü vermesi.
Önceki gün kadir gecesinde Sivas kent meydanında kurulan iftar sofrası izdihamla birlikte geldi ve 5 bin kişilik sofraya on binler akın etti.
İnsanlar yemek için birbirini ezdi. Yemek alamayanlar perişan oldu.
Bu olayla ramazanın sonunda insanların nefislerini ıslah ettikleri(?) de açık bir şekilde görülmüş oldu.
Birde anlayamadığım halk mı zenginleşti yeme mi ucuzladı anlamıyorum?
Kırk yılda bir dışarıda yemek isterseniz öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor yoksa yer bulamıyorsunuz hiçbir yerde.
Televizyonlarda Ramazan programları.
İstanbul?da program yapılmadık tarihi mekân, cami kalmadı.
Her televizyon kanalı iftar ve sahur programlarına dâhil oldu.
Nitelikli olanlarla birlikte ? Program olsun.? Şeklinde yayınlarda bulunmakta aralarında.
Her zamanki gibi benin beğendiğim program Serdar TUNCER?İN sunuculuğunu yaptığı program oldu. Sahurda izleyicilerin karşısına çıkan TUNCER samimi üslubu ve çağırdığı konuklarıyla bir adım öndeki yerini korudu benim nazarmda. Seçtiği Tv kanalını beğenmesem de sırf o olduğu için izliyorum bu proğramı.
Çok daha farklı konuklar alınabilecekken aynı kişiler kanalları dolaşıp duruyorlar bunu da anlamış değilim.
Ramazan gecelerinde sokaklarda kötü görüntüler.
Sivas?ta ramazan gecelerinde kahvehanelerin ve oyun salonlarının masaları yollara taştı.
Adeta sokaklar oyun salonuna dönüştü. Sair zamanlarda belediye tarafından izin verilmeyen bu durum ramazan ayında yer buldu kendine.
Söylemeye dilim varmıyor ama adeta ?Ramazan kumar ayı.? na dönüştü.
Daha önce bulunduğum bir yerde de normal zamanlarda masum görüntü veren kahve haneler ramazan ayıyla birlikte ?kumarın katmerlisi? olan tombala çektirmeye başlardı.
Sivas sokaklarındaki ramazan gecelerinde yaşanan bu görüntü hiçte hoş bir görüntü değil ne yazık ki.
Ramazan eğlenceleri
Ramazan eğlenceleri denince Sivas direkler arasından sonra ikinci sırada gelir sanırım.
Hatta birinciliği çoktan almış bile olabiliriz.
Yalapşap iftar yaptıktan sonra kendini eski adıyla cıbırlar parkı yeni (ve çağdaş) adıyla kent meydanına(ancak kent İngilizce değil farsçadır) atan ahali.
Bulduğu ilk tezgahtan çekirdeğini alarak başlar çitleyip kabuğunu yere atmaya.
?Milletimden umudumu kesmek.? Şeklinde somutlaştırdığım olaya dayanak olan icraatlardan biri de bu rezalettir.
Temizliği ibadet olarak gören bir dinin müntesipleri olan bizlerin sokakları çekirdek kabuklarıyla pislik içerisinde bırakmamızı anlayamıyorum.
Yapılan proğramların küçük taşra ilinde ahaliye eğlenme imkanı veriyor olmasına rağmen ?Ağustos böceği? ne doğru evrildiğimiz de su götürmez bir hakikattir.
?Harmanda gözü olmayanın sofrada yüzü olmaz.? Denilmesine rağmen yazı ve mevsimi eğlenceyle geçirmekte ne yazık ki Sivas.
Ancak yine de bize nitelikli sanatçılarla tanıştıran Mustafa SAYDAM?IN emeğine haksızlık etmek istemiyorum.
Bayram Hazırlığı
Bu alan değerli yazar arkadaşımız ABT?NİN özel alanı olmasına rağmen bende bir şeyler yazmak istiyorum.
Ramazan boyunca yaşanan heyecanı bayramla birlikte zirve yapmakta memleketimde, özelde de Sivas?ta.
Sivas özelinde yaprak sarması başta olmak üzere hurma, baklava, sarı burma gibi birçok farklı yemek ve tatlı ramazan bayramının vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır.
İşin ilginç yönü ise Sivas üzüm üretimi yapan bir il olmamasına rağmen bayramlarda yaprak sarması yapılmayan ev neredeyse bulunmaz.
Bayram temizliğine de bir parantez açmasak olmaz.
Özellikle zamanı daha müsait olan ev hanımları bütün bir ramazanı, hatta bütün bir yazı, temizlikle geçiriyor denilebilir.
Bizim bir önceki yazımızdaki projemiz gerçekleşene kadar bu eziyete bir süre daha katlanacağımız muhakkaktır.
Samimi düşüncem şudur, yukarıda da ifade ettiğim gibi birçok ev hanıma kendisine kayda değer bir meşgale bulmadığı için temizlikle çok fazla zaman geçiriyor ne yazık ki.
Bayram temizliğinde bu uğraş ta zirve yapıyor.
Kurumlar sivil toplum örgütleri bu konuda kafa yorup çözümler üretmelidirler.
Her şeye rağmen ramazan güzellikleriyle ve bereketiyle geldi ve hızlı bir şekilde aramızdan ayrıldı.
Bir daha ki ramazana sağlık ve huzur ile kavuşmak dileğiyle İslam ümmetinin ramazan bayramını tebrik ediyorum.