KALE, ŞEHİR ZARAFETİ OLABİLİR

KALE, ŞEHİR ZARAFETİ OLABİLİR

KALE, ŞEHİR ZARAFETİ OLABİLİR

Betonlaşarak, zoraki kentleştirilen bir şehrin, canhıraş ızdırabını eminim sizde görüyorsunuzdur. Sivas?ı çepeçevre saran beton hoyratlığı, var olan bir şehirlilik bilinci ve kültürünü de berhava etmektedir. Kendi için yaşayan bir kentlilik yavanlığına, Sivas?ı yem mi etmeliyiz? Bilinçsiz kalabalıkların, kent hoyratlığı içerisinde, bencillik çamuruna saplanmalarına göz mü yummalıyız?

**

Bu şehrin kalkınma hamlesinin ana damarlarından biri inanın, Kale Projesidir. Çünkü Kale?den başlayacak bir silkinme hamlesinin, başarılı olacağına inanmaktayım.

Deniz yok, orman yok, sanayi yok?

O zaman, ne ile sağlayacağız şehrin varlık durumunu?.. Turizm ve Kültür ağırlıklı yapılanmalara öncelik vermeliyiz. Elbette sanayi de olsun ama, şuan gözüken durum Turizm endeksli çalışmalara olan ihtiyaçtır.

İnanç turizmi başta olmak üzere, diğer alanlarda ilk çalışmaları başlatmalıyız.

Öyle ki şehre gelen, bir daha ki yıl, daha kalabalık, daha kalabalık, daha kalabalık gelsin?

Abdulvahabi Gazi, Kara Şems, Kadı Burhaneddin, A.Turan Gazi, İhramcızade ve daha nice gönül eri ile bu şehir inanç turizmi açısında değerlendirilebilir.

İşte bu anlamlar bütünü, Kale Projesi etrafında vücut bulmalıdır...

Kale Projesi yabana atılır bir proje değil. Sivas?ın önünü açacak ve bütün Türkiye?ye örnek olacak bir güzelliktir. Betonlaşan ve şehir bilgeliğinden, kent kabalığına doğru kayan Sivas?ın, nefes alacağı bir pencere olacaktır.

Kale Projesi ile yitirilen irfan farkındalığı, yeniden ete kemiğe bürünecek, yanımızda yöremizde ışık alıp yarınları aydınlatacağımız, nazenin nice değerler, bir biri ardına sıralanacaktır?

***

Kale?yi çepeçevre saran yaşam alanları, yeni bir şehirlilik bilincini ortaya koyacak. Türk Konut Sistemine uygun Kale Evleri, aynı mimari tarzda lokantalar, oyun alanları, tarihi eserlerin minyatürü olan MİNİASİVAS, gündüz şehrin, gece ise öte âlemlerin kapısı olan Ay ve Yıldızları gözleyen GÖKEVİ?nin teleskopları? Bakın görün o zaman, bu şehre bir daha gelen gidiyor mu?

Zaten Kale, Gök Medrese, Çifte Minare, İhramcızade ve yamaçtaki Sultan Abdülvahabi Gazi ile hemhal bir söyleşide değil mi? Bu aşk ziyaları ile aydınlanan Kale?yi, bu anlamlar bütünü ile değerlendirmek ve onu ülke kültürüne, bir medeniyet kaygısı ile kazandırmak daha güzel olmaz mı?..

Sivas Kalesi?nin elden geçirilmesi sonucu orasının bir film platosuna dönüşmesini de sağlayabiliriz.

Zaten sinema yönetmenleri doğal film platoları aramıyorlar mı? Alın size Kale. Hoş nice dizi ve sinemanın çekileceği mekânlardan biri de, iyi bir elden geçirme akabinde neden Kale olmasın?

Başkaca iller sanal film platoları oluşturup, uluslar arası film festivalleri yaparken, biz neden elimizde olan varlıkların kültürel ve sanatsal yorumlamasını entelektüel bir bilinçle gerçekleştirmeyelim?

Kale ve civarında bir Selçuklu ve Osmanlı tarzı Eski Sivas Evleri yapılanması, inanın hem turizm patlamasının önünü açacak, hem de kaybolan şehir kültürünün yeniden yeşermesini sağlayacaktır.

 **

Yazması düşünmesi bile insanı heyecana sevk edip, uykularını kaçırıyor.

Medeniyetler, düşünce ile dile gelir, o düşüncelerin eyleme dönüşmesi ile varlık kazanır.

Bu kadim şehre her şeyin en iyisi yakışır?

Hiçbirimiz terkisinde, öte bir şehre gitme düşüncesini taşımamalı.

Aşımızla, işimizle Sivas?a katacağımız gönül gücüyle bu şehri, Orta Anadolu?nun yıldızı yapabiliriz.

Yeter ki bir zihniyet değişimine tez elden gidelim.

Yeter ki, güçlü bir değişimi tepeden tırnağa bu şehre yaşatalım.



Anahtar Kelimeler: 0