PARGALI İBRAHİM NEDEN KATLEDİLDİ?

PARGALI İBRAHİM  NEDEN KATLEDİLDİ?

PARGALI İBRAHİM NEDEN KATLEDİLDİ?

Bugünlerde medyada konusunu tarihsel olaylardan ve gerçekliklerden alan dizi filmler oldukça moda.1980?li yılların tek kanallı ve siyah-beyaz Tv?lerinden bu güne, konusunu tarihsel olaylardan alan ve bu alanda efsane haline gelmiş diziler,  kırklı yaşlarını geçmiş kişilerin hafızalarındaki yerini hala olanca tazeliğiyle koruyor:Senaryosunu Turan Oflazoğlu?nun yazdığı, başrollerini Cihan Ünal ve Ayten Gökçer?in paylaştığı IV.Murad, Adını Tarık Buğra?nın kaleme aldığı ?Küçük Ağa? dan alan dizi, senaryosunu Mim Kemal Öke?nin yazdığı ve başrolünü Fikret Hakan?ın oynadığı ?Duvardaki Kan?, yine başrolünde Cihan Ünal?ın olduğu ve Osmanlı İmparatorluğu?nun kuruluş dönemlerinin anlatıldığı ?Osmancık? dizileri gibi?

Günümüzde; oldukça ?sansasyonel? bir şekilde de olsa, bu geleneği devam ettiren dizilerden birisi de ?Muhteşem Yüzyıl? . Dizi, Osmanlı tarihi ve özellikle ?Kanuni Sultan Süleyman? devri hakkında oldukça sansasyonel sayılabilecek öğelere yer vererek kamuoyunun tepkisini çekmiş olsa da; ? reklamın iyisi kötüsü olmaz? genel kuralı gereği, kanımca oldukça önemli toplumsal ve kültürel sayılabilecek bir fonksiyonu yerine getiriyor: Senaryosu, tarihsel gerçeklerle yüzde yüz örtüşmese  ve verilen mesajların bir kısmı halkın  değerlerine saldırı olarak algılansa da, görsel medya gibi çok güçlü bir eğitim aygıtını kullanarak genel izleyicinin dikkatini tarihsel olaylara çekerek, bu konuları tartışmaya açması oldukça olumlu bir yön olarak değerlendirilebilir. İzleyicileri, ansiklopedi ya da kaynak bir kitap karıştırma olmazsa da,  en azından internette bir arama moturunda  bir tarihsel olay ya da kişilik hakkında ufak olsa da bir ?sörf? yapmak zorunda bırakıyor olması oldukça yararlı kanımca.

Yukarıda anılan ?Muhteşem Yüzyıl? dizisi de, kamuoyunun dikkatini Osmanlı İmparatorluğu?nun en parlak devirlerinin yaşandığı Kanuni Sultan Süleyman devrine ve bilhassa ?harem hayatına? (dizide oldukça sansasyonel ve çarpıtılmış bir şekilde verilse de) çekmişti. Bu diziye ilişkin en çok gürültü koparan ve tartışılan  noktalardan birisi de; ?Pargalı İbrahim Paşa? ve katledilmesine  ilişkin olan bölümlerdi kuşkusuz.

Biz de bu haftaki yazımızı; okuyucularımızı az da  olsa da bu konuda aydınlatabilmek için tarihte ?makbul?, ?maktul?, ?damat?, ?Frenk?, ?Gavur?  gibi lakaplarla anılan ?Pargalı İbrahim Paşa kimdir?? ve ?Kanuni Sultan Süleyman?ın emriyle neden katledilmiştir?? sorularının cevaplarını  araştırmaya ve  irdelemeye  ayırdık.

Anılan dizinin ilgili bölümlerinde; Pargalı İbrahim Paşa?yı genç oyuncu Okan Yalabık canlandırmaktaydı. İbrahim Paşa, bugün Yunanistan sınırları içinde yer alan ?Parga? yakınlarındaki bir köyde 1493 yılında doğar. Rum kökenli bir aileye mensuptur. Ünlü Avusturyalı tarihçi Hammer?in kaleme aldığı meşhur ?Büyük Osmanlı Tarihi?ne  göre; ?Parga gemicilerinden birinin oğlu ve gençliğinde müzik aletleri çalma konusunda oldukça yetenekli olan(bilhassa keman) İbrahim, Türk korsanları tarafından henüz 6 yaşındayken köle olarak bir dul kadına satılır. O zaman Manisa?da veliaht bulunan Şehzade  Sultan Süleyman bir gün gezerken, keman çalmakta olan İbrahim?e tesadüf eder. Genç kölenin yetenek ve zekasına o kadar hayran olur ki; o andan itibaren kendisine ayrılmaz bir dost ve cülusunda ?hademe-i hassa? ve ?doğancılar reisliğine? tayin eder.?

Kanuni Sultan Süleyman ile gençliklerinden itibaren aralarında gelişen yakın  arkadaşlık ve güven duyguları sayesinde Osmanlı bürokrasisi içinde hızla yükselir.1521?de Belgrad?ın fethinde görev alır.1522?de Rodos seferine katılır.1523 Yılında genel teamüllere aykırı olarak sadrazamlığa getirilir.1524?de Kanuni?nin kız kardeşi Hatice Sultan ile evlenerek saraya damat olur. Mısır?da asayişi sağlamakla görevlendirilir ve kendisine ?Mısır Beylerbeyi? ünvanı verilir. Macaristan seferine katılır ve Mohaç Meydan Savaşı?nın kazanılmasında önemli rol oynar. Anadolu?daki Alevi-Türkmen isyanlarını bastırmakla görevlendirilir.Aldığı kanlı tedbirlerle isyanları sona erdirir.I. Viyana kuşatmasıyla sonuçlanan II. Macaristan seferine ve Safevilere karşı düzenlenen Irakeyn seferine katılır.Tebriz?in ve Bağdat?ın fethinde görev alır.

Irakeyn seferi dönüşü Padişah, 15 Mart 1536 tarihine rastlayan bir ramazan akşamı İbrahim Paşa?yı sarayda iftar yapmaya çağırtır.Tatlı bir şekilde gece yarılarına kadar uzun uzun sohbet ederler.Ertesi sabah, Pargalı?nın cesedi sarayın önünde boğulmuş olarak bulunur.

Kanuni Sultan Süleyman ona ?bu gece sarayda kal? der.Gece yarısına kadar konuşurlar.Sadrazam, padişahın odasına bitişik olduğu söylenen uyku odasına geçip tatlı bir uykuya dalar.Aynı anda, devrin meşhur celladı Kara Ali odaya girip yağlı kemendi Pargalı?nın boynuna dolar.Sadrazam İbrahim Paşa uyanır, bir süre direnir ama boşuna?Yan odadaki padişah, boğuşma seslerini duyar ve sonucu bekler.Sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa,  15 Mart 1536?da son nefesini verdiğinde 41 yaşındadır.Veziri azamın naaşı Galata?ya nakl olunarak, bir tekkeye gömülür ve alışılagelmiş adetlere aykırı bir şekilde mezarına bir türbe yapılmaz.Yalnız kabrine dikilmiş olan bir ağaç, bu gözden düştükten sonra katl olunan vezirin mezarını uzun süre işaret etmiştir(gerçekten, insanoğluna çok güzel bir ders niteliğinde bir hikaye!!!). Kanuni Sultan Süleyman, Pargalı?nın nesli devam etmesin diye çoçuklarını da katlettirir.

27 Haziran 1523-15 Mart 1536 tarihleri arasındaki 12 yıl 8,5 ay veziriazamlığı yanında, sırasıyla Rumeli Beylerbeyi, Mısır Beylerbeyi , ?Serasker?(Osmanlılarda, önceleri seferdeki orduya kumanda eden vezir, sonraları da milli savunma bakanına verilen ad) ünvanlarını taşıyan Pargalı İbrahim Paşa?nın 41 yıllık kısacık fakat ihtişamlı yaşamı, bir celladın ellerinde çok trajik bir şekilde sona erer.Kanuni Sultan Süleyman?ın emriyle henüz 41 yaşındayken  katledilmesinin görünür hiçbir sebebi yoktur.

Fakat, Osmanlılara ilişkin yazılmış tarih kitaplarında; Rum bir balıkçı ailesinin çocuğu olarak doğan, 6 yaşında Türk korsanlarınca tutsak edilip köle olarak satılan, tesadüfen Kanuni ile tanışıp onun arkadaşlığından ve kendi parlak yeteneklerinden yararlanarak çok kısa sürede zirveye çıkan, henüz 30 yaşında iken en ihtişamlı devirlerini yaşayan bir cihan imparatorluğunun sadrazamı mevkisinde bulunan,  kız kardeşiyle evlenip padişaha  damat olan, sarayda kaldığında padişahın kendisine ait özel  odasında konaklayan Pargalı İbrahim Paşa?nın, bütün bu ihtişamlı hayatı hazmedemeyerek kendisini sonsuz bir kibre kaptırdığı(günümüzün moda deyimiyle ifade edecek olursak ?egosunun tavan yaptığı?!!!), ikbal sarhoşu olduğu, kendisini Kanuni Sultan Süleyman?dan bile üstün  gördüğü, zaman zaman onu bile aşağılayıcı tavırlar içine girdiği yazılıdır.Hatta, Kanuni Sultan Süleyman?ın saraya davet edip ?senli-benli? arkadaşça sohbetler  yaptığı, şakalaştığı, kız kardeşiyle evlendirdiği, Hıristiyanlıktan ihtida eden(Müslümanlığa dönen) Pargalı?nın, Kanuni ile satranç oynarken yanlış yapıldığını düşündüğü bir hamleden sonra  ?Bre Türk!? diye  onu aşağıladığı Gelibolu?lu Ali?nin ?Künhül Ahbar? adlı tarihinde yazılıdır.

Bazı tarihçiler de Paşa?nın katledilmesinin arkasında Hürrem Sultan?ı ararlar. Hürrem?in, Pargalı gibi karizmatik ve yetenekli bir kişinin kısa sürede ?tek karar verici? mevkiine yükselmesini kendi nüfuzuna  tehdit olarak algıladığını, bu nedenle onun hakkında Kanuni?ye menfi yönlerde telkinlerde bulunduğunu, Kanuni?nin bu telkinlerden etkilenerek İbrahim Paşa?yı katlettirdiğini savunurlar.

Paşa?nın katline diğer bir sebep olarak da onun devlet yönetimde gösterdiği ?keyfilik? gösterilir. Örneğin, Defterdar İskender Çelebi?nin Parga?lı tarafından Bağdat?ta haksız yere katlettirilmesi bu duruma iyi bir örnektir. Hammer tarihinin yazdığına göre; İskender Çelebi?nin idamını takip eden gece gördüğü bir rüyayı  Padişah, kendisine ilişkin ilahi bir işaret ve ihtar olarak değerlendirir.

Pargalı İbrahim Paşa?nın, Mohaç Meydan Muharebesi sonrasında pagan Yunan kültürünün üç önemli tanrısı olan  ?Herkül, Apollon, Diana?  heykellerini  Budin?den İstanbul?a getirterek At meydanındaki sarayının girişine yerleştirmesi, İslami itikada aykırı bulunur ve  hoş karşılanmaz. Halk arasında Pargalı?nın ?İslamiyeti zahiren benimsediği?, aslında gizlice pagan Yunan dinine inandığı yorumlarının yapılmasına yol açar. Hatta, bu olaydan sonra ?Gavur İbrahim Paşa? lakabıyla anılmaya başlanır. Bu olay sonrasında, dönemin şairlerinden Figani, Farsça ?Dü İbrahim amed be-deyr-i cihan/Yeki büt-şiken şüd yeki büt-nişan? (Cihan mabedine ?iki İbrahim? geldi; biri put kırıcı(Hz. İbrahim kasd ediliyor), diğeri ise put diken oldu(Pargalı İbrahim Paşa kasdediliyor)  beyitlerinden dolayı canından olmuştu.Şair, beyitlere çok öfkelenen Pargalı İbrahim Paşa?nın emriyle yakalanıp İstanbul sokaklarında eşek sırtında dolaştırıldıktan sonra 1532 yılında idam edilir. Tarihçiler, bu olayı da Pargalı İbrahim Paşa?nın katl sebepleri arasında gösterirler.

Köken olarak bir Rum olan İbrahim Paşa, ?Her şey aslına rücu eder? harika sosyal kaidesini bir kez daha doğrular bir mahiyette, Osmanlı kültüründen ziyade Frenk(Batı) kültürüne eğilimli bir kişiydi. Yaşam tarzı, davranış temayülleri, mentalitesi, beğenileri ?alafranga? idi. Mentalite olarak ?Frenk? kültürüne eğilimli bir yönetici olması halk arasında da rahatsızlık yaratıyordu. Hatta, halk arasında yaygın kullanılan lakaplarından birisi de ?Frenk? idi. Halk içinde onun zahiren Müslümanlığı benimsemiş bir kişi olduğu, İslamiyet?i ?içselleştiremediği? ve aslında pagan(putperest) inanışları benimsemiş bir kişi olduğu yönünde yaygın bir inanış vardı. Mohaç Meydan muharebesi sonrasında, pagan Yunan inanışının üç önemli tanrısı olan ?Herkül, Apollon, Diana? heykellerini Budin?den İstanbul?a getirterek At Meydanı?ndaki sarayının önüne yerleştirmesi, bu tür söylentileri doğrular nitelikteydi. Pargalı İbrahim Paşa, Eski Yunan ve Roma-Latin kültürüne hayranlık duyan bir kişiydi. Büyük Kartaca?lı komutan Anibal ve Makedonyalı Büyük İskender?in yaşam öykülerine büyük bir ilgi duyardı.

41 Yıllık kısacık ömrüne büyük başarılar sığdıran, o zamanlarda dünyanın süper gücü olan Osmanlı İmparatorluğunun en ihtişamlı ve parlak devrinde, gücü ve yetkisi Kanuni Sultan Süleyman?ın gücü ve yetkisini bile aşan, 6 yaşında köle olarak satılan Müslümanlığa ihtida etmiş olağanüstü zeki ve yetenekli bir insanın parlak, parıltılı, fakat son derece hazin ve trajik bir şekilde sonlanan yaşamı, insanlar için bir ders niteliğinde değil midir? Bu yaşam öyküsünde  ayrıca en dikkate değer noktalardan birisi de; 16. Yüzyıl ortamında köle olarak satılan Rum kökenli bir kişinin,  kısa sayılabilecek bir sürede Osmanlı İmparatorluğunda  en nüfuzlu ve yetkili kişisi haline dönüşme özgürlüğünü bulması, Osmanlı?nın çağını çok çok aşan değişik din ve milliyetlere tanıdığı muhteşem serbestliği göstermiyor mu?



Anahtar Kelimeler: 0