Değerli Okuyucularımız, Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde Haftanın Usulsüzlüğü köşemizde her hafta olduğu gibi bu hafta da yine sizlerleyiz.
Bu hafta sizlere, 31 Ekim 2023 tarihinde Tıp Fakültesi ve CÜSEM altındaki yemekhaneden yemek yiyen 88 öğrencinin gıda zehirlenmesi olayından sorumlu Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Mustafa HASBEK’in bu görevden alınarak, Öğrenci İşleri Daire Başkanı olarak atanması hususuna değineceğiz.
Değerli Okuyucularımız, 21.12.2023 tarihindeki “SAĞLIK YOK, SPOR YOK, KÜLTÜR YOK, PARA VAR. HASBEK KÖYÜ” başlıklı köşe yazımızdan da hatırlayacağınız üzere bu atamanın da liyakatsiz ve yanlış olacağını belirtmiştik. Ayrıca, Öğrenci İşleri Daire Başkanının bu daire içerisindeki kurumsal hafızaya sahip liyakatli personelden atanması gerektiğini ve sabık Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Mustafa HASBEK’in ise mümkünse öğrencilerle hiç ilgisi olmayan bir yerde değerlendirilmesinin uygun olacağını yazmıştık.
Alim Yıldız ve Yönetimi, modern çağın ince düşüncelerinden uzak; orta çağın yönetim ilkelerine yakın, tutum ve kararlarına bir yenisini daha eklemiştir.
Gelini ve iki evladı üniversitede çalışan, yakınlarını işe yerleştirme konusunda maharetli Daire Başkanı Mustafa HASBEK’in, oğlunun da bulunduğu Öğrenci İşleri Daire Başkanlığına atanması modern çağın yönetim kabiliyetine sahip hiçbir yöneticinin mantıklı görebileceği bir karar değildir.
Nitekim devşirme paşaların çocuklarının da Enderun’a alındığı ve babalarına yakın çalıştığı ortaçağda yaşasak bu eleştirilerimizi yalnızca liyakat için yapardık. Yalnız içinde bulunduğumuz çağda bu durumu yalnızca liyakat ölçüsünde eleştirmek büyük bir eksiklik ve kusur olurdu. Bilakis içinde bulunduğumuz çağda bu atama, ahlak ölçüsünde de eleştirilmelidir.
Şöyle ki; Oğul Hasbek, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığında görevli bir başka personel ile bir iletişim sorunu ve kişisel problem yaşamış olsun. Bu durumda Oğul Hasbek ile problem yaşayan personelin, iç dünyasında neler hasıl olacaktır? Personel, Baba Mustafa HASBEK’e giderek, Oğul Hasbek’i şikayet mi edecektir? Yoksa kendi içinde psikolojik bir bunalıma meylederek beden sağlığını mı bozacaktır? Veyahut olayın çözümsüzlüğünü düşünerek boş kaldığı veya kimselerin olmadığı mahallerde, insanoğlunun çözemediği her sorunda kendi haleti ruhiyesini korumak adına kullandığı bir argümanı (küfür ederek rahatlama) mı kullanacaktır? Muhtemeldir ki en doğrusu bunların hiçbirini yapmadan ve tereddüt dahi etmeden mahkemeye başvurmaktır.
Aynı durum Oğul Hasbek’in ruh sağlığı için de geçerlidir. Oğul Hasbek, yaptığı her işte babasının gölgesini hissedecek; çalışma arkadaşlarına karşı kayırılma mahcubiyeti ile günlerini geçirecektir.
Alim Yıldız ve yönetimi, bir maharetsizlik ve düşüncesizliğe daha imza atarak, “Kaş Yaparken Göz Çıkarmıştır”. Ayrıca, tek bir atama ile bir dairenin çalışma veriminin nasıl düşürülebileceğini de bizlere göstermiştir. Anlaşılan o ki, bu dairede de kazan kaynamaktadır.
Sabık Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Mustafa Hasbek’in, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığına liyakatsiz şekilde atanması ile kıyaslandığında; baba-oğul birlikte çalışma ilişkisi daha küçük bir sorunmuş gibi gözükebilir. Yalnız bu durum zamanla Sivas Cumhuriyet Üniversitesinin kurumsal alışkanlıklarına sirayet edecektir.
Tek başına bu örnek bile, Alim Yıldız ve yönetiminin liyakatsizliğini ispatlar niteliktedir. Yönetim Bilimi anlayışından uzak, ortaçağ alışkanlıkları ile alınan bu ve benzeri kararlar gelecekte çok daha fazla tahribata sebebiyet verecektir.
Peki şimdi ne yapılmalıdır?
Baba-Oğul Hasbek’ten biri daireden gönderilmelidir. Mümkünse Baba Hasbek. Değilse mutlaka Oğul Hasbek.
Oğul Hasbek’in gönderilme kararı alınması durumunda, bu işlem derece kademesi ve görev tanımı gözetilerek, kendisi mağdur edilmeyecek şekilde yapılmalıdır.
Haftanın Cevaplanmayan ve Cevaplanamayan Sorular Köşesinde ise Üniversite Yönetimine aşağıdaki soruları sormaktayız?
Bilim üretmesi beklenen üniversiteyi neden ortaçağ ilkeleri ile yönetiyorsunuz?
Yönetim zafiyetlerinizde sizlere rehberlik edecek Yönetim Bilimci – İnsan Kaynakları Uzmanı akademisyenleriniz yok mudur?
Liyakat kelimesinin anlamını biliyor musunuz?
50 yıllık kurumu yıkmaya ve yok etmeye ne kadar daha devam edeceksiniz? Durup düşününce, vicdan azabı çekiyor musunuz?
Akademik personelleri ve idari personelleri, din bilimci olmanız hasebiyle mi cami cemaati gibi yönetiyorsunuz?
Değerli Okuyucularımız elbette Alim Yıldız ve yönetiminden sorularımıza cevap beklemiyoruz, cevap verebilecek olanlar zaten haftada bir yazdığımız bu usulsüzlükleri yapmazlardı.
Önümüzdeki hafta, sizlerle tekrar görüşmek dileğiyle. Esen kalınız.