Sivas?ın içinde bulunduğu darboğazdan kurtarılması hususunda, yeni bir düşünce birlikteliği geliştirmenin zamanı gelmiştir.
Şehrin gelişim evresine girmesi noktasında ivedi bir hamle her zaman elzemken, bu ivedi hamlenin kültür ayağının eksik olduğu yabana atılamaz.
Kültür, sıradan bir işleyiş içinde değerlendirilemez.
Zira yıllardır Sivas?ın kültürü, sıradan bir yürüyüş halinde. Sessizce, kanarda durma hükmüne bırakıldı.
Diğer işleyişlerin gidişatı, belki bir biri ile eş olabilir lakin kültür ve eğitim bunlarla eş olamaz.
Bir milletin, bir ülkenin ve dahi bir şehrin neden var olduğu ve nasıl var olacağı, bu iki önemli başlık altında yatmaktadır.
Korkarım ki, kültürün iyi bir işleyiş halinde olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu şehrin bir kültür vizyonundan yoksun bırakılmasının sorumluları, başta yöneticiler olmak üzere, şehrin tamamındadır.
Şehir yöneticilerinin kültürün önemini, açılış ve bir araya gelme haricinde ne zaman ivedi olarak dikkatle analiz ettikleri, tartışma götürür.
Kültürde kasaba düşüncesi içinde olan Sivas?ın, elbette turizmde başarı göstermesi beklenemez.
Zira bu şehir, bir açık hava müzesi olduğu halde, turist gelmemektedir.
Bırakın yabancı turisti, yerli turist dahi bu şehre uğramamaktadır.
Bu iddiayı ve gerçeği bir adım dahi ileri götürecek olursak, Sivas halkı bile şehrinde, var olan tarihi değerlerden habersiz.
Çünkü bu şehrin, kültür sorumluları öte bir hayal ve ufuk içinde bu kadim şehri, içinde yaşayanlara dahi tanıtamamaktadır.
Bu içler acısı onlarca yavanlık ortada iken, bu şehrin bir turizm atağı yapabileceği mümkün mü?
Bakınız, Gök Medrese bir inci taş hazinesi iken, bu medresenin restorasyonu bir türlü tamamlanamamaktadır. Bu abide öyle mükemmel ki, bırakınız yenisini yapmayı, restore bile edemiyoruz.
Birkaç kuşak dahi bu eseri göremeyecekken, şehir yöneticilerinin bunun önünde çadır kurup, bu eser restore edilmeden oradan ayrılmamaları gerekmez mi?
Ama gelin görün ki, Gök Medrese hala bilinmezler içerisinde.
Şehir merkezinde buna benzer garabetler yaşanırken, bu şehrin kültüründen ve turizminden bahsetmemiz mümkün mü?
Divriği Ulu Camide o minvalde. Yıllar yılı içinden çıkılmayan bir düzenleme, habire anlatılır durur.
Hala bu abideye, binlerce turist uğramaz. Kendi imkânları ile yola revan olan az çok kalabalıkların, Divriği Ulu Camiyi kıt tanıtımlarla ziyaret edip gerisin geri döndüklerine herkes şahittir.
Sivas?ta kültür ve turizmin, yerlerde süründüğüne o kadar çok örnek verebiliriz ki.
Bu içler acısı durumun üzerini örtmek için, ?burası bir kültür şehridir? kalıbı hazır ve nazır bekletilir oldu.
Her gelen ?Sivas Bir Kültür Şehridir? dedi,ama ötesini söyleyemedi.
Kültür ve turizm şehri olmanın gereği nedirin, hiçbir zaman analizi yapılmadı.
Lafı dolandırmaya gerek yok sevgili okurlar. Sivas bir Kültür ve Turizm Şehri değildir.
Hatta ve hatta Sivas?ın bir kültür vizyonu yoktur.
Şehir âşıkların sazı ve ?ellik halayı? arasına ustaca sıkıştırılmıştır.
Mart?tan başlayıp, Kasım?a kadar süren karnaval türü çalıp söylemeli şamata içerisinde, kültürden bahsedilebilecek bir nişane, Allah aşkına mevcut mudur?
Sivas bir açık hava müzesidir sevgili okurlar.
Bu müze sadece ve sadece, iyi bir şekilde yorumlanmaya muhtaçtır.
Sivas?ın kültür ve turizminin felsefesi yapılmadığı müddetçe, şehir kasaba kültürü içinde can çekişmeye devam edecektir.
Yeni bir vizyon ve yeni bir enerjiye ihtiyaç ortadadır.
Sivas?ın ?ununu elemiş eleğini asmış? nice kültür insanının, enerjilerinin tükendiği ve geçmiş hatıralar içine sıkıştıkları da muhakkak.
Yeni neslin, dünyayı okuyan ve bilen bir yürüyüş hali içerisinde, şehrin kültür ve turizm değerlerine el atması hayatiyet taşımaktadır.
Yok böyle bir yapılanma ve yenilenme, daha da geciktirilirse, korkarım ki, eski anlayış ve eski kalıplarla daha çok dizlerimizi dövüp dururuz.