Eylülde, güneş solgun
Yaz soluğunu güze bıraktı
Kırlangıçlar göçe hazır
Rüzgarda;
Kanatlarını sert, sert çırpıyorlar
Etrafımda pervane olup
Uzaklara davet ediyorlar.
Gurbete uçacaklar
Güneye,
Güvende oldukları yere.
Gurbete giden bohçam hazır
Kırlangıçlar,güvendiği yere gidiyor
Ben, güvendiğim yerden gidiyorum
Yüreğim bohçalandı.
Sıladan,gurbete akacak
Sohbetlerim, gülmelerim
Anılarım var zulamda
İçimde sıkıntı
Sanki, güneş göğü terk edecek
Esrik akşamlarda
Kaşlarıma hüzün yüklendi
Zaman durdu yüzümde
Yayla akşamlarında
Rüzgar saçlarıma dokunuyor
Hüznüm rüzgara karışıp gidiyor
Oysa bunca yıl
Alnım rüzgar topladı .
Göğsümün üzerinden
Uçup gidiyor Kırlangıçlar
Yılanlı dağı bir yanda
Karatepe diğer yanda
Dağların ötesinden geçerek
Sureti dağlara vuruyor.
Köy meydanının tenhalığından kovuluyorum
Bir yudum çay ağzımda
Köşede duran eski radyoya, ses ver diyorum
Ses yok
Duvarda asılı duran
Solgun fotoğraflar tanıdık
Kırık aynalarda
Benim olmayan izler var
Soğuyor bakışlarım
Kim sorar gecenin şairine
Dertlerin varmı diye
Ve,şiirlerim,ağlıyor.
Bulutlar çekiliyor,
Ben göçe hazırlanıyorum
Kırlangıçlar,Nil deltasına göçüyor.
Dilimde;
Gurbet türküleri tellendi, mızrapsız
Kırlangıçlar göçe hazır
Onlar güneye
Ben batıya
Bohçamı düğümledim
Yolcumuyum, hancımı
Hep gurbet ısmarladım
Gurbet saklı ömrümde
Bilmem, kaç gurbet ısmarladım
Son göçmenmiyim, hep göçenmiyim.
Kemal SARIKARTAL
Şair-Yazar
Köyüme geldiğimde, evimin dış kapısının üstünde, çatı aralığına çıkan dulda yere, Kırlangıçlar yuva yapmıştı.
Bir usta gibi, uzun saplarla,çöplerle çamurla, sepet yapar gibi örmüşler, el ile öyle sıvayamazsınız,yaptıkları yuva kolayca bozulmaz.
Tedirgin olmamaları için,4 ay çok dikkatli davrandık, çatı aralığına hiç çıkmadık.
Yuvadaki, 3 sarı ağızlı civcivler kafaları dışarıda, gagaları açık, bir anne, bir baba sıra ile yavrularını beslediler.
Yavrularını büyüttüler, sonra uçmayı öğrettiler, sonrasında ailece bize elveda dediler. Kanatlarını hızlıca çarparak, sert uçuşlarla göçtüler.