ORHAN TAYLAN ÜZERİNE...

ORHAN TAYLAN ÜZERİNE...

Selanik kökenli,Samsun 1941 doğumlu ve İstanbulludur.Robert Kolej(Lise'60)ve Roma Güzel Sanatlar Akademisi ('65) mezunudur...
Yakın zamanda kaybettiğimiz Sanatçı Orhan Taylan,kendisini böyle tanımlayarak başlar söze,sergi kataloglarında.
Türk resim sanatçıları içerisinde en çok sevdiğim, en çok değer verdiğim sanatçılardan biridir Orhan Taylan.
Kendine has çizgisiyle,resim anlayışıyla,figüratif resmin önde gelen ressamlarından biridir Orhan Taylan.
Resimleri kadar,belki de daha fazla duruşuyla-davranışıyla-felsefesiyle bende saygı uyandırır.
İtalya,Roma'da okuduğu gençlik yıllarında tanışır sol görüşlü hareketle.İşçi sınıfının çeşitli sol partiler ve oluşumlarla mücadelesinin öne çıktığı yıllardır...Orhan Taylan,bu hareketlerden,düşüncelerden etkilenir ve Roma Güzel Sanatlar Akademisi mezuniyetinden sonra yurda döndüğünde TİP'e(Türkiye İşçi Partisi)üye olur.O zamanlar çok sayıda aydınların,yazarların,çizerlerin,sanatçıların yer aldığı bir partidir TİP...Burada,kendi yeteneklerini öne çıkararak mücadeleye katkıda bulunur.Partinin-Devrimci İşçi Sendikalarının afişlerini,pankartlarını,dergi kapaklarını-tasarımlarını yapar...1976 yılında yaptığı 1 Mayıs'ın simgesi haline gelen,bir işçinin dünyayı elleri arasında tuttuğunu gösteren afiş,1978'de Dünya Sendikalar Federasyonu'nun (Prag)yarışmasında birinci seçilir ve dünyaya da kendisini kabul ettirir...
Orhan Taylan'ın sol mücadeledeki yeri,kendisine üç yıl hapis hayatı da yaşatacaktır.O,Nazım'ın bir şiirinde söylediği gibi "herkes kendi payına ölür" diyerek, hiç sızlanmadan-kahramanlık-ün gibi küçük şeyler peşinde koşmadan,kendi payına düşeni yatmıştır.Kendine has bir espriyle hapishanedeki zamanlarının bolluğuyla,daha fazla kitap okuyup,daha fazla resim yapmaya yaradığını da söylemiştir...
1977 Yılındaki,o kana bulanan 1 Mayıs kutlamalarında,ben de Taksim meydanında İstanbul'daydım.Atatürk Kültür Merkezinde asılı olan,zincirlerini kıran İşçi pankartı çok etkileyici ve çok görkemliydi.Lise yıllarımdı ve o afişi yapan kişiyi,yani Orhan Taylan'ı bilmiyordum...
1980'li yıllarda,resim-sanat dünyasının içine daha fazla girince Orhan Taylan'ı da tanımış oldum.O'nun resimleriyle tanış olunca,Ankara'da açmış olduğu hiçbir sergisini kaçırmadım.Resimleriyle beraber kendisini tanıdıkça daha çok değer verip daha çok sevdim.
Sağlam bir desen anlayışına dayalı,yalın bir yağlıboya tekniğiyle,figüratif resimler yapar Orhan Taylan.
Kadın figürleri ağırlıklı olan resimler yapmanın dışında,toplumsal ve tarihsel içerikli konularda da çalışmalar yapar.Konuları çok farklı olsa da,resimlerinde kendine has estetik yaklaşımlardan taviz vermez.
Orhan Taylan'ın resimlerinde,kadın figürlerini,kadınla ilgili bir çok objeleri-kolyeleri,aksesuarları ya da çiçek vazolarını,kahve fincanlarını görürsünüz. Resimde neleri görürsek görelim,sonuçta gördüklerimiz Orhan Taylan fırçasından,estetiğinden,sanat anlayışından çıkan yapıtlardır.
Orhan Taylan'ın başka hiçbir sanatçıda rastlamadığım,görmediğim bir tutumu vardır.Karma sergilere katılmaz.Acaba nedendir?!..Kendimce düşünmüşümdür.Acaba demişimdir; ince ruhlu,anlayışlı,yumuşak kalpli olması gereken sanatçıların bir çoğunun haris,muhteris,hırslı,birilerinin gözünü oyarak öne geçme çabalarını görüp,huylandığı için mi böylesi bir tavır sergilemiştir kimbilir?!...
5 Ocak-10 Şubat 2024 Tarihlerinde Ankara'da açılan Orhan Taylan Sergisi'nden haberdar olunca gittim.İyi ki de gittim,o güzel eserlerini görmenin yanında bir tablosunu da satın alma şansına sahip oldum.Böylece iki Orhan Taylan'ım oldu.
Ve son sözü yine kendisine,Orhan Taylan'a bırakalım.


"Yağlıboyasını kendi yapmayı,oğlu Ferhat'ı,edebiyatı...büyük atölye düzeninin keyfini bişeylere değişmez.Akşam içkisini ihmal etmez.Solaktır.Resmini akımlar içinde adlandırmaz...İnsan hakları kavramını küçümsemez.Polis devletine de,şeriat devletine de karşı demokrasiyi savunmayı bir erdem sayar.Yurtdışında yaşamaz.İstanbul'da,Asmalımescit'te oturur,resim yapar."
Sanatıyla yaşayacak olan Orhan Taylan'a saygıyla...



Anahtar Kelimeler: ORHAN TAYLAN ÜZERİNE...