MEİS ADASINDA PARAGADİ

MEİS ADASINDA PARAGADİ

MEİS ADASINDA PARAGADİ

Kaş?a yıllardır giderim. Ekim ayı en güzel mevsimidir. Deniz, güneş tam kıvamındadır.  İnsanı rahatsız etmeyen ekim güneşi bedeninizi yakar. Kahverengiye dönüşen teninizin yanığından rahatsız olmazsınız. Kaş?a gidip de Meis?e gitmemek olmaz. Yıllardır ihmal ediyordum. Bu kez şirin adaya gitmekte kararlıydım. Tekneye bindiğinizden yirmi dakika sonra adaya ulaşırsınız. Kartpostal güzelliğindeki manzarayı izleyerek adaya ulaştım. Attım kendimi dar sokakların arasına?

Adada saatler boyunca dolaştım. Girmediğim sokak kalmadı desem yalan olmaz. Sabahleyin gelirken bulutlu olan hava açmıştı. Teknede solgun yüzlü görünen evler öğleden sonra ışıl ışıldı. Sahil boyunca yürürken iskeleden sonra, ilk lokantadan şirin mi şirin, tatlı mı tatlı bir kız yemek yemez misiniz, diye sormuştu. Biraz gezeyim, sonra gelirim, dedim.

Üç saatten fazla dolaşınca belki de gelmeyeceğimi sanmıştı. Biraz yorgun bir durumda lokantaya gittim. Lokantanın adı Paragadi, bani lokantaya çağıran kız beni görünce şaşırdı. Geldiniz, dedi. Geleceğimi söylemiştim, dedim. Gülümsedi, çoğu kişi geleceğiz, diyor ama gelmiyor, dedi. Deniz kenarında bir masaya oturdum. Daha doğrusu yer gösterdi Areti. Adını sorduğumda söylemişti. Böyle şirinlikte, tatlılıkta bir garson olmaz, diyordum. Lokantanın sahibi geldi yanıma. Hoş geldin, dedi. Kısa bir konuşmadan sonra Areti?nin baldızı olduğunu söyledi. Otuz yaşlarındaydı. Adı da Savvas?tı. Ben adımı söyleyince şaşırdılar. Hatta kağıda yazıp gösterdim. İsim benzerliği dostluğumuzun perçinlenmesine neden oldu.

Önce bir balık seçtim. Arkasından Areti neler istediğimi sordu. Bir karides söyledim. Bizim bildiğimiz karideslerden daha küçük, hatta çok küçüktü. Zeytinyağlı limonlu kabuğuyla yeniyordu. Bir kalamar ızgara, bir de ahtapot söyledim. Bunlar uzosuz gitmezdi. Kısa sürede tüm istediklerimi masama getirdi. Areti hem sevimli, güzel ve de çok çalışkandı. Bunu kendisine söyledim. Sadece tatlı tatlı gülümsedi. Yunan aksanıyla çok güzel İngilizce konuşuyordu.

Dalıp gittim. Denize bakıyorum. Kucağıma tırmanan kedileri seviyordum. Areti arada sırada gelip bir isteğin var mı, diyordu. Yanımdaki masada Kıbrıs?tan gelenler kedilere dayanamıyorlardı. Genç bir çocuk ayağıyla kedileri suya atıyor, sonra hep birlikte gülüyorlardı. Kedi bir hamlede sudan çıksa da sonuçta ıslanıyordu. Çok sevdiğim kedilere bunu yapana katlanamadım. Şimdi ben de seni suya atacağım, dedim. Masadakiler bu sözüme epey güldüler. Bir daha da kediyi suya atmadı Kıbrıs Yunanlısı genç. Balık geldi. işin ustasıydı mutfaktakiler.

Yemekten sonra Areti Yunan kahvesi ister misin, dedi. Bana Türk kahvesi getir, dedim. İkisi de aynı dedi aslında. Areti?ye bir kitabımı imzalayıp verdim. Gözleri ışıldadı. Bunu okumam için Türkçe öğrenmem gerekli, dedi. Gülüştük. Bir hatıra fotoğrafı çektim. Hesap çok ucuzdu. Bizdeki hesabın yarısı kadardı.

Bir hafta sonra Mehmet Selçuk?la yeniden Meis?e gittik.  Paragadi?ye uğramadan olmazdı. Güzel dostum Mehmet?le de dört saate yakın oturduk. Bir hafta önceki güzellikleri yine yaşadık.  Meis?e yolunuz düşerse  Paragadi?ye uğrayın. Savvas ile tanışın. Sempatik, güzel, işini seven Areti sizlere hizmet ederken bundan mutluluk duyacaktır. Sizler de öyle bir insanı tanımaktan sonsuz bir huzur duyacaksınız. Geçenlerde fotoğrafları yollamıştım. Areti teşekkür ediyordu. En kısa zamanda geleceğinizi umut ediyorum, diyordu. Mesajı okurken Meis adasının kartpostal güzelliği gözümün önüne geldi. sessizlik, denizdeki begonvil yaprakları, gülümseyen yüzler bir mutluluk tablosunu kendiliğinden ortaya çıkartmıştı...



Anahtar Kelimeler: 0