MEZHEP ÇATIŞMASI RİSKİ VE YAKLAŞAN ANMA TÖRENLERİ

MEZHEP ÇATIŞMASI RİSKİ VE YAKLAŞAN ANMA TÖRENLERİ

MEZHEP ÇATIŞMASI RİSKİ VE YAKLAŞAN ANMA TÖRENLERİ

Madımak ve Başbağlar katliamlarını anma etkinliklerine az bir süre kaldı ve Türkiye?nin içinde bulunduğu gergin durumu göz önüne alınca milletimizi bu konuda uyarmanın sorumluluğunu üzerimde hissettim. Bilindiği üzere geçtiğimiz haftalarda ülkemiz gergin bir atmosfere girmiş Gezi Parkı olayları yurt geneline yayılmış çeşitli amaçlara hizmet eden figüranların kullandığı bir argüman haline gelmiştir. Olayları bir mezhep çatışmasına dönüştürmek isteyen grupların bu yönde girişimleri dikkatimi çekti ve bu makalemde mezhep çatışması riskini ele almaya karar verdim. 2012 yılının Haziran ayında kaleme aldığım ?Gündem Suriye?  isimli makalemde Türkiye?de bir mezhep çatışması çıkarılmak isteneceği ve geçmişte bu tür oyunların sahnelendiği ilimizde daha dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştum.

Suriye olayı patladığından bu yana ülkemizde dikkatimi çeken bazı girişimler oldu, bunları kısaca sıralayacak olursak:

  • CHP?nin özellikle dile getirdiği Esed Alevi olduğu için mi sevilmiyor konusu var,  burada iç savaş öncesi Türkiye-Suriye ilişkilerine bakmak gerekir. Esed?a karşı takınılan tutumun gerekçesi mezhepsel olsaydı en başta bu ilişkilerimizin bozulması gerekirdi. Suriye?de iç savaş çıkmadan öncesine bakıldığında Türkiye-Suriye ilişkileri üst seviyede, Recep Tayyip Erdoğan ile Beşşar Esed arasında dostluk ilişkileri üst seviyede idi, hatta suriye ile karşılıklı vize uygulamasının kaldırılması söz konusu olmuş idi. İç savaş öncesi üst seviyede olan ilişkiler bu söylemi yalanlamaktadır. Türkiye?nin Suriye meselesine bakışı mezhepsel değil tamamen ulusal çıkarlarımızla alakalı bir konudur.
  • Suriye?li mülteciler uluslar arası hukukun onlara tanıdığı haklarını kullanarak Türkiye?ye sığındıklarında belli kesimlerin bu insanlara karşı milleti kışkırtma çabaları, mülteci kamplarını basma girişimleri ve CHP millet vekillerinin de bu olaylarda ön planda yer alması.
  • CHP?nin Suriye meselesine reel politik açıdan değil mezhep tabanlı olarak yaklaşması ve buradan oy devşirmeye çalışması.
  • Türkiye?nin en eski siyasal partisi olan CHP?nin tarihinde ilk kez meclise cem evi konusunu gündeme getirmesi. Bu konu oldukça önemlidir neden CHP bölgede bir mezhep çatışması riski varken böyle bir konuyu gündeme taşımıştır, daha yenimi akıllarına gelmiştir? Bu konu gündeme gelince ortaya atılan Alevilik din midir? Aleviler Müslüman mı? gibi suni ve saçma gündemler yaratılması.
  • Bazı bölgelerde Alevi vatandaşların evlerinin işaretlendiği iddiaları.Bu iddialarında üzerinde durulması gerekir bir vatandaş yada grup neden birilerinin evini işaretleme gereği duyar?  Eğer bu iddialar gerçek ise birileri gerçekten bir mezhebe yönelik saldırılar planlıyor olsa bile evlerin kapılarının işaretlenmesi saçmalıktır. Teknoloji çağında yaşadığımızı düşünürsek kapı işaretlemek oldukça ahmak insanların yapabileceği bir iştir ya da bu olaydan nemalanıp bir mezhep çatışmasını körüklemek isteyenlerin işidir.
  • Bölgede bir mezhep çatışması riski mevcut iken CHP?nin Alevi vatandaşları sokağa dökmesi de ayrıca düşünülmesi gereken bir durumdur. Büyük Alevi mitingleri doğal bir haktır oraya katılan vatandaşlarda seslerini duyurmak için gelmişlerdir ancak CHP gibi bir partinin şu dönemde mezhepsel ayrımların, eylemlerin, mitinglerin ne kadar tehlikeli olduğunu düşünmesi gerekirdi.
  • İstanbul?a yapılacak olan üçüncü köprünün ismi de oldukça manidar bulunmuş ve birileri tarafından mezhepsel farklılıklar ön plana çıkarılarak eleştirilmiştir. Burada her iki tarafı da eleştirmek gerekir. İran ve Suriye ülkemiz üzerine mezhep kozlarını oynarken neden iktidar böylesine provake edici bir isim kullanmıştır. Yavuz Sultan Selim ismi belli hassasiyetlere sahip insanların damarına basacağı bilindiği halde ve bölgemizde mezhep tabanlı bir çatışma riski varken neden bu isim seçilmiştir? Burada hükümetin sorumsuz davranışı eleştirilmelidir. Karşı çıkanlara gelince CHP ve BDP başta olmak üzere bu isme karşı çıkanlarda sorumsuzca davranmaktadırlar. Böyle bir isim konulmuş olabilir ancak olayları değerlendirebilen, ileriyi görebilen, bölgedeki çatışma riskinin farkında olan hiçbir insanda bu ismi mezhep tabanlı eleştirip belli kesimlerin hassasiyetlerini kaşımaz. CHP ve BDP üçüncü köprünün ismi üzerinden mezhepsel ayrışmayı derinleştirmektedirler. Ayrıca bu köprünün ismine her Alevi vatandaş haklı olarak karşı çıkabilir ancak burada CHP ve BDP?nin tutumu art niyetlidir. Memleketteki okulların, hastanelerin vs. çoğunun ismi Yavuz Sultan Selimdir ya da İstanbul?da bir hava alanının İsmi Sabiha Gökçendir, bunlara karşı çıkmayan ya da gündeme getirmeyen bu partiler neden bugün isim konusuna bu kadar takılmışlardır ve bunu mezhepsel ayrılığı derinleştirmek için kullanmaktadırlar.
  • Reyhanlı saldırısının zamanlaması ve üzerine konuşulan konularda ilginçtir. Saldırının arkasında Suriye rejimi görülmektedir ancak bu farklı kaynaklar tarafından yaptırılmış bir eylem olabilir. Türkiye?nin suriye?ye girmesini isteyen çevrelerde yapmış olabilir, Esed rejimi de yapmış olabilir. Bizim siyasilerimizin tartışması ise tamamen milleti provake etmeye yöneliktir. CHP ve BDP olayın arkasında Suriyeli sığınmacılar varmış gibi halkı sığınmacılara karşı kışkırtmaya çalışırken, iktidar ise olayın arkasında CHP ve Esed rejimini göstermektedir. Her iki tarafın konuya yaklaşımı da milleti ayrıştırmaya galeyana getirmeye yönelik arkası boş iddialardır. Hükümetin elinde söyledikleri şeylerin ispatı varsa sorumluların bulunup mahkum edilmesi gerekir aksi halde hedef göstermeleri anlamsızdır, muhalefetin ise zaten sağlam istihbaratlarının olması mümkün değildir öyle bir güçleri de yoktur, olayı Suriyeli sığınmacıların üzerine yıkıp halkı galeyana getirmeye çalışmaktadırlar.
  • Gezi Parkı olayları mezhep çatışmasına dönüştürülmek istenmiştir. Hatay?daki eylemcilerin Suriyeli sığınmacılara yönlendirilmek istenmesi ilginçtir. Gezi Parkı olaylarını desteklemek için toplanan grup neden ve kimler tarafından Suriyeli sığınmacılara yönlendirilmiştir. Gezi Parkı ile Suriyelilerin ne alakası vardır? İran televizyonunda yayınlanan bir programda Türkiye?deki Gezi Parkı olaylarının da bir mezhep çatışması gibi verilmesi Alevilerin isyanı gibi yansıtılması da ilginçtir. Gösterilere bizzat katılan arkadaşlarımdan aldığım bilgilere göre gösterilerde polis taşlayanların arasında İranlı, Rus ve Almanların çoğunlukta olması da bir başka ilginç meseledir.
  • Son olarak beni en çok endişelendiren olay ise dün İstanbul?da yaşanmıştır. Kalabalık bir grup Madımak olaylarını anma etkinliklerine bir hafta kala Gezi Parkı bahanesiyle toplanmış ve Madımak olayını anmaya başlamıştır. Buradaki amaç Gezi meselesini Mezhep meselesine dönüştürmektir. Burada Sivas halkına düşen görev ise Alevi?si ile Sünni?si ile bu oyunlara karşı uyanık olmaktır İstanbul?daki bu olay Sivas?taki anma gösterilerinde provakasyon olacağının habercisidir.

Yukarda kısaca anlattığım olaylar sadece kendi gözlemlediğim kadarıdır istihbaratın elinde de daha ayrıntılı şekilde toplanmış veriler olduğu kesindir, hükümette Türkiye?de bir mezhep çatışması çıkarılmak istendiğinin farkına varmış ve provakasyonlara karşı milleti uyarmışlardır.

Türkiye?de karakollar basılırken şehitlerimiz gelirken sesini çıkarmayan hatta teröristleri besleyen batılı devletler Gezi Parkı meselesine olağanüstü ilgi göstermişlerdir. Gezi Parkı olayları ilk başladığında Türkiye?de her zaman yaşanan olaylı bir eylemin anında batı basınında yer bulması, canlı yayınlarla verilmesi dikkatimi çekmişti. Bu olaylar önceden planlanmış olmasa batı basınının bu kadar hızlı tepki vermesi ve AB ülkelerinin çok hızlı bir şekilde Türkiye?yi kınamalarının mümkün olmayacağı kanaatindeyim. Bu olaylar önceden planlanmıştır birilerinin bu olaylardan daha önceden bilgisi vardır bunlar açıkça ortada ancak Başbakanın söylediği gibi bir Faiz Lobisinin değil farklı çevrelerin oyunudur. Türkiye Irak?a girmemiştir, Suriye?ye girmemiştir ve İran?a karşı bir müdahaleye de sıcak bakmamaktadır bu durum batılı devletlerin oldukça canlarını sıkmaktadır. Bölgede güçlenen İran ve Türkiye gibi iki büyük devlet hiçbir batılı devletin ayrıca Çin ve Rusya?nın da işine gelmemektedir. Olası bir Türkiye-İran savaşı bu iki devletin birbirini bitirmesini sağlayacak ve emperyalist güçler tekrar bölgede daha etkili olabileceklerdir. Daha önce Irak-İran savaşında gördüğümüz oyun bugün İran-Türkiye olarak oynanmak istenmektedir. İran ile Türkiye?yi savaştırmanın tek yolu da bölgede hızla yayılan bir mezhep savaşı olacaktır. Bölgemizde böylesine büyük oyunlar oynanırken ve İran-Türkiye savaşı batılı devletler tarafından büyük bir coşkuyla arzulanırken, İran ile Türkiye?yi savaştırmanın tek yolu da mezhep savaşı olunca milletimizin durup bir daha düşünmesi gerekiyor.

Asıl mesele ne faiz lobisidir ne gezi parkıdır bunlar sadece kılıftan ibarettir, Türkiye?nin çekilmek istendiği çukur mezhep savaşıdır. Ve milletimizin geçmişteki olaylardan ders alıp sukunet içerisinde olayları takip etmesi gerekir. Sokaklara dökülen amaçsız kalabalıklar art niyetli insanlarca yönlendirmelere açıktır bunun en bariz örneği madımak olayıdır, bugünkü sokağa dökülen kalabalıklarında o kalabalıktan pek bir farkı yoktur. Ülkemizdeki herhangi bir gösteri Almanya?yı, İran?ı, Rusya?yı bu kadar ilgilendirmez umurlarında da olmaz eğer düşman devletler bu olaylara bu kadar kilitlenmişlerse, eylemciler arasında yabancı uyruklular cirit atıyorlarsa durup bir düşünmek lazım. Geçmişimizde halkı galeyana getirip Madımak otelini yakanlar üç gün sonra gidip Başbağlar köyünü yakanlar, bu katliamları yapanların amaçları aynı idi aynı kaynaktan emir alıyorlardı. Amaç Alevi-Sünni çatışması çıkarmak idi, bugün oynanan oyunda tamamen aynı oyundur ve bu konuda tecrübeli olan Sivas halkı da son derece sağduyulu ve dikkatli olmalıdır.

Geçmişte yaşadığımız acı olaylardan ders çıkaralım ve aynı oyuna tekrar düşmeyelim, bu iki katliamda ölenlere Allah?tan rahmet diliyor ve tekrarlarının yaşanmamasını ümit ediyorum.

Yazım yine aceleye geldiğinden bazı konularda fazla açıklama yapamadım ama okuyan herkesin ana düşünceyi anlayacağı kanaatindeyim, benim üç sayfada anlatamadığımı Aşık Veysel bir kıta da anlatıyor.

Yezit nedir, ne kızılbaş Değil miyiz hep bir gardaş Bizi yakar bizim ateş Söndürmektir tek çaresi.



Anahtar Kelimeler: 0