Tarih: 29.06.2013 17:43

MİLLİYETÇİLİK ?VATAN-BAYRAK

Facebook Twitter Linked-in

Milliyetçiliği bir ağaca benzeterek, kökünün din, gövdesinin millet, dallarının ise, Dil sevgisi, Vatan sevgisi, Bayrak sevgisi, Hürriyet-Bağımsızlık sevgisi ve bu sevgileri taşıyanlarla beraber yaşama arzusudur? demiştik. Kaldığımız yerden o arzuları anlatmaya devam edelim:

4- Vatan sevgisi: İnsanın doğduğu yeri sevmesi de yine Allah vergisi bir haslettir. Onun içindir ki, altı ay güneş göremeyen yerde yaşayanlar da; hiç gece olmayan yerde oturanlarda; buzullarda yaşayan Eskimolar da; Balta girmemiş ormanlarda yaşayan yerlilerde; susuz çöllerde ikamet edenlerde hepsi yaşadıkları yerlere candan bağlıdırlar, icap ederse başkalarının istilasından korumak için canlarını verirler. Tarihte olmuş bütün savaşların altında yatan sebep yüzde doksan bu nedenle olmuştur. İyi de olsa, kötüde olsa kimse doğduğu, büyüdüğü yeri terk etmek istemez.

Peygamber Efendimizden yapılan rivayette, ?Hubbül Vatan, minel iman? yani, (Vatan sevgisi imandandır) denmiştir. Her ne kadar rivayet yönünden zayıf bir hadis olduğu söylense de, mana yönünden doğru olan bir sözdür. Çünkü yiyeceklerin en tatlısı ve en yarayışlısı olan ?Bal?ı? Din olarak kabul edersek, onu yemek için en iyi şekilde muhafaza eden tabak ta şüphesiz Vatandır. Bal?ı muhafaza için tabak ne kadar gerekli ise, Dini muhafaza etmek için Vatan da o kadar elzemdir. Bundan dolayı Vatan müdafaasında ölenlere şehid denir. Çünkü Vatanı müdafaa edenler, aslında onun içinde yaşama ortamı bulmuş olan dini müdafaa etmiş olular ve Dinin Müdafaası için ölen de şüphesiz şehid?dir.

Peygamber Efendimiz, Müşriklerin şerrinden kurtulmak için Mekke?den, Medine?ye hicret ederken çıktığı Sevr mağarasında yüzünü Kâbe?ye döner ve şöyle der; ?Ey Mekke ve ey Allah?ın (c.c.) evi Kâbe, eğer kavmim beni buradan ayrılmaya mecbur etmeseydi, Vallah?i ben sizden ayrılmazdım? diye hüzünlenir. Yine Peygamber Efendimiz, Medine?ye hicret ettikten sonra günlerce Mekke?nin sokaklarını rüyasında görmüş, oranın hasretini içinde yaşatmıştır.

İşte bu sebeple bizde diyoruz ki, Vatan sevgisi kutsaldır, onu insanların kalbine ilga eden Yüce Allah?tır. Vatanı sevmek milliyetçiliğin en güçlü dallarından biridir, Vatanını da ancak milliyetçiler sever ve canı pahasına korur.

5-Bayrak sevgisi: Bayrak, bir milletin inancının, kültürünün ve en önemlisi Hürriyet?inin (bağımsızlığının) sembolüdür. Bir başka deyimle Vatan toprağının tapusudur. Türklerde Bayrak onun altında yaşayanların namusudur. Bayrak gönderde ise, oranın halkı hürdür; Bayrak gönderden aşağı indirildi ise, oranın halkı esaret altında demektir. Dolayısıyla Vatanını, Milletini, Dinini seven Bayrağını da sever. İşte bu da Milliyetçi olmanın bir gereğidir.

Bayrak Türklerde kutsaldır. Çünkü en başta Hilal ve Yıldız İslam dininin sembolü kabul edilmiştir. Bugün başta Türkiye olmak üzerine dünyada halkı Müslüman olan tam on üç ülkenin Bayrağında Ay-Yıldız vardır. Sırasıyla, Azerbaycan, Cezayir, Kuzey Kıbrıs, Libya, Malezya, Moritanya, Özbekistan, Pakistan, Demokratik Arap Cumhuriyeti, Singapur, Tunus, Türkmenistan ve Türkiye?nin Bayraklarında Hilal ve Yıldız vardır.

Tarih boyunca Hilal İslam?ın, Salip (Haç) ta Hıristiyan âleminin sembolü olmuş, bu iki zümre arasında çıkan savaşlara ?Hilal ve Salip?in savaşları denmiştir. Niye Hilal ve Yıldız İslam?ın sembolü olmuştur? Bunu cevabını, 12 Eylül ihtilalinden sonra cezaevinde yatarken, cezaevinin müdürü olan ve seneler sonra Ağrı dağının eteklerinde P.K.K. teröristleriyle girdiği çatışmada binbaşı rütbesiyle Şehid olan Bedri Karabıyık yüzbaşıdan öğrenmiştim.

On iki Eylül ihtilalinden sonra, Erzurum askeri cezaevinde yatarken, cezaevi komutanımız olan Bedri yüzbaşı koğuşumuza geldi. Bizde o anda arkadaşlarla Kur?an okuyorduk. Bedri yüzbaşı, bize hitaben: ?Kendini milliyetçi kabul edenler, size bir sorum var, bakalım bile bilecek misiniz?? Dedi. Bizde, ?sor komutanım? dedik.

??Türk Bayrağında niye Hilal ve Yıldız vardır?? dedi. Biz hemen cevabı çok kolay bir soruyu yakalmışcasına, bir kaçımız birden cevap vermeye başladık.

? Komutanım, savaşta Şehid düşen askerlerimizin kanı bir çukurda göllenmiş, gökte ki Ay ve Yıldızın resmi o kana yansımış, ondan Bayrağımız doğmuş? diye cevap verecek olduk, bizim cevabımız bitmeden Bedri Yüzbaşı bizi susturarak şöyle devam etti:

?    Yok, öyle bir şey, hiçbir zaman Ay ve Yıldız Bayrağımızda ki gibi bir araya gelmez. Bana yönelerek: ?Sen eski yazı ile bir Hilal yaz, bir de Allah ve bir de Muhammed yaz? dedi. Bende dediği gibi yazdım. ?Allah kelimesi ile Hilal kelimesine bak bakalım ne görüyorsun? dedi. Bende dikkatlice bakınca gördüm ki, Allah ve Hilal kelimeleri, bir elif, iki lam ve bir he?den yani aynı harflerden oluşuyor. Yüzbaşı, elimden kalemi alarak yazdığım Muhammed kelimelerinin köşelerini birleştirdi, yıldız şeklini aldı. Yüzbaşı bize dönerek, ?Bakın Hilal kelimesinin içinde Allah lafzı gizlidir; Muhammed kelimesi ise Yıldız?ı temsil eder. Yani bizim Bayrağımızda Allah ve Muhammed yazılıdır, onun içinde bizim Bayrağımız kutsaldır, el üstünde ve daima yüksekte tutulur.

?    Bizim örfümüzde, geleneğimizde Bayrak, hiçbir zaman bir bez parçası olarak görülmemiş ve hep değerli bir obje olarak kabul edilmiştir.

Devam edecek İnşallah.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —