Sivas?ın bir değişim ve gelişim sürecine girmesi isteği, herkes tarafından son günlerde daha bir gündeme gelmeye başladı. Zira bu yönde kuvvetli bir isteğin dillendirilmesine rağmen, şehrin bir kültür ve turizm felsefesinin olmaması, tuhaf bir garabeti de akıllara getirmiyor değil.
**
Türkiye?de son yıllarda yaşanan önemli gelişmeleri, kültür ve turizm anlamlı okuyamayan şehirlerin başında maalesef Sivas geliyor. Son on yıldır ülkenin her alandaki hareketliliğinin, yansımasının bu şehirde görülmemesi, düşündürücü bir tablodur.
Bundan on yıl önce de kültür ve turizm alanlarında bir şey yoktu denilecek olursa ki, elbette bir şey yoktu. Lakin ülkede yaşanan hareketlilik o yıllarda en alt seviyede idi.
Geldiğimiz nokta itibariyle kültür ve turizmde, şuan yaşadığımız en alt seviye, kabul edilebilir mi?..
Sadece günü kurtarma ve uzun kış aylarında, tek tük icraat kırıntıları haricinde, dolu dolu bir şey göremiyoruz.
Mart ayına girdiğimiz şu günlerde, yavaş yavaş egosunu kutsama arayışı içine giren birçok dernek başkanının, şenlikler için kapı kapı gezmeye başlamaları içler acısı bir anlamsızlıktır. Akşam sabah ellik halayı oynayıp, tavuk dürüme günü heba edecek onlarca köy, kasaba ve ilçenin olması düşündürücü garip bir tablodur.
Lafı eğip bükmeye gerek yok sevgili okurlar. Sivas kültür ve turizm alanında bir fetret devri yaşamaktadır.
Onca ısrar ve ortaya konulan projeler birlikteliğine rağmen, bu şehrin bir kültür felsefesi oluşturulamamaktadır.
Çaba ve gayretler en üst noktaya ulaşsa dahi, kültür ve turizmin içinde olanlar, eski bir zihniyetin devamı noktasındaki duruşlarından, zerre taviz vermemektedirler.
Bırakın hantal bir kültürel yapının devamını, yeni olan her türlü şeye karşı olma ve yeniliği öteleme gibi bir açmazın da, bu şehre yaşatılmış olması üzüntü vericidir.
Sivas?ta bir yenilenme ve değişim elzemken, sütotuko yanlısı nicesinin, var olan kartvizitlerini bırakmamak için rutini devam ettirip, büyük şeyler yapıyoruz reklamına sarılmayı iyi becerdiklerinden dolayı, sanal bir çalışmanın şehre reklam edildiği aşikâr.
Sivas?ın kültürel yürüyüşü, içler acısı açmazları da içinde barındırmakta. Bu şehrin köy kültürüne hapsedilip, içi boş kültürsüz şenliklerle ifade edilmeye çalışılması gibi kötü bir ufuk olamaz.
Kültürel yavanlığın tavan yaptığı şehirde, zaten turizm çalışması diye bir çalışmadan bahsetmemiz mümkün değil. Divriği Ulu Camiyi, yetkililerin ağzından düşürmemesi haricinde, tarihi eserlerin birçoğunun, göz ardı edilmesi kabul edilebilir mi?
Gök Medresenin başına gelenler herkesin malumu. Bir kaç neslin göremediği medresenin yıkılmaya doğru gitmesi, acaba kimi düşündürmekte?
Bu şehrin bir kültür ve turizm felsefesinin olmadığına en güzel örnek, Gök Medrese başta olmak üzere bir çok tarihi eserin üstün körü görülmesidir.
Yıllardır bu medrese, restore adı altında heder edilmesine rağmen, şehrin kültür ve turizm yöneticilerinin, o eser başında oturma eylemi yapmaları gerekirken, rutinin devamı için dostlar bizi pazarda görsün anlayışı içinde olmaları, Sivas adına büyük üzüntü verici.
**
Sivas acilen kültür ve turizm geleceğini masaya yatırmak zorunda.
Bu şehrin, bir kültür ve turizm felsefesi yoktur. Bu felsefenin oluşturulması noktasında, entelektüel bir analizler silsilesine girilmesi gerekmektedir.
Bu analizi bu güne kadar göremedik. Sivas?ın Kültür ve Turizm yavanlığı giderilmediği müddetçe, diğer alanlarda da önemli gelişme ve değişimlerin yaşanmayacağı aşikâr.
Sivas önemli bir tarihi birikimi içinde barındırdığı halde, bu tür bir nekahetin bu şehre ve bu şehrin geleceğine yaşatılması kabul edilebilir gibi değil.
Sivas?ı, yavaşlık ve yavanlıkla oyalamak, daha nereye kadar devam edecek? Daha ne zamana kadar bu şehrin, kültür ve turizm nekaheti devam edecek?