Bir toplumun yaşam tarzını kavrayabilmek için insanların en önemli değerli varlığı olan kişisel; değerleri geleneği, göreneği, kısaca akılla sahip olduğu her şeye bakabiliriz.
Olduğu gibi görünmeyen perde arkasına saklanmış çekince perdeyi ikinci yüzü ortaya çıkan sinesinde satma duygusu yer alan insan;
Karakter mi? Aynı masada yemek yiyip kalkana kadar mı? Eğitim mi?
Duygularını okuyup fırsatını bulduğunda canım, ciğerim, dostum dediğin arkadaşını menfaat uğruna satmak mı?
Toplumda maalesef alışıla gelmiş bir durum halini aldı menfaat, çıkar uğruna sırf işi görülsün diye satmak!
Bilgi tüm kapıların anahtarı olduğu için kimi açıp giriyor kimileri de kapıyı zorla kırıp ikisi de içeriye girebilir.
Fakat biri karakter olmasa da eğitimli giriyor.
İkincisi hem eğitimsiz hem de karaktersiz giriyor. Nasıl bir uzlaşma sağlanır bir düşünün?
Cahillerle mürtetler ile ilim irfan kelam sahibi olmayanla ilim de bilim üzerine fikir birliği yapılamayacağı gibi; milli gelenek ve iradenin bütünlüğünü tartışmak söz konusu bile olamaz.
Fakat ne hazin bir duygudur ki kişiye ve kurumlara esir olmuş birçok insan, öğrenci, kişi eğitim de düzensizliğin ve karmaşanın önüne geçemeyen beyinlerinin, kendi içerisinde daralmışlığıyla çaresiz çıkış yolu arayan örgenciler in,
İlimden, bilimden, fikirden, kelamdan, söz ve sohbetten uzaklaşıp sadece zamanın peşinde ileriye değil de günü birlik koşmaya zorla itilmiştir.
Eğitimde ne yapmalı da örgenciler i sıkmadan okumaya alıştırıp, milli gelenek ve göreneklerimizi değiştirmeden olduğu gibi aşılaya biliriz.
Doğum sonrası eğitim de başarılı mıyız ki? Okul öncesi eğitimde nasıl başarılı olalım?
Analar babalar yeterince duyarsız bilinçsiz oysaki çocuklar anne ve babalarının elinde işlenmeye hazır kutlu bir cevher gibidir.
Bazıları sarraf gibi işler bir hazineye dönüştürür. Kimileride kendi edasında aval aval bakarak mum gibi gözlerinin önünde eriyip gitmelerine sadece seyirci kalır(lar).
Aslında milli Eğitim eksik hesaplar yapıyor okul öncesi eğitimde çocuğa bilgi aşılamaya çalışıyor, bunun yanı sıra da doğum öncesi anneye çocuk nasıl yetiştirilir hakkında eğitim verse hiçte fena olmaz.
Bilinçli toplum, bilinçli yaşam, üretken nesil, her yeniliğe hazır bir toplum hiçte fena olmaz aslında;
Eğitimde kalite yerini gerilemeye gidiyoruz, eğitim almış değince sadece makam, mevki sahibi olmak gelmesin akla ama maalesef durum böyle;
Hırs, heves, arzu istek peşinde koşmaktan akraba bağları yitirilmiş, dostluk, kardeşlik yitirilmiş;
Kime söylesek ben bilmem, ben yapmam, ben karışmam, o zaman biz yazmayalım siz okumayın, bir gün gelirde işte o gün;
Evladınıza, eşinize, dostunuza anlatacak bir şey bulamazsanız gelmiş geçmiş ve tarih hakkında işte o zaman iyice düşünün.
Ben nerede hata yaptım?
Acaba! Geç mi kaldım? diye...
Sokağa, çarşı pazara çıktığımızda eğitimin verdiği öğretimle, karakterin verdiği eğitimi karşılaştırın, karakterin olmadığı bir beden de, eğitim kol gezmekte tabi ki duvar köşelerinde.
Her şey den önce karakter önemli bununda yolu okul öncesi eğitimden geçmekte burada asıl iş anne ve babaya düşmekte;
Eğitmen eğitimli olduğu sürece her iki tarafta başarılıdır.
Yoksa! Eğitim bahane karakter şahane...