Mistik kadın profiline göre kadınların eş ya da anne gibi geleneksel rollerin dışında da kendilerini tatmin edebileceklerine ilişkin düşünce en azından, orta sınıf kadınlarını, kenar mahalle kadınlarını, ev kadınlarını boş ve sefil hisseden kadın olmaya sürüklemişti?
Hayatların anlamlı hale getirme amaçlarından yoksun olan bu kadınlar, büyük bir kayayı aşağıya yuvarladıkça kendisini yukarı çıkaran lastik gibi mobilyaların tozunu alırlar ve parlatırlar. Sanki kutsal bir görevmiş gibi, ev içi etkinliklerinin artmasıyla çok daha uzman bir ??yuva yapıcı?? olacaklarına inanarak emekten tasarruf edecekleri her ergonomik aleti alırlar. Hemen sonrasında ise günleri boş zaman ile dolar. Bu sefer boş zamanlarını anlamlı kılabilmek için uzmanlardan öğütler almazlarsa, eşlik ve annelik görevlerini yerine getiremeyeceklerine kendilerini inandırırlar.
Eve bağımlı bir kadının uzmanlardan duymayı umduğu şey, bir eş ve anne olmanın ??full time?? bir işi üstlenebileceği, en önemli iş olduğudur.
Sıradan bir orta sınıf ev kadının eş?liğe ve anneliğe bağımlılıktan kurtulmasının yolu ev dışında bir işte çalışması ile olacaktır. Üniversite eğitimi almadıkça ve bu eğitimlerini üretken bir şekilde kullanmadıkça, görülmemiş cinnetlere ve derin depresyonlara sürüklenecektir. Ayrıca evde oturan annelerin çocuklara çok fazla faydası olamayacaktır. Annelerinin obsesif- kompulsif sevgilerinde boğulan bütün çocuklar pasif ve olgun olmayan bir şekilde büyüyecektir.
Mistik kadın rolünde yapılan en büyük hata kadınların evliliği ve anneliği kariyere tercih etmeleri gerektiğini iddia etmesindedir. Bir kadın bir kez olsun, ev işlerini yolunda duran çabucak yapılması gereken şeymiş gibi; aileyi ve evliliği de, hayatının tamamının kapsayan değil fakat sadece bir parçası olan bir şey olarak gördüğü zaman artık, evin dışındaki işlerde üretken olabilecek ve kendisini geliştirebilecek enerji ve zamanı bol miktarda bulabilecektir.
Günümüzün Neo-liberal politikaları kadınları rüyalarından uyandırmaktadır. Birçok kariyer yapan kadın, kariyer yapan erkekler kadar zengin ve güçlü olmayı başarmış olmasına rağmen, kadıncıl mistikleri aşamayan kadınlardan mutlu değillerdir. Elde ettiği başarılardan hayal kırıklıkları ve hüsrana uğramaları söz konusudur. Çünkü etrafında bir şeyleri başarmak için diğer süper kadınlarda yarışan kadın çocuklarının ve eşinin kölesi olmaktadır. Erkek ise sürekli olarak erken gittiği işinden geç vakitte dönen ve patronunun kölesi olan birisidir.
Süper kadının bu noktada kendine itiraf edemediği şey, evdeki ve işteki patrona hizmet etmekten kendisine vakit ayıramıyor olmasıdır.
Neo-liberalizm toplumsal cinsiyeti görmezden gelen yasalar oluştururken, kadın ve erkek arasındaki farkları inkar etmiş olduğundan esasen yanlış yapmış olacaktır. Bu durumda neo-liberal bakış açısının görevi özgürlük ve eşitliğin soyut rasyonel kişiler için değil, somut erkek ve kadınlar için olduğunu belirtmektir. Bu zorlu ve tehlikeli bir yoldur. Çünkü, eğer bir grup olarak kadınların özel çıkarlardan yararlanmaya izin verilecek olursa, suçlayıcı sözlerin odağı haline getirmiş olunur. Diğer bir yandan erkelerle olan farklılıkları inkar edecek olursak zaten dezavantajlı iş gücüne sahip olan kadını daha alt seviyelere çekmiş oluruz.
Birçok ırk ilişkilerin tanımlayan ?? ayrı ama eşit ?? yaklaşımına düşmeden, kadın ve erkeklerle farklı fakat eşit muamele görmenin bir yolu var mıdır ?
Kadınların erkeklerle eşit olmaları için erkeler gibi mi olmaları gerekmektedir ?
Ya da kadınlarla eşit olmak için erkeklerin kadınlar gibi mi olması gerekir ?
Veya her bir kişi diğer kişi ile eşit olmak için kadınlığın ve erkekliğin özelliklerini doğru bir şekilde harmanlayarak hem erkekler hem de kadınlar, dişiliği ve erilliği içinde mi barındırmalılar ? (Androjen kişilik gibi)
Bu gibi problemler, sosyal hayatta ve iş hayatındaki kadın için çözümlenmesi gereken denklemlerdir?
Sevgilerimle.