MUSTAFA BALBAY

MUSTAFA BALBAY

Mustafa Kemal, Yunus Nadi’yi yanına çağırarak şunları söyler:

“…….Şimdi, İstanbul’da Babıali’nin göbeğinde cumhuriyet düşmanlarına ve hilafet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkaralım, adını da Cumhuriyet koyalım.”
Kurtuluş Savaşı yıllarında türlü bedeller ödeyerek, Kuvay-ı Milliyecilerden yana gazetecilik yapan Yunus Nadi, bu öneriyi coşkuyla karşılayarak, 7 Mayıs 1924 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’ni kurdu.
Yunus Nadi, ilk sayıda “Okuyuculara Sunuş” yazısında, Cumhuriyet Gazetesi’nin ilkelerini de ortaya koydu:
“Cumhuriyet’in siyasi programı isminden belli olduğu gibi, onu yayımlayanların siyasi hayatları da bellidir. Cumhuriyet Türkiye’de büyük kavgalarla elde edilmiş tarihi bir sonuçtur. Biz amaç uğruna fiilen çalışmış insanlarız. Memlekette bu muzaffer ve galip fikrin çok kuvvetli taraftarları vardır. Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fikirdir. 
Biz onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel düşünce göz önünde tutulduktan sonra, kesin olarak söyleriz ki bu gazete ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir.
Cumhuriyet sadece cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur.”

Yüce Atatürkün önerisiyle kurulan gazetenin adıdır “Cumhuriyet Gazetesi.”

Kurulduğu günden bugüne, Cumhuriyet değerlerinin yılmaz savaşçısıdır Cumhuriyet Gazetesi.
Kuruluşundan bu yana, cumhuriyet meşalesinin elden ele geçerek, hiç sönmediği bir aydınlık abidesidir Cumhuriyet Gazetesi…Türkiye’nin yüz akı, birbirlerinden değerli yazarlar, gazeteciler, aydınlar korosudur…
Dünden bugüne, başta gazetenin kurucusu Yunus Nadi olmak üzere, Nadir Nadi, Zekeriya Sertel, Ziya Gökalp, Aka Gündüz, Reşat Ekrem Koçu, Ahmet Rasim, İsmail Habip, Abidin Daver, Vedat Nedim Tör, Halit Ziya, Cevat Fehmi Başkut,Fuat Köprülü, Halit Fahri…Kuruluş yıllarının ilk akla gelen gazete yazarlarındandır…
Yakın geçmişte cumhuriyet yolunda katledilen yazarlar; Cavit Orhan Tütengil, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Onat Kutlar gibi büyük değerlerimiz, Cumhuriyet Gazetesi ailesinin yazarlarındandır.
İlhan Selçuk, Erdal Atabek ve Ali Sirmen son dönemlerde kaybettiğimiz yazarlarımızdır. 
Kaybettiğimiz bütün yazarlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz…

Bugün, cumhuriyet meşalesini devralan, Atatürk ışığını yüreklerinde taşıyan Cumhuriyet Gazetesi yazarları ise; Alev Coşkun, Emre Kongar, Özdemir İnce, Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Zülal Kalkandelen, Dikmen Gürün, Öner Yağcı, Müjdat Gezen, Adnan Binyazar, Nilgün Cerrahoğlu, Evin İlyasoğlu, Barış Terkoğlu, Zeynep Oral, Barış Pehlivan, Şükran Soner, Sinan Meydan, Örsan Öymen, Sertaç Eş, Mehmet Ali Güller, Ayşe Emel Mesci,  Figen Atalay, Sevgi Özel gibi kıymetli yazarların yanında, Mustafa Balbay…

Benim Cumhuriyet Gazetesi ile tanışıklığım lise yıllarıma rastlar. O gün bugündür okuruyum…İlhan Selçuk gibi, Uğur Mumcu gibi yazarların ne yazacaklarını merakla bekler, o yazıları soluksuz okurdum…İlhan Selçuk’u, o efsane gazeteciyi, bir konuşmasında izleme şansım olmuştu…Uğur Mumcu’yu ise, Ankara’da yaşadığı için ve sanat ortamında bulunduğu-resim sergilerine geldiği için, görüp tanışmıştım…Her rastlayışımda, merak ettiğim konuları kendisine sorardım. O da hiç yüksünmeden usanmadan, kendisine  has üslubuyla ve bilgece tavrıyla beni aydınlatırdı. Ressam olduğum için, bir gün kendi evindeki tabloların ressamlarının adını vererek, nasıl bulduğumu sormuştu. Ben de kendisine, çok kıymetli sanatçılar olduğunu söylemiştim.

Mustafa Balbay’la tanışıklığım epeyce yıllara dayanır. Yazılarını merakla, öncelikle okuduğum, çok sevdiğim bir yazarla, Mustafa Balbay’la, Ankara Çankaya Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki, bir sanat ve kültür etkinliğinde karşılaştık. Tanışmamızla, ayak üstü kısa bir sohbetten sonra, beni Kızılay’daki Gazete’ye davet etti. Kendisini ziyaretle başlayan dostluğumuz bugünlere geldi.

Atatürk Cumhuriyeti ve aydınlanma yolundaki meşaleyi, çağdaş Kuvay-ı Milliyeci İlhan Selçuk’lardan, Uğur Mumcu’lardan devralmış, yılmaz bir aydınlanma savaşçısıdır Mustafa Balbay. Bu uğurda, gecesini gündüzüne katan, yılmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan çalışan ve aynı zamanda bir insan hakları savunucusu, bir demokrasi neferidir. Halkın, emekçilerin, ezilenlerin, türlü haksızlıklara uğrayanların sesi soluğudur…Benim hayatta görüp tanıdığım en çalışkan insanlardan biridir sevgili dostum Mustafa Balbay.

Bir gün, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki çalışma odasında, gazeteye yazdığı günlük yazılara, haftanın bir çok günü katıldığı televizyon proğramlarına, yazdığı kitaplara, bir çok yerden davet alıp katıldığı konferanslara, başka başka şehirlerde açılan sayısız kitap fuarlarındaki imza günlerine nasıl yetiştiğini, merak edip kendisine sordum. Önceleri çalışma planlarını-proğramlarını kendisinin yaptığını, epey bir zamandır ise televizyon proğramlarına katılmak, konferanslar-söyleşiler, kitap fuarları-imza günleri gibi etkinlikleri başkalarının planladıklarını dile getirdi.

Yazılarını hiç kaçırmadan okurum. Kendine has özel bir dile sahiptir. Tıpkı, gerçek sanatçıların özgün sanat eserlerinde, imzasına bakmadan tanıdığımız tablolar gibidir Mustafa Balbay yazıları, öylesine has, özgün yazılardır yazdıkları. Nasıl ki Aziz Nesin’in öykülerinde kendine özgü bir mizah anlayışı vardır ve hemen O’nun olduğu anlaşılır. Mustafa Balbay’ın yazıları da ele aldığı konu her ne olursa olsun, Balbayca bir espri-mizah anlayışıyla yazılmıştır ve hemencecik hangi kalem olduğu anlaşılır.

Dünyaya gülümseyerek, sevecen bir bakışla, aynı zamanda umutla bakar…Alçakgönüllü bir kişiliğe sahiptir. Herkesi saygıyla dinler, anlamaya çalışır. Sevenlerini, sevdiklerini hesapsız kitapsız, candan kucaklar. Tanınmış, göz önünde olan, herhangi bir alandaki  mesleklerinde sivrilmiş insanlarımızın çoğunda görülen kibir, kasılmanın zerresi görülmez.

Yine bir gün gazetedeki çalışma odasında sohbet ederken, yarım saat sonra bir televizyon proğramına bağlanacağını söyledi. Nasıl bağlanıyorsun diye merak edip sorduğumda, kitabın üstünden deyip masasının üstündeki kitapları üst üste koyarak, cep telefonunu da üstüne yerleştirip yayına hazır hale getirdi…Orada yine, her daim yaptığı ve yapacağı işlere, kendisine özgü bir espri, bir güzellik kattığını farkettim.

Mustafa Balbay, günlük gazete yazıları ve yazdığı kitaplarla, katıldığı televizyon proğramlarıyla, sayısız konferanslar-söyleşileriyle aydınlık saçan meşalesini, elleri ve yüreğiyle taşımaya devam ediyor.

En son yazdığı, “Asla Vaz Geçme-Ekrem İmamoğlu’nun Yolculuğu” adlı yeni çıkan kitabını, ilk çıktığı gün aldım. Merakla okuyacağım.

Mustafa Balbay’ın uzunca olan özgeçmişini, mümkün olduğunca kısaltarak yazabiliz…

Mustafa Balbay, 8 Ağustos 1960 yılında Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Güney köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Aydın ilinin Nazilli ilçesinde okudu. 1981 Yılında Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni birincilikle bitirdi.
Öğrenciliği sırasında 1980’de İzmir’in yerel yayın organı, Gazete İzmir’de gazeteciliğe başladı. 1981’de Milliyet Gazetesi İzmir bürosunda ve daha sonra Cumhuriyet Gazetesi İzmir bürosunda muhabir olarak çalıştı. 1985’te Cumhuriyet Gazetesi İzmir bürosu istihbarat şefi, 1989’da Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu Haber müdürü, 1992’de Cumhuriyet Gazetesi İstanbul Haber Merkezi Müdürü oldu. 1993 Yılında Cumhuriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi oldu. 1993’ten itibaren köşe yazarlığına başladı. Gazetenin baş sayfasında, daha önce Uğur Mumcu’nun “Gözlem” başlıklı köşe yazılarının yayımlandığı köşede “Gündem” başlıklı köşe yazılarını yayımlayan Mustafa Balbay, köşe yazarlığı ve gazetenin Ankara temsilciliğini birlikte yürüttü.
Çeşitli televizyon ve radyo programları yaptı.

24.Dönem, 25.Dönem, 26.Dönem İzmir İkinci Bölge CHP Milletvekili, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu üyesi, Cumhuriyet Gazetesinin “Gündem” adlı köşenin yazarı olan Balbay’ın gezi, inceleme, biyografi, siyaset, tiyatro oyunu, ve çocuk edebiyatı alanında 62 kitabı vardır.

Kimliğinde, Türk gazeteci, yazar, siyasetçi olarak karşımıza çıkan Mustafa Balbay’ın 
Babasının adı Fevzi, annesinin adı Melek’tir.
Evli, eşi Gülşah Balbay, kızı Yağmur ve oğlu Deniz olmak üzere iki çocuğu vardır.

Kuvay-ı Milliye ruhuyla yaptığı mücadelesinde, yeri geldi uzun yıllar hapis de yattı…Aydınlanma yolunun yılmaz savaşçısı sevgili dost Mustafa Balbay’ı, sevgiyle selamlıyor, candan kucaklıyorum.

(Alıntılar; Vikipedi)



Anahtar Kelimeler: MUSTAFA BALBAY